Nurlu ırmaklar
Sevecen bir
eş, fedakâr bir baba, öpüp koklayan bir dede, iyiliksever bir komşu, sıla-ı rahime
özen gösteren bir akraba, cömert bir dost, güler yüzlü, sözü özlü bir eğitimci
ve ahlâkını Allah Zülcelal’in “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a
ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir
örnektir” diye bize örnek gösterilen sevgili peygamberimizin dost ve
arkadaşları (sahabiler), bizim için de çok değerli zatlardır.
Resûlullah
(sav), ashabına “Orduya yardım ediniz!” dediğinde, bütün servetini alıp
getiren ve peygamberimizin “Çocuklarına ne bıraktın?” sorusuna; “Allah’ı
ve Resûlünü bıraktım ya Resûllullah!” cevabını veren; elindeki bütün mal
varlığını İslâm'ın yücelmesi ve yükselmesi uğrunda sarf etmiş, kibrin
ayaklarının altında kaldırım taşı gibi kaldığı, kul olmanın ağırlığını
hayatının sonuna kadar vicdanında duymuş, duydukça inlemiş, gerek sabahlara
kadar namaz kılarak, gerek günlerce oruç tutarak, gerek hasta ziyaret ederek
hep o kuşakta yaşamış, Peygamber Efendimizin "Göğsümdeki marifetlerin,
bilgilerin hepsini onun göğsüne akıttım" dediği Hz. Ebûbekir…
Devlet reisi
olduğu halde, içi su dolu bir tulumu sırtına yüklenerek halk içinde dolaşan ve
oğlunun “Babacığım, niçin böyle yapıyorsun?” sorusuna “Oğlum! Nefsimi
biraz beğenir gibi oldum. Onu zelil etmek, gururumu kırmak istiyorum”
diyen, yeni bir beldenin fethinden sonra hüngür hüngür ağlarken sebebi
sorulduğunda “Fırat’ın kenarında bir kuzuyu bir kurt kapsa, kuzunun hesabını
Allah, Ömer’den sorar; ben nasıl ağlamayayım!” diye cevap veren, adaleti,
cesareti ve devlet yönetimindeki üstün başarısıyla meşhur, cennetle müjdelenen
on kişiden biri olan, "emîrü’l-mü’minîn" ve hak ile batılı
birbirinden ayırdığı için "Faruk" lakaplı Hz. Ömer…
Müslümanlar
arasında açlığın ve kıtlığın hüküm sürdüğü bir zamanda Şam’dan kendisine ait
zeytinyağı, üzüm ve buğday yüklü olarak gelen yüz deveyi yükleriyle beraber
yoksullara tasadduk eden, Allah Teâlâ’nın peygamberlerinden Zekeriya ve
Yahya’ya (as) verdiği şehîd olma şerefini; peygamberi Îsâ b. Meryem’e (as)
verdiği zühd ve hicret şerefini; peygamberi İbrâhîm’e (as) verdiği cömertlik
faziletini; peygamberi Nûh’a (as) verdiği ihtiyarlık nimetini ve Hz. Âdem ve
Hz. Muhammed’e (sav) verdiği haya üstünlüğünü birlikte verdiği, “zi’n-nûreyn”
(iki nur sahibi) lakaplı Hz. Osman…
Cebinde
bulunan 4 dirhem servetin 1 dirhemini gizlice, 1 dirhemini açıkça, 1 dirhemini
gece ve kalan 1 dirhemini de gündüz kimsesizlere sadaka olarak veren ve Allah
Resulünün “Neden böyle yaptın?” sualine “Belki Allah bunların birini
olsun kabul eder düşüncesiyle yaptım” diyen; Allah'ın razı olduğu kişi
manasına “Murteza”, katılmış olduğu bütün savaşlarda göstermiş olduğu
şecaat ve cesaretinden dolayı “Haydar, öfkesinde nefsine hâkim, sözünde
sadık, hükmünde adil Hz. Ali…
Nur neslini
yürüten iki kolbaşından ilki, beraberinde sürü sürü deve ve at varken yirmi beş
kere Kabe’yi yaya olarak ziyaret eden ve kendisine “Bu kadar uzun mesafeyi
bineksiz aşmaya niçin katlanıyorsun?” soranlara “Başka türlü Allah’ın
huzuruna durmaktan hayâ ederim” diye karşılık veren Hz. Hasan…
Adını
Cebrail’in verdiği, cennet gençlerinin efendilerinden, tarihin en büyük şehidi Hz.
Hüseyin…
Dünyada iken
cennetle müjdelenen, Peygamber Efendimizin “Cennette benim komşularım”
dediği Talha b. Ubeydullah…
“Her nebinin
bir veziri, yardımcısı, dostu vardır. Benimki de Zübeyr’dir” dediği Zübeyr b. Avvam…
“Gökte ve
yerde emindir.” “İkramla cennete girer” dediği Abdurrahman b. Afv…
“Allah’ım,
duasını kabul et!” diye dua
ettiği Saad b. Ebi Vakkas…
Bedir’den
başka bütün gazalara katılan ve ok darbesiyle gözü kör olmuş Said b.
Zeyd…
Uhud’da
Allah Resûlünün mübarek yanaklarına batan halkaları dişleriyle çıkaran ve bu
esnada ön dişleri kırılan; “Her ümmetin bir emini vardır, bizim eminimiz de
Ebu Ubeyde’dir” dediği Ebu Ubeyde b. Cerrah…
Sevgili
Peygamberimizin “Allah benim sahabilerimi, resullerden ve nebilerden sonra,
insan ve cin, bütün ümmetlere üstün kılmıştır” buyurduğu ve dünyada iken
gül yüzünü görme bahtiyarlığına nail olup ona ve getirdiklerine iman etme
şerefiyle şereflenen sahabiler…
Mevla’m yollarında daim eylesin…