O AKADEMİSYENLERDEN YENİ BİLDİRİ
Önce köken olarak Türk olup PKK dostu görünen pek çok gazeteci, yazar ve akademisyen Kürt mahallesini dolaşıp "Öcalan Kürtleri sattı mı ne?" diye çözüm ve barış karşıtı kulvarda fitne yaymaya çalıştılar, olmadı.
Milliyetçi, ulusalcı semtlerde "Bölünüyoruz" diye tepindiler, kimse yutmadı.
Muhafazakar ve vatansever kesimlere, "Gücünü bütün dünyanın kabul ettiği ordumuz PKK'ya teslim oldu" dediler, millet oyuna gelmedi.
Bundan bir sonuç alamayacaklarını anladıktan sonra kadın-erkek, yaşlı-ihtiyar bütün darbeciler, 1960 model Maocular, Ekim'1917'de kalmış Marksist solcular Kandil'e tırmandı:
"Yapmayın, silah bırakmayın, tam istediklerinizi alacakken ve Suriye üzerinden en çok siz kazanacakken sınır dışına çıkmak, çözüm süreci, silah bırakmak neyin nesi, deli misiniz?" diye yalvardılar.
Doğrusu bunların dost ülkelerle! birlikte Kandil üzerinde etkili oldukları bir gerçek. Uzatmayayım, Bugünlere geldik.
Pek çok kesim çatışmaların tekrar başlamaması, başlayınca da çatışmaların sona ermesi için çok çabaladı. STK'lar, yazarlar silahların susması için çok uğraştı. En son akademisyenler de bir bildiri yayınladılar. Sevinmemiz gereken bu bildiriyi okuduğumda imzacıların "akademik münafıklık" yaptıklarını gördüm.
Nasıl mı? (Bir elin parmakları kadar akademisyeni dışarıda tutarak)
Bu akademisyenlerin Kürtlere, insan haklarına, ölümlere zerre miktarınca ilgileri yoktu. Kahir ekseriyeti ömründe bir kere Kürtlere Kürt dememiş, çoğu bugün bile Kürtlerin Kürt değil, Türk olduklarını savunur bunların.
Bu akademisyen ve akademisyen kılıflıların Türkleri de Kürtleri de kahreden Roboski'de tek bir söz ettiklerini duydunuz mu?
Duymadınız,
Ya asit kuyularından çıkarılan insan kemikleri ile ilgili?
Peki, Ceylan Önkol öldürüldüğünde bunlardan çıt çıktı mı?
Ya, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz 13 kurşunla öldürüldüğünde bu akademisyenlerden "yazık" diyen oldu mu?
Yasin Börü için?
Dersim katliamına dair bir tek sözleri var mı? Ya Şeyh Sait..?
Yok. Bu akademisyenler Kürtleri acıtan hiçbir olayda ortalıkta görünmediler. Dikkat edin lütfen, bu Prof'lardan pek çoğu JITEM'in infazlarında da akademisyendiler. Hangi akademisyen o yıllarda ya da sonraki yıllarda JITEM'e bir tek laf etmişti? Hatta imzacı 2 akademisyen benden JİTEM işkencelerimi duyduklarında u2013dindarlığımdan dolayı işkence gördüğümü bildikleri halde- "Kürtler akıllı olsunlar, devlete karşı gelinmez" diyerek işkence gören bendenizi tersleyip, bütün Kürtleri itham etmişlerdi.
Evet, imzacılar JİTEM'in bölgedeki cinayetlerine bir kerecik de olsa karşı çıkmamışlardı. Üstelik bunların çoğu en azında susarak JİTEM'e destek vermişlerdi, çünkü ülke istedikleri gibi yönetiliyor, işleri al gülüm, ver gülüm yürüyordu.
Bunların derdi Kürtlerin yaşadığı şehirlerdeki olaylar değil, bunlar yaşayan değil, öldürülen Kürd'ü, Kürt çocuklarını seviyorlar. Bu bildiri de aslında, "N'olur durmayın, ölün, çok ölün, daha çok ölün, daha daha çok ölün, siz çok ölün ki Erdoğan gitsin" feryadıydı.
Bunları çok iyi tanıyoruz.
Biliyoruz ki o bildiri topluma değil, sadece ve yalnızca hendekteki Kürt çocuklarına yalvarmaydı:
"Aman ha! hendekleri koruyun, bırakmayın ölümü. Bakın biz hendeklere tek laf etmeden katil devlet diyoruz, bildirinin kıymetini bilin ve daha çok ölmeye bakın" yalvarmasıydı.
Anlayacağınız, bu imzacıların kaynayan sıkıntı Kürtlerin öldürülmesi değil, Kürt gençlerin hendeklerde ölmeye devam etmeme endişesinden kaynaklıydı.
Şimdi aynı akademisyenlerin elebaşları, Paralel Yapının Gazetesi Zaman'a kayyım atanınca da bildiri yayınlamışlar.
Derdiniz basın, cemaat falan değil, olsa Yeni Şafak Gazetesi Hitlervari uygulamalara tabi tutulduğun da kılınız kıpırdardı.
Akit Gazetesinin kaç isim kullanmak mecburiyetinde bırakıldığını hatırlamıyorum, ama tek bir kere olsun bu gazeteye destek bildirisi yayınlamadığınızı hatırlıyorum.
Cumhuriyet'e her şeyini veren Mustafa Balbay'ı gazeteden kovdular da, bülbül olup duta boğulmuştunuz.
Derdiniz belli, derdiniz Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın gitmesi, o gitsin de varsın Kürtlerin kökü kurusun diyorsunuz, biliyoruz.
Artık bulunduğunuz üniversitelerin etrafına hendek kazmak size düşer, bizim hendekler kapatıldı. Bu sefer biz size destek için! bildiri yayınlayacağız. Bildiri de size; "Allah için oradan ayrılmayın, öğrencileriniz yokluğunuzu hissetmiyor, dayanın, çünkü Erdoğan üç vakte kadar düşer" müjdesini vereceğiz, yersen...