ODTÜ, Boğaziçi periferiye düştü
İki üniversite farklı icraatlarıyla gündemdeki yerini koruyor. Boğaziçi üniversitesi, öğrencilerin taleplerine rağmen kampüs içerisinde mescit açmamak konusunda diretiyor. Gazetemiz Milat'ın geçen günkü nüshasında Ahmet Zeki Gayberi'nin belirttiği gibi, Boğaziçi üniversitesinin fakihleri öğrencilere namazlarını akşam kaza yapmalarını ictihad buyurmuşlar. Tabi Boğaziçi üniversitesi bu; herkes herşeyden anladığı için, bu memlekete fakih lazımsa o da zaten biziz demiş olmalılar. Ama esas iç acıtan nokta, bu zevatın bir kültür olarak bile islam konusundaki cehaletleri. Bu üniversitenin tarih ve sosyoloji bölümleri bile var. Toplumu ve tarihi nasıl okuyorlar Allah bilir.
Osmanlı'da edebiyattan mimariye, tarihten fen bilimlerine kadar ortaya çıkan eserlerde, islamı en azından bir kültür olarak görürsünüz. Edebiyatçılar bile ortalama bir Fıkıh bilgisine sahiptirler. (Ortalama dediysem bugünün ortalamasını almayın) Şair Baki'nin en önemli arzularından birisi Şeyhulİslam olmaktır. Şeyh Galib'i okurken, onun için büyük zevk alırsınız. En seküler şair diyebileceğiniz Nedim bile bugüne göre fakih sayılır. Ama günümüzde, ortak hafızanın, kültürün, tarihin en önemli ögesi olan islam'dan haberdar olmamak neredeyse entelektüelliğin bir gereği kabul ediliyor. Doğrusu benim önerim; madem ictihad etme işine girdiler, Boğaziçi'ndeki bu zevatları Selatin camilerine görevlendirelim.
ODTÜ'de meydana gelen olaylar ile ilgili üniversiteler ve basın iki kutba ayrılmış durumdalar. Haberlere göre şiddet yanlısı olarak tutuklananların ancak %10'u ODTÜ'lü öğrenci. Diğerleri dışarıdan eylem için gelmiş herhalde. Özellikle belirli üniversitelerin öğrencileri, devlet erkanından bir zevat geldiğinde bu protestoların dozajını, şiddet seviyesine yükseltiyorlar nedense. Üniversite öğrencilerine birileri, kendilerini ifade etmek istiyorlarsa, söyleyecek sözü olmaları ve bunu sözle yapmaları gerektiğini hatırlatmalı. Şiddetle bir kişi ne kendisini inşa edebilir, ne de davasına haklılık kazandırabilir.
Fakat ben bir de bu iki üniversitenin durumlarını bir başka açıdan değerlendirmek istiyorum. Bilindiği gibi her iki üniversite de ülkemizde oldukça isim yapmışlar ve prestijli olarak bilinmekteler. Hatta dünkü bazı gazeteler devlet erkanının önemli bir kısmının bu iki üniversite mezunlarından oluştuğu haberini geçtiler. Her iki üniversite de kurulduğu zamandan beri, özellikle merkezi bürokraside yer almanın "cevaz noktası" gibi bir imaja sahipler. Bu açıdan hocaları ve öğrencileriyle geçmişten bu yana, bu memleketin sahipleri imiş gibi davranıyorlar. Belirli düşünceler, görüşlerin buralarda ifade edilememesi açısından oldukça da homojen bir yapıya sahipler.
Fakat son on yıldır başka bir şey oldu. Birincisi, her iki üniversitedeki hakim görüşten farklı bir görüş Türkiye'de iktidarda. Bunun onlar tarafından ciddi bir sorun olarak algılandığını düşünüyorum. Nihayetinde ODTÜ'de u2013haberlere göre- bir hafta önceden Başbakan'ı içeri sokmayacağız" kampanyalarına bakılırsa, bu daha iyi anlaşılır. "Mescid istemezük" de aynı düşüncenin bir başka uzantısı. İkinci nokta da, dünya artık küreselleşti diyoruz. Türkiye'den de bir çok kişi dışarıda üniversitelerde okuyorlar, master ve doktora yapıyorlar. Ayrıca Türkiye'de birçok devlet, vakıf ve özel üniversiteler açıldı. Bunlar da ODTÜ ve Boğaziçi'nin imtiyazlarını kırmaya başladılar. Eskiden yabancı dil bilmeyen anadolu insanlarına Avrupa'daki bilimsel tartışmaları tercüme edip, Türkiye'ye aktarma işi artık prim yapmıyor. Çünkü aktarmalar bu "toprak"lara ve "mescid"e değmiyor. İbadetlerini yerine getirmek isteyenlere karşı ayrımcılık yapılıyor.
Boğaziçi ve ODTÜ, bence bu kaybettiği prestijli ve itibarlı konumunu arıyor. Ama yanlış bir şekilde arıyor. Artık eskiden olduğu gibi, bilgi otoritesi onlar değil. "Niye Batı ile aramıza aracı bir üçüncü koyalım ki, Batı ile temas edeceksek direk ederiz" diye düşünüyor insanlar. Şimdi artık bu topraklara değen şeyler söylemek lazım. Artık bunu söyleyenler var. Acizane tavsiyem; bu topraklara değen bir şey söyleyin; ama şiddet ve ayrımcılıkla değil. Çünkü Pozitivizmde tavan yaptıkça, millet gündeminin ve dünyanın kenarına düşüyorsunuz.