Öğrenci olmak çok mu zor?
Yeni model saç stilleri yaptırmaları, elini kolunu sallayarak sivil kıyafetle okula gelmeleri, yok yazılmayı pek önemsememeleri, derse katılımın veya ilginin zayıf olması, derste not tutmamaları, öğretmenlere saygının az olması, velinin okula pek uğramaması, veli toplantılarına katılımın az olması, velilerin kendi öz çocuklarına karşı ilginin düşük olması ne yazık ki günümüz öğrenci modeline dair her şeyi ortaya koyuyor. Peki bu modelde öğrenciler ile eğitim sistemini nasıl düzelteceğiz? Başarıyı nasıl elde edecek, yerli/milli bir eğitim sistemi oluşturabileceğiz?
Öğretmenlerin öğrenciye bırakın şiddet uygulaması
veya kızması, nasihat etmesini bile problem eden, kendine dert edinen veya
gurur haline getiren öğrenciler var. Hal böyle iken nasıl bu sistem düzelecek?
Eğitim sistemini düzeltelim, ekonomiyi iyileştirelim, okulları hijyenik yapalım
ve sosyal hale getirelim evet ama en öncelikli olarak eğitim sistemimizi
zayıflatan bu öğrenci modelini düzeltmekle işe başlamamız gerekmiyor mu?
Öğrenci düzelince, derse ilgisi artar. Derse ilgisinin arttığını gören öğretmen
daha çok mesleğini sahiplenir. Mesleğini daha çok sahiplendiğini gören
idareciler, vaktinin büyük çoğunluğunu okulun imkanlarını arttırmaya, projeler
geliştirmeye harcar. Okullar büyüdükçe yeni fikirler ortaya çıkar, yeni
projeler üretilir, yeni icatlar geliştirilir. Dolaylı olarak ekonomimiz büyür,
ülkemiz kalkınır.
İnanın bunu kötü niyetli söylemiyorum; MEB’in
çıkardığı yeni yönetmelikler, attığı yeni adımlar, aldığı yeni kararlar deniz dalgası
gibi öğretmen ve öğrencilere ulaşıncaya dek etkisi azalıyor veya kontrol edilebilirliği
pek kalmıyor. Hangi öğretmenin ağzını açsanız günümüz öğrencilik modelini
eleştiriyor. Evet, müfredatı azaltalım, Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkartalım, yeni
yönetmelikler yayınlayalım, ders saatleri, teneffüsler ile ilgili yeni kararlar
alalım ama öğretmene saygısızlık yapan öğrenciye de veliye de yaptırımı da
artıralım. Diğer öğrenciler üzerinde olumsuz etki oluşturmasın veya olumsuz model
olmasın diye dersle veya okulla alakası olmayan öğrencileri de ayıklayalım. Bugün
disiplin kuruluna giden bir öğrenci, korkarak gitmiyor. Uzaklaştırma cezası
alacağını bilerek gidiyor ve bu uzaklaştırma cezası onun için bir ödül
olacakmış gibi bir havada disiplin kuruluna gidiyor. Evde, kafede, parkta,
sosyal medyada daha çok vakit geçireceğini düşünerek disiplin kuruluna gidiyor.
Günümüzde verdiğimiz cezalar bile çocuklara ödülmüş gibi geliyor artık. Mevlana
der ya, dün dünde kaldı cancağazım, bugün artık yeni şeyler söylemek lazım
diye; inanın bugün artık öğrencilere yönelik yeni yaptırımlar yeni cezalar
getirmemiz gerekiyor.
Neredeyse bütün öğretmenlerin yanlış bir politika
olarak gördüğü devamsızlıkların silinmesi, sınıf tekrarına bırakılmamaları gibi
kararların Yusuf Tekin döneminde alınmayacağı ve hatta daha ciddi yaptırımların
gelebileceğine dair inanç var toplumda. Bu konuda öğretmen camiası Bakan Bey’e
güveniyor. Daha katı, daha caydırıcı, daha disipline eden kararlar alınacağına
yönelik bir inanç ve beklenti var. Yaparsa bunu Yusuf Tekin yapar deniliyor.
Önceki Bakanlar döneminde ne yazık ki yaptırımların uygulanmasına yönelik
caydırıcı kararlar alınmasının tersine devamsızlıkların silinmesi, sınıf
tekrarının kaldırılması veya tekrara kalmanın zorlaştırılması gibi bir tutum
söz konusu idi ki bu okulların ve eğitim sistemimizin düzenini olumsuz yönde
çok etkiledi.
Biz öğrenci iken çok katı kurallar vardı. Öğretmeni
gördük mü önünde önlüğümüzü ilikler, saygıda kusur etmezdik. Değil birkaç
dakika, birkaç saniye geç kaldık mı yok yazılırdık. Anne babalarımız hiçbir
veli toplantısını asla ihmal etmez, hepsine bilfiil katılırdı. Veli
toplantıları dışında babamızı okulda gördüğümüzde veya okula geldiğini
duyduğumuzda ödümüz kopar, o gün tedirgin bir şekilde eve giderdik. Bizim
dönemde ne kopya çekmek kolaydı ne de sınıfı geçmek; her açıdan çok zordu
öğrenci olmak. Bir düzen bir nizam ve intizam vardı. O günlerde öğrenci olmayı
eleştirirdik. Bakıyorum günümüz çocukları da öğrenci olmayı eleştiriyor, bunca
rahatlık bunca bolluğa rağmen. Ne bir nizam ne bir korku var şimdiki
öğrencilerde. Bizim dönemde, değil okul sınırları içerisinde sokakta dahi
birini görünce öğrenci mi değil mi duruşundan, kılık kıyafetinden, üslubundan,
saygısından, hatta yürüyüşünden bile anlaşılabilirdi. Şimdi ise, bırakın
sokağı, okul sınırları içerisine giren birinin öğrenci mi değil mi olduğunu
anlamak çok zor. Günümüzde neredeyse tüm koşullar öğrenci lehine iken öğrenci
olmak çok mu zor?!