Dolar (USD)
34.87
Euro (EUR)
36.68
Gram Altın
3041.50
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Aralık 2024

Nusayri faşizminin Sednaya'sı

Tarihte eşi benzeri görülmemiş işkencelerin kaynağına baktığımız zaman altından Yahudiler, Haçlılar ve mezhepçiler çıkıyor. Ermenilerin 1915’te doğuda Müslüman Osmanlı halkına yaptığı soykırım gerçeği ortadayken ‘Türkler bize soykırım yaptı’ yalanını tüm dünyaya kabul ettirebilmesi, bu iftiraya ortak olan ülkelerin de geçmişinde soykırım yaptığı gerçeğinden kaynaklanıyor. 1992’de Hocalı’da derileri yüzülen, karınları deşilen Azerbaycan Türklerinin katili Ermenilerdi. 1992-1995 yılları arasında Müslüman Boşnaklara korkunç işkencelerle, sistematik tecavüzlerle soykırım yapan Ortodoks Sırpları da haçlı dünyası keyifle izledi. Amerika’nın Irak’ta yaptığı katliamlar unutuldu mu? Elbette hayır! Terör örgütü İsrail de Gazze’de bir yılı aşkın süredir insan gözünün görebileceği en vahşi ölümlerle Gazzeli Müslümanları topluca öldürüyor.

Siyonizmin ikiz kardeşi

2011’den bu yana savaşın sürdüğü Suriye’de muhalifler Halep’ten Şam’a büyük bir harekât başlatarak kanlı Esad rejimine büyük bir darbe vurdu, Esad kaçtı. Biz Ebu Gureyb ve Guantanamo’daki işkenceleri biliyorduk, Gazze’deki soykırımı da yüreklerimiz dağlanarak izliyorduk ama barbarlığın, adiliğin, vahşiliğin en üst düzeyinin Sednaya Hapishanesi’nde yaşandığından haberimiz yoktu. Yerin on kat altına yapılmış hücreler, asit kuyularında eritilmiş bedenler, mahkumları presleyip cesedini dümdüz etmek için kullanılan mekanizmalar, sistematik olarak tecavüz edilen kadınlar, çocuklar, işkencelerden aklını yitiren on binlerce Suriyeli Sünni Müslüman… Tek suçları da Alevi yani Nusayri olmamak… Muhalifler tarafından zindanlardan kurtarılanların çoğu aklını yitirmiş. Çoğu katil Hafız Esad’ın öldüğünü bile bilmiyor çünkü daha çocukken; 30-40 yıl önce hapse atılmışlar. Üstelik Sednaya Hapishanesi gibi Esad’ın 35 ‘işkence evi’nin daha olduğu söyleniyor.

Esad’ın ‘işkence ülkesi’

Siyonistler kadar alçak Esad ailesi Suriye’de insanlık suçları işlerken Türkiye’deki ırkçılar, işte bu ‘işkence ülkesi’ne Suriyelileri göndermek istiyordu. Tek suçu Sünni Müslüman olan Suriyeli kardeşlerimizin neler çektiğini dünden beri tüm dünya görmüş oldu. Suriye’de Nusayri Esad ailesinin başka insanlık suçlarının da ortaya çıkacağı muhakkak. Teslim olup muhaliflerin safına geçmek istediklerini söyleyen Esad’ın katil askerleri asla affedilmemeli. Akrep daima akreptir, huyundan vazgeçmez.

İnsanlık suçlarına yenisi eklendi

Ebu Gureyb’in, Guantanamo’nun hesabı sorulmadı. Gazze’de süren soykırımı durdurmak için etkili bir adım atılmadı. Bundan güç alan zalimler de Ortadoğu’da istedikleri gibi Müslüman kanı döküyor. Yeraltında onlarca katın bulunduğu işkence, vahşet ve ölüm merkezi Sednaya’dan günlerdir ceset ve yaşayan ölü Müslümanlar çıkarılıyor. Çoğunluğunun üstüne beton atıldığı için daha dipteki katlara henüz ulaşılamadı. Tarihe geçen bu korkunç yapı mutlaka ‘insanlık suçu müzesi’ yapılmalı çünkü bu, Sednaya’da hayatını kaybeden insanlara tüm insanlığın borcudur. Unutulan soykırım tekrarlanır. Müslüman, düşmanının kim olduğunu asla unutmamalı! Çünkü Sednaya’lar bitmez.

Yavuz Sultan Selim’in parlayan kılıcı

Yavuz Sultan Selim keskin kılıcını tahtın basamağına koymuş, oturuyordu. Pencereden giren güneş ışığının vurduğu kılıcının parıltısı gözleri kamaştırıyordu. Huzuruna kabul ettiği Venedik elçisiyle görüşme bittikten sonra Yavuz Sultan Selim, Hersekzade Ahmet Paşa’ya dönerek, ‘Elçiye bizi nasıl bulduğunu sor’ diye emir verdi. Elçi “Kılıcının parıltısı gözümü öyle aldı ki, kendilerini göremedim bile” diye cevapladı. Ahmet Paşa, elçinin bu sözlerini nakledince Sultan Selim, orada bulunan devlet erkânına dönerek şu meşhur sözlerini sarf etti: “İşte kılıcımızın ağzı kestikçe, düşmanın gözü ondan ayrılmaz ve bizi göremez.”

Bu coğrafyada en uyanık ve birbirine kenetlenmiş olması gerekenler Müslümanlardır. Yavuz Sultan Selim Han’ın yüzyıllar ötesinden verdiği bu ders keşke kulaklarımıza küpe olsaydı da bugün bu coğrafyada Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya bu denli rahat hareket edemeseydi. İşte o zaman Siyonist İsrail de kurulamazdı. Hiç değilse bundan sonra aklımızı başımıza toplayalım. Zira zalimlere 2 Milyar Müslümanın ‘hiç’liği cesaret veriyor.