Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2972.56
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Nisan 2022

Oba'nın Kalemi Ahmet ÖZTEK

Emek alın terini adeta kemiklerden süzer. Her başarı bir çabanın, bir yorgunluğun acı sinesinde filizlenir.”

Tarihimiz parlak zaferlerle olduğu kadar acılarla da doludur. Üzerimize gelen Haçlı ve Moğol saldırıları yüzünden zor yıllar yaşamışızdır. Bunların hepsi tarih kitaplarında uzun uzun anlatılır. Bir de pek üzerinde durulmayan ve yazılmayan bir tarihimiz vardır. Orta Asya’dan batıya doğru olan binlerce yıllık hazin göç hikâyelerimiz ancak türkülere, şiirlere, romanlara konu olmuştur.

Tokat’ta yaşayan Ziraat Mühendisi Ahmet Öztek de bu yazılmayan tarihin şiirini, hikâyesini ve romanını yazan bir meslektaşım. Kendisi ayrıca Kızık Köyü Kültür Derneği Başkanı... Yozgat Tarım Müdürlüğündenarkadaşım Osman Akarsubaşı aracılığı tanıştığım Ahmet Öztek Bey de benim gibi ziraatçı edebiyatçılardan. Sağ olsunlar bana Serzeniş, Bötçenim Hikâyeleri ve Oba isimli kitaplarını göndermişler. Ben de bu kitapları bir solukta okudum ve köşemde tanıtmak istedim.

“Oba, Hazin Bir Göç Hikâyesi” bir roman. Bu romanda,Tokat Kızık Köyü’nün Oba denen alandan vahşi hayvanların saldırısı sonucu Göllü Ören denen yerezorunlu göçlerini anlatıyor. Hikâye; Sezai, Aysel ve Fatma Ana ana karakterlerinin yaşadığı trajik olay çerçevesinde anlatılmakta.Romanda ayrıca Kızık Boyu Türklerinin adetleri, günlük yaşantıları, törenleri, yemekleri, düğünleri, oyunları, türküleri, ağıtları da folklorik bir şekilde anlatılmış. Bu yönüyle roman ayrı bir kültürel değere sahip. Unutulan birçok şey gelecek nesillere aktarılmak üzere bu kitapta toplanmış gibi. Eskilerin kullandığıkelime ve kavramlarile aslında bir kültür hazinesi. 160 sahifelik roman, size oba hayatının her rengini sunuyor. Kimi zaman gülüyorsunuz, kimi zaman heyecanlanıyor, bazen hadi be diyorsunuz. Düğününde halay tutuyor, dağda koyun otlatıyor, sürülerinize zarar veren hayvanların peşine düşüyor, sık ormanda yolunuzu kaybediyorsunuz. Lakin sonunda Aysel’in başına gelenleri okuyunca içiniz burkuluyor, Fatma Ana gibi üzülüyorsunuz.

Bötçenim Hikâyeleri kitabında ise yazar; kırsaldaki insanların yaşantılarını, birlerine olan sevgisini, saygısını, beşeri münasebetlerini, hayata tutunma çabalarını, toplum içerisinde tutum ve davranış biçimlerini, başlarından geçen ve köşe başlarında sürekli dillendirilen trajikomik olaylarını kurgulayarak mizahi bir dil ile anlatmaya çalışmış.Kitapta birbirinden ilginç 15 hikâye var. İlk önce ismi ile dikkatinizi çeken kitap, elinize aldığınızda bir solukta okunuyor. Yazarın verdiği bilgiye göreBötçenim; insanları önce korkutan, sonra rahatlatan garip bir yüz ifadesi ve aynı zamanda mukallit, şen, şakrak insanların takma adıymış.Bu kitabın önsözünde yazar, hem köyü ve insanları hakkında bilgi vermiş hem de hayata bakışı ile ilgili önemli mesajalar vermiş ve bunların bir kısmını hikâyelerin başına da taşımış.

Serzeniş ise 150 şiirden oluşan bir şiir kitabı. Ahmet Öztek, kendi iç dünyasından başlayarak kimi zaman geçmiş hikâyelerin ağıtlarını, kimi zaman günümüz dünyasının zorluklarını, çelişkilerini, kimi zaman da milli ve manevi değerlerimizi şiirle dile getirmiş. Şiirlerini bazen serbest bir tarzda bazen de hece vezninde yazmış. Onun şiirlerinde Anadolu’nun sesi, nefesi, olaylara bakışı, vatanperverliği, milli ve manevi duyarlılığı hissediliyor. Şair bu duygularını ifade ederken çoğu zaman şiirin kendine özgü kurallarına çok fazla takılmadan mesaja odaklanmış. Ortaokul yıllarından beri şiir yazdığını söyleyen şaire göre şiir edebiyatın taşlı yolu, o da bu yolda yürümeye çalışıyor. Necip Fazıl, Mehmet Akif, Faruk Nafiz, Karacaoğlan, Pir Sultan gibi şairlerden etkilenen şair,hikâye ve romanlarında olduğu gibi insan odaklı bir bakış açısıyla insanların davranışlarını ve tutumlarını gözlemleyerek gördüğü her hali şiirleştirmiş. Kendi deyimiyle haksızlıklar çoğu zaman kalemini yorarken, acılar, sevinçler ve heyecanlarda onun şiirine konuk olmuş.

Onun Usta Gördüm şiiri benim en çok beğendiğim şiiri.

Usta gördüm

Ahenkle çiviyi dövüyordu

Çırak gördüm

Sessizce ustaya sövüyordu

Hem çırak oldum şu garip handa hem usta

Gördüm ki; dilin sövdüğünü

Zamanla yürek övüyordu

Ahmet Öztek, “Raflar kitaplarla dolu, ama gönül köşesinde yer bulmadıktan sonra neye yarar diyerek” amacının gönüllere girmek olduğunu söylemiş. Ona edebiyat yolunda başarılar diliyorum.