''O Kılıç'' var ya
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’i,24 Temmuz günü kılınan Cuma Namazı ile ibadete açıldı. Açılışı durduramayanlar bu sefer Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesini elinde kılıçla okumasına öfkelendiler.
Kimi cehaletinden, kimi kıskançlığından dolayı öfkeli. Çünkü elan Türkiye'de pek çok camide Cuma günleri hatib elinde kılıçla hutbe okumakta ve bu namaz-hutbe cahili hazımsız tayfa bunun farkında değil.
Neyse, biz bu hazımsızları bırakıp Hutbe-Kılıç ilişkisine geçelim.
Hutbe, genel anlamda, topluluğa hitaben uyarı, nasihat, bilgilendirme amaçlı konuşmadır.
Risalet döneminden sonra hutbe iradının kuralları Şanlı Peygamber’in (sav) uygulamaları/sünnetiile şekillenmiştir. Hadis ve siyer kitaplarında Hz. Peygamber’in, elinde asa ve yay gibi bir nesne bulundurmak suretiyle hutbe okuduğu rivayet edilmiştir. Bu rivayet, Hanefi alimlerini, savaş yoluyla fethedilen ülkelerde bu şekilde hutbe okunmasının gerekli olduğuna dair hüküm vermeye sevk etmiştir.
Bu geleneğin izlerine günümüzde dünyadaki pek çok camide rastlıyoruz. Arap ülkelerinde değil, ,mesela Edirne’deki Eski Ulu Camii’nde ve Bandırma Edincik’teki Emir Sultan Camii’nde 600 yıldır, Kastamonu'daki Atabeygazi Camii’nde ve Çanakkale’nin Gelibolu ilçesindeki Gazi Süleyman Paşa Camii’nde ise 700 yıldır Cuma ve Bayramlarda kılıçla hutbe verilmektedir. Niksar’da da İstanbul’da Beyazıt Camii’nde de hatiplerin kılıçla minbere çıktığı biliniyor.
Peygamber’e (as) dayanan bu gelenekle hutbenin etkisini artırmak amaçlanmıştır. Keza her türlü siyasî ve sosyal gücün kendisinde olduğunun mesajını veren kılıç, bu anlamda hürriyet, istiklal ve güç sahibi olmanın sembolüdür.
Resul-i Ekrem’den (sav) sonra hutbe dinî fonksiyonu yanında siyasî hâkimiyetin sembolü olarak da önem kazanmıştır. Hz. Ebu Bekir, takip edeceği siyasetin temel prensiplerini açıklayıcı mahiyette veciz bir hitabe okumuş, diğer üç halife de bu geleneği sürdürmüştür.
Beyazıt Camii’nde asırlardır süren bu geleneğe tek laf etmeyenlerin, Ayasofya’da DİB Ali Erbaş’ın elinde kılıçla hutbe okumasını yadırgamaları “Erdoğan açmayaydı iyiydi”cilerin kıskançlığıdır.
Kılıç hangi elde ise
Hutbe esnasında hatibin kılıcı hangi elle tuttuğu da ayrı anlamlar taşır;
Eğer hatib kılıcı sağ eline almış ise bu,kılıcı“kullanma" niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Şayet kılıç sol ele alınmış ise bu, “dosta güven verme” amacı taşıyor. İki elle tutuluyor ise, dosta güven, düşmana da mesaj amaçlıdır.
Kılıç lalettayin tutulmaz, hatip bu konuda ne yapacağını, neden yapacağını iyi biliyordur. Mesela;
Türkiye’nin Libya’da bulunmasının sebebine bakın,
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de haklarına sahip çıkarken buna karşı çıkan güçlere ve onların yavrularına bakın,
Türkiye'nin, Ege Denizi’ndeki adaların Lozan’da nasıl nahak yere elimizden alındığına dair tezlerine kimleri çileden çıkardığına bakın,
Türkiye'nin Sevr dayatmasına verdiği cevabı ve bu cevabın “dost ve müttefik!”lerdeki yankısına bakın…
Bunlara baktıktan sonra dünyada olup biten olaylara bakın,
Bakın bakalım ne görüyorsunuz?
Bir şey görmüyorsanız mazursunuz, dilediğinizi söyleyebilirsiniz.
Yok eğer dünyanın yeniden kurulmaya doğru gittiğini görüyorsanız,
Türkiye'nin 100 değil, 1000 (bin) yıllık geleceğine kastedenlerin hazırlıklarını fark ediyorsanız ve hala neden DİB elinde kılıçla hutbe okudu, diyorsanız size de söyleyecek fazla sözüm yok.
“OKılıç” var ya,
Bu vatana kastedenlere, elinizden geleni ardınıza koymayın, mesajıydı.
“OKılıç”,
Bu milletin geleceğini karatmak isteyenlere, atalarınızdan ders almadıysanız sizin de akıbetiniz harab olacak, demekti,
Size ne oluyor? Siz neden “OKılıç”a takıldınız?
“O Kılıç”,
Bizi yeniden müstemleke yapmak isteyenlere, bu niyetiniz kellenizi alır, demekti.
Komplo teorisi değil.
“OKılıç”ın nasıl bir mesaj olduğunu siz de biliyorsunuz.
Bakın Başkan Erdoğan dün neler söyledi: “Şayet bizim ödediğimiz bedelleri göze alıyorsanız, buyurun çıkın meydana… Bizim kimsenin toprağında, doğal kaynağında gözümüz yoktur ancak kendi çıkarımıza da kimsenin el uzatmasına izin vermeyiz.”
Anladınız, anladınız,
Anlamadıysanız,
“Ayasofya'nın dirilişi, Türk Milleti, Müslümanlar ve tüm insanlık olarak dünyaya söyleyecek yeni sözlerimiz olduğunun ifadesidir.”Diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerini birazcık düşünün.
Sayın Ali Erbaş boşuna kılıçla hutbe okumadı.
“O Kılıç” var ya, bağrımızda yara açmak için planlar kuranların böğrüne saplayacağımız kılıçtır.
Onlar biliyorlar, siz de bilin istedim…