O Halde Müslüm Babaya Devam
Konuralp Bey bu yazı sanau2026
Müslüm Babayı dinledikçe seven ve sevdikçe de coşan bir kitlenin varlığı seksenli yılların Türkiye'sinden bu güne kadar gelmiştir. Kendilerine "Garipler" diye de ad veren bu insanların tanımı bir isyan ve nisyan köprüsü arasında gidip gelenlerle doludur.
Müslüm Baba, bir dönem Türkiye'sinde gelir pastasının çok da açıldığı dönemde göğsünü müritlerinin taşkınlıkları karşısında siper etmiştir. O, düzensiz dünyanın günahını üstlenmiş bir ekoldü... Müritleri ise İmmanuel Kant'ın deyimiyle "İyi yaşamayı sonraya bırakan kimselerdi." Öyle müritlerdi ki yollarında bir nehirle karşılaşsa nehri geçmeyi düşünmezler. Nehrin akıp geçmesini beklerlerdi. Oysa nehir hiç durmadan akacaktı. Başkaları için yaşanan bir hayatın yaşamaya değer bir hayat olduğuna inanırlardı bu müritler. Her ne kadar hayatın değerini kısa yaşa ama değerli yaşa modundaysa da pek değerli bir hayat yaşadıkları söylenemezdi bunlar için.
Bu müritler başımı alıp nereye gitsem dedikleri vakit hemen Müslüm Baba bir şarkıyla yetişirdi. Sen de bizdensin evlat, gel buraya, der ve müridin derdine çare olurdu. Sevgiye muhtaç olanlar hep Müslüm Babanın sevgisiyle yaşadılar. Baba sevgisi, anne sevgisi yaşamayanların ortak ve son durağı Müslüm Baba sevgisi istasyonuydu. Öyle bir hal aldı ki bu sevgi bazen konser öncesi ipi boynuna geçirerek sahnede kendi ipini Müslüm Babanın eline veren müritler de oldu. Müslüm Baba bilir di ki bu dünyayı yakarsa garipler yakar. O da garibin babası olmuştu. Şurası iyi bilinmektedir ki Türkiye'de Müslüm Baba'nın müritleri hep varoşlardan gelmektedir. Sonradan sosyete mahallesine taşınan zenginler de vardı müritleri arasında. Ama onlar, kendilerini hep daha önceki hallerini hatırlayarak Müslüm Babaya müritlik yaparlardı. Bu tip müritler eğer bir Mercedesleri olsa bile Müslüm Baba'nın bir tebessümüne bağışlayacak insanlardı.
Aslında sanat güzide bir topluluğun işi. Müslüm Baba da seçkin bir insandı. Ama gerek geldiği çevre ve gerekse de hitap ettiği çevre belli bir kitleyi aşıp evrensel değerlere ulaşamadı. Belki bunda Müslüm Babanın şarkılarını dinlemeyi kıroluk olarak değerlendiren güruh da sebep olmuştur. Heyecana kapılıp jilet atanların ruh haline gelince onları çözmek biraz zor. Acaba Müslüm Babanın şarkıları ile kripto bir bağlantı mı kuruyorlardı.
Bu şarkı dinleyip kendini jiletleyen güruh sadece Türkiye'de değil İran'da Şah döneminde de varmış. Bir sohbet ortamında arkadaşlarım İranlı şarkıcı Daryuş'un da öyle bir mürit gurubu olduğunu söylemişlerdi. İran'da İslam inkılabı olduğunda bu tür müzikler yasaklandı insanlar kendilerine zarar verdiği için. Daryuş da müziğini icra etmek üzere Amerika'ya gitti.
Son söz şu olsa gerek. Müslüm Baba'nın müritleri kendilerini yaralasalar da öldürseler de zararı kendilerine veriyorlardı. Bu ülkeye ve memlekete pek zarar verdikleri görülmemişti. Daha ne diyelim.