Oba'nın Kalemi Ahmet ÖZTEK
“Emek alın terini adeta kemiklerden süzer.
Her başarı bir çabanın, bir yorgunluğun acı sinesinde filizlenir.”
Tarihimiz parlak zaferlerle olduğu kadar acılarla
da doludur. Üzerimize gelen Haçlı ve Moğol saldırıları yüzünden zor yıllar
yaşamışızdır. Bunların hepsi tarih kitaplarında uzun uzun anlatılır. Bir de pek
üzerinde durulmayan ve yazılmayan bir tarihimiz vardır. Orta Asya’dan batıya
doğru olan binlerce yıllık hazin göç hikâyelerimiz ancak türkülere, şiirlere,
romanlara konu olmuştur.
Tokat’ta yaşayan Ziraat Mühendisi Ahmet Öztek de
bu yazılmayan tarihin şiirini, hikâyesini ve romanını yazan bir meslektaşım.
Kendisi ayrıca Kızık Köyü Kültür Derneği Başkanı... Yozgat Tarım Müdürlüğündenarkadaşım
Osman Akarsubaşı aracılığı tanıştığım Ahmet Öztek Bey de benim gibi ziraatçı
edebiyatçılardan. Sağ olsunlar bana Serzeniş, Bötçenim Hikâyeleri ve Oba isimli
kitaplarını göndermişler. Ben de bu kitapları bir solukta okudum ve köşemde
tanıtmak istedim.
“Oba, Hazin Bir Göç Hikâyesi” bir roman. Bu
romanda,Tokat Kızık Köyü’nün Oba denen alandan vahşi hayvanların saldırısı sonucu
Göllü Ören denen yerezorunlu göçlerini anlatıyor. Hikâye; Sezai, Aysel ve Fatma
Ana ana karakterlerinin yaşadığı trajik olay çerçevesinde anlatılmakta.Romanda
ayrıca Kızık Boyu Türklerinin adetleri, günlük yaşantıları, törenleri,
yemekleri, düğünleri, oyunları, türküleri, ağıtları da folklorik bir şekilde
anlatılmış. Bu yönüyle roman ayrı bir kültürel değere sahip. Unutulan birçok
şey gelecek nesillere aktarılmak üzere bu kitapta toplanmış gibi. Eskilerin
kullandığıkelime ve kavramlarile aslında bir kültür hazinesi. 160 sahifelik
roman, size oba hayatının her rengini sunuyor. Kimi zaman gülüyorsunuz, kimi
zaman heyecanlanıyor, bazen hadi be diyorsunuz. Düğününde halay tutuyor, dağda
koyun otlatıyor, sürülerinize zarar veren hayvanların peşine düşüyor, sık
ormanda yolunuzu kaybediyorsunuz. Lakin sonunda Aysel’in başına gelenleri
okuyunca içiniz burkuluyor, Fatma Ana gibi üzülüyorsunuz.
Bötçenim Hikâyeleri kitabında ise yazar; kırsaldaki
insanların yaşantılarını, birlerine olan sevgisini, saygısını, beşeri
münasebetlerini, hayata tutunma çabalarını, toplum içerisinde tutum ve davranış
biçimlerini, başlarından geçen ve köşe başlarında sürekli dillendirilen
trajikomik olaylarını kurgulayarak mizahi bir dil ile anlatmaya çalışmış.Kitapta
birbirinden ilginç 15 hikâye var. İlk önce ismi ile dikkatinizi çeken kitap,
elinize aldığınızda bir solukta okunuyor. Yazarın verdiği bilgiye göreBötçenim;
insanları önce korkutan, sonra rahatlatan garip bir yüz ifadesi ve aynı zamanda
mukallit, şen, şakrak insanların takma adıymış.Bu kitabın önsözünde yazar, hem
köyü ve insanları hakkında bilgi vermiş hem de hayata bakışı ile ilgili önemli
mesajalar vermiş ve bunların bir kısmını hikâyelerin başına da taşımış.
Serzeniş ise 150 şiirden oluşan bir şiir kitabı.
Ahmet Öztek, kendi iç dünyasından başlayarak kimi zaman geçmiş hikâyelerin
ağıtlarını, kimi zaman günümüz dünyasının zorluklarını, çelişkilerini, kimi
zaman da milli ve manevi değerlerimizi şiirle dile getirmiş. Şiirlerini bazen
serbest bir tarzda bazen de hece vezninde yazmış. Onun şiirlerinde Anadolu’nun
sesi, nefesi, olaylara bakışı, vatanperverliği, milli ve manevi duyarlılığı
hissediliyor. Şair bu duygularını ifade ederken çoğu zaman şiirin kendine özgü
kurallarına çok fazla takılmadan mesaja odaklanmış. Ortaokul yıllarından beri
şiir yazdığını söyleyen şaire göre şiir edebiyatın taşlı yolu, o da bu yolda
yürümeye çalışıyor. Necip Fazıl, Mehmet Akif, Faruk Nafiz, Karacaoğlan, Pir
Sultan gibi şairlerden etkilenen şair,hikâye ve romanlarında olduğu gibi insan
odaklı bir bakış açısıyla insanların davranışlarını ve tutumlarını gözlemleyerek
gördüğü her hali şiirleştirmiş. Kendi deyimiyle haksızlıklar çoğu zaman kalemini
yorarken, acılar, sevinçler ve heyecanlarda onun şiirine konuk olmuş.
Onun Usta Gördüm şiiri benim en çok beğendiğim
şiiri.
Usta gördüm
Ahenkle çiviyi
dövüyordu
Çırak gördüm
Sessizce ustaya
sövüyordu
Hem çırak oldum
şu garip handa hem usta
Gördüm ki; dilin
sövdüğünü
Zamanla yürek
övüyordu
Ahmet Öztek, “Raflar kitaplarla dolu, ama gönül
köşesinde yer bulmadıktan sonra neye yarar diyerek” amacının gönüllere girmek
olduğunu söylemiş. Ona edebiyat yolunda başarılar diliyorum.