"O, her şeye Kadirdir"'i Doğru Anlamak
Allah’ın isim ve
sıfatlarını doğru bir şekilde bilmeyen bir insan doğa olarak Allah’ı gereği
gibi tanıyamaz. Bu tanıyamama durumunda ise şirkin her türlü çeşidini tadar ve
bundan da haberi olmaz.
Allah’ı eksik olarak
tanıyan Mekkeli müşriklerin itikadi inancına baktığımızda bu acı gerçeği
görürüz. Onlar Allah’ın her şeye kadir olduğuna iman etmemişlerdi:
Ve
diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz
mi bir daha diriltileceğiz? Önceki atalarımız da mı? De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler, Belli
bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır! Sonra siz ey sapıklar,
yalancılar! Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı
ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamış develerin
suya saldırışı gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet
budur![1]
Ahiret gününe inanmayan bir insan diğer bir yandan
da Allah-u Teâlâ’nın gücüne de bir sınır çizmiş olur… Ölen bir insanın kemik
yığını haline geldiğini gözleriyle müşahede etmelerine rağmen etin toprak
haline gelmesinin mucize olduğunu anlayamayacak kadar kör olan bu insanlar
kemik yığınının tekrar eski haline gelebileceğine ihtimal vermiyorlar…
Bir insan yeterki inanmayıversin, akla mantığa
sığmayacak bahanelerin arkasına saklanır… Oysaki bir akletse ki; “basit bir
meni- bebek- çocuk- genç- yetişkin- ihtiyar- bunama dönemi- ölüm- ve kemik
yığını” merhalesini de gözleri önüne getirse gerçekleri görmesi çok daha kolay
olacak… Hidayet mucizesi işte burada
gizli…
Kendilerinin dirilmelerine ihtimal vermediklerini ama
“hadi bizler dirildik diyelim… Peki,
bizden sonrakiler de mi tekrar dirilecekler? Normal şartlarda eski kemikler
daha güçsüzdür. Onlar da bir araya gelecek diyorsan hayatta inanmayız!”
dediklerini işitir gibiyim…
Allah-u Teâlâ’nın gücünü görememeleri ahiret
inancına nekadar da zarar veriyor? Rabbim adına yemin ederiz ki Sen güçlüsün ve
her yarattıkların Senin kontrolün altında ve Senin izninle hareket ederler… Ve
her zerre Senin tasarrufun altında ve Senin emrine amade bekler… Sen, ol!
Dersin hemen olur, Sen öl dersin hemen ölür Sen dur dersin hemen durur… Rabbim!
Biz buna iman ettik…
Allah-u Teâlâ’nın gücünü göremeyenlere Cehennem
menüsü servis edilecek… Bir yandan ateş altında ölmeyi temenni ederken diğer
yandan açlık bastıracak ve daha önce hiç tatmadıkları bir ağaçtan yiyecekler…
Ve o yiyecekler boğazlarını ve barsaklarını yaka
yaka midelerine kadar ulaşacak… Ve bu cehennem menüsü zorla ağızlarına
verilmeyecek… Kendi rızalarıyla ağaca yaklaşacaklar ve tıka basa yiyecekler…
Açlığın yanında bir de susama çilesi!!! Nerde o buz gibi serinleten sular!
Kaynar suya rağmen üfleyerek değil, kana kana
içilmesi bizlere susamanın verdiği acının ne büyüklükte olduğunu gösterir… Ya
Rabbi sen bizi cehennem ateşinden koru!
“Susamış
develerin suya saldırışı gibi…”Hayattan bir örnek… Tecrübe edilmiş ve
gözlemlenmiş bir örnek… Bir anlık kendileri deve yerine konmuş bir örnek… Ve o
develerin suya saldırışı gibi kaynar suya hücum etmeleri…
Ya rabbi sen bizleri ateşin azabından koru! Ne
dehşet bir sahne!