ÖFKE VE SPOR
Spor ve okul sezonu açılırken herkes mutlu ve umutlu görünüyor. Çocukları okula gidecek ebeveynler gelecekte umutlu olmak istiyor, gözbebeği evlatları "iyi eğitim alsın" istiyorlar. Spora yatırım yapan aileler ve kurumlar galibiyetle sevinmeyi arzu ediyorlar. Kısaca her başlangıç yeni bir umudu doğuruyor, istikbale güvenle bakmayı sağlıyor.
Maalesef, istemeyerek de olsa yazalım ki, her şey istenildiği gibi olmuyor. Okulların kalabalık oluşu, eğitimin nitelik meselesi, ailelerin ekonomik durumu öğrencilerin geleceği konusunda kafaları karışıyor. Ayrıca bu ayrı bir yazının konusudur. Ancak, biz daha çok spor özellikle futbol karşılaşmaları konusunda fikirlerimizi ele alacağız. Çünkü futbol denince aklımıza öfke geliyor.
Öfke kavramı psikoloji sözlüğünde "engelleme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakma vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle kişiye yönelik saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun olumsuz bur duygu" olarak tanımlanmıştır. Gazali'ye göre öfke, maksada erişilemediği anda kalpten meydana gelen bir hararet olup, kalp atışlarını hızlandırır. Yaygın görüş öfke duygusunun değil, duyguyu ifade ediş şeklinin olumsuz durumlara yol açtığıdır.
Öfke duygumuzu harekete geçirecek içsel hem de dışsal nedenler bulunmaktadır. Engelleme, suçluluk ve utanç duygusu, kıskançlık, kötü anılar gibi nedenler öfke duygusuna neden olurken; kalıcı hastalıklar, alkol ve uyuşturucu kullanmak, tehdit edilmek, saldırıya uğramak, aldatılmak, cinsel taciz ve ölüm gibi dışa ait sebepler de bu duyguya yol açabilir. İnsanların öfkelerini ifade ediş şekilleri ve şiddeti farklıdır. Her insan farklı bilişe ait yapıya sahiptir. Dolayısı ile nedenleri algılama, yorumlama ve bedeninde yaşama şekilleri farklı olacaktır.
Duygusal yoğunluk bireylere göre değişmektedir. Öfke, duygularını yoğun yaşayan kişilerde birtakım belirtilerle kendisini göstermektedir. Duygularını yoğun yaşayan bazı kişiler hipertansiyon, hızlı kalp hızı, gözbebeğinin büyümesi gibi stres belirtileriyle ilgili olan, fizyolojik açıda daha duyarlı sempatik sistemine sahiptir. Zamanla bu stres davranımları kalbi zayıflatır ve damarları sertleştirir. Öfkenin fizyolojik semptomları arasında adrenalin salgısı artar, nefes alıp verme sıklaşır.
Öfkeyi ifade biçimimiz öğrenmemizle de ilgilidir. Son yıllarda artan şiddet olaylarında öfkenin rolünü göz ardı edemeyiz. İnsani ilişkilerin, teknolojinin de etkisiyle, en alt düzeye indiği ve her şeye "madde, çıkar" bakıldığı günümüzde öfke kontrol edilmez durumdadır. Bu tablo insanların iç dünyalarında bir birikmişlik meydana getirir. Doğal olarak engellemeler, yoksunluklar arttıkça bu birikim çoğalacaktır.
Öfkeli ve şiddete eğilime yüksel alan kişileri çoğunlukta olduğu toplumda en ufak kıvılcım patlamaya yol açar. Futbol maçlarını şiddete davetiye çıkarmaktadır. Rakip takımların tarafları birbirlerine kardeş değil, sanki düşman gibi görüyorlar. En ufak bir engellenme öfkeye davet ediyor, daha sonra çatışmalar başlıyor. Geçmiş dönemde olanları unutmak mümkün değildir. Spor sahalarında yaralananları, ölenleri hatırlayalım.
Futbol sahalarında demir parmaklıkların kaldırılması hiçbir zaman doğru bulmadık. Şiddete bulaşan gençlerimizin kendilerini aşıp öfkelerini yenmesi mümkün değildir. Maalesef gençlerimizin arasında sigara ve buna bağlı olarak madde kullanımı oranı çok artmıştır. Kimlik bocalaması yaşayan ergenler arasında bağımlılık oranı olağanüstü boyutlara erişmiştir. Ergenlik, madde kullanımı, parçalanmış aile, kimlik bocalaması bir araya gelince şiddet eylemi gerçeğe dönüşüyor. Öfkenin esiri olan gençler eylemlerini denetleyemiyorlar.
Bu arada görüyoruz ki, futbol, adeta diğer spor dallarını yutuyor. Avrupa'da İspanya'da Dünya Basketbol Şampiyonları yapılıyor, haberimiz yoktur. Güreş turnuvaları, boks maçları yapılıyor ama gazete sayfalarında yer almıyor. Futbol bir spor dalından ziyade, temaşa sanata gibi, kendini gösteriyor.
Daha öncede fikirlerimizi yazdık. Bize göre futbol bir spor dalı değildir. Seyircinin toplandığı, tezahürat yaptığı, bazı durumlarda arbede çıkardığı gösteri oyunudur. Bazı hallerde şiddete varan eylemler oluyor, ölümle sonuçlanan maçlar da mevcut. Ancak, madde bağımlılığının önlenmesinde futbolun şöhretinden yararlanmak mümkündür.
Sonuç: "Şiddetin olmadığı spor yarışmaları ve yaralanmaların, ölümlerin ortaya çıkmadığı futbol maçları temenni ediyoruz."