Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2977.17
BIST 100
9756.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Nisan 2023

​Nükleer santralleri neden iptal etmek istiyorlar?

Türkiye ayakta kalabilmek için çok büyük bedeller ödemiş bir ülkedir. Bir taraftan da modernleşme operasyonlarıyla kültür ve medeniyet birikimi heba edildi.

Öyle ki bizler yıllardır Amerika’nın demokrasisini korumaktan kendi devletimizi koruyamadık. Kaldı ki Amerikan/Batı demokrasisinin bu kadim milletin mensubiyet bağına yönelik söyleyebileceği tek bir şeyi yoktu.

Yıllardır ne kadar küçük devlet o kadar büyük demokrasi diye yutturmaya çalıştılar. Oysa ne kadar küçük devlet o kadar küçük lokma demekti. Bu bakış açısı, devletleri, finans oligarklarına lokma yapmanın bir formülüydü.

İstiyorlardı ki, bu ülkenin çocukları ilim irfan birikimiyle temas etmesin ve bir medeniyet tasavvuru geliştirmesin.

İstiyorlardı ki; hukuk, emniyet güçleri ve ordu gibi kurumlar vesayet üretsin, ekonomi IMF’nin emri altına girsin, nükleer santraller, hava limanları yapılmasın, otomobil, uçak üretilmesin.

İstiyorlardı ki; dağda PKK, ovada FETÖ, Ortadoğu’da da ABD ve İsrail hâkim olsun. Türkiye ise İsrail’in güvenliği için ortada tampon bir ülke konumunda olsun.

Bu ülkede 60 yıldır istenen buydu. Uyumlu, itaatkâr, proje üretmeyen, gelişemeyen, zenginleşmeyen bir Türkiye isteniyordu. Bu yüzden ülke, NATO darbeleriyle, Gladyo operasyonlarıyla sürekli olarak bir kıvamda tutulmak istendi.

Şimdi Allah var, son yirmi yılda bu ülkede “bir olalım, kardeş olalım, diri olalım” sloganından başka bir şey duymadım. Siz hiç laik olduğu gerekçesiyle okuldan atılan bir kız öğrenci duydunuz mu?

Siz hiç farklı inançta olan bir kesimin okullarının kapatıldığını ya da hedef alındığını gördünüz mü?

İşte AK Parti’yi her seçimde oy kazandıran bir önemli neden de buydu. Eski Türkiye rejimine olan muhalefeti ve vesayete karşı dik durmasıydı.

Gezi, en hararetli günlerini yaşarken Kazlıçeşme mitingine katılan 80 yaşlarında ihtiyar bir dede elinde bastonunu havaya sallayarak şöyle haykırmaktaydı; Dik dur eğilme bu millet seninle!” Görmüş geçirmiş birine benzeyen bu tecrübeli yaşlı amca vesayetin, seçkinci/elitist, tekçi, baskıcı rejimin ve sivil iradeye dönük tehdidin ne olduğunu belki de en iyi bilen insanlardan biriydi.

Daha geçenlerde iftar sofrasından uzaklaştırılan ihtiyar bir vatandaşımızı gözlerinizin önüne getirin.

Hiçbir vakit bu ülkenin menfaatine hizmet etmek gibi bir gaye taşımadılar. Tam tersi, hep yıkım ve imha vaatleriyle boy gösterdiler ve yine aynı şeyi yapıyorlar.

Daha geçenlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, iktidara gelmeleri halinde nükleer enerji santrali projelerini iptal edeceklerini söyledi.

Sevgili dostum Ceyhun Bozkurt, “Nükleer santral karşıtlığının arkasında Bilderberg mi var” başlıklı yazısında bu vaadin arka planını yazarak asıl niyetlerini ortaya koydu.

Daha evvel bu köşede 300’ler Komitesi’ni ve faaliyetlerini yazı dizisi yaparak işlemiştik. John Coleman, 300’ler Komitesi’nin neden nükleer santrallere karşı olduğunu şu cümlelerle ifade ediyor.

“Nükleer santraller sayesinde ucuz ve bol elektrik üretecek olan gelişmekte olan ülkeler artık Amerikan yardımına gereksinim duymayacak hale gelecek ve gerçek özgürlüklerini ilan etmeye başlayacaklardır. Nükleer enerji Üçüncü Dünya Ülkelerini onların doğal kaynaklarını soymayı hedefleyen 300’ler Komitesi’nden kurtaracak anahtardır.”

300’ler Komitesi ve yandaş medyası özellikle nükleer çalışmalarından nefret etmektedir. Bu yüzden de Roma Kulübü’nce desteklenen endüstriyelleşme karşıtı “çevreci” hareketleri desteklerler.

“Nükleer çılgınlık” diyerek nükleer santralleri önlemeyi planlamaktadırlar. Mesaj açıktır Roma Kulübü endüstriyelleşme karşıt fikirler yaratacak ve yayacaktır. Bunun yanında hedonizm, Gnostisizm, LGBT, büyücülük ve çevrecilik gibi anti-kültürel akımlar desteklenecektir.

Yani 300’ler Komitesi nükleer santrallerin, üçüncü dünya ülkelerini güçlendireceğini ve özgür bir ülke yapacağını düşünerek bu santrallere karşı ve onun yerine hedonizmi öneriyor. Peki, içeride buna uygun hareket eden kimler?