'Nüfus Plânlama Kampanyaları'ndan Bugünlere!..
“Plân/demi”nin ne zamana kadar süreceği belirsiz.
“Virüs”ü
üretenlerin kendileri için uygun görmedikleriyle “bizleri” aşılayarak, “insanlığı” felâkete
sürüklemek istediklerine dair kanaat gittikçe
belirginleşiyor ve yaygınlaşıyor.
“Yüzde yüz yerli ve milli aşı” talebi gittikçe yüksek sesle ifade ediliyor.
Bu işlerle epeyce
uğraşan Yazar Daniel Taylor, Gavi
Alliance/Küresel Aşılıma Birliği’nden başlayarak meseleyi anlatmış:
“GAVI Alliance, 2000
yılında Gates Vakfı'nın yardımıyla kurulmuştur ve amacı, üçüncü
dünyanın hepsini aşılamaktır.
GAVI organizasyonunun üyeleri; gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin yönetimleri, Bill ve Melinda Gates'in, Çocukların Aşı Programı,
Uluslararası İlaç Fabrikaları Birliği(IFPMA), Rockefeller Vakfı, Dünya Bankası,
Dünya Sağlık Örgütü(WHO), UNICEF.
Aralık 2000’de Sr. William H. Gates, şunları söylüyor:
‘Rockefeller Vakfı'ndan aldığımız ilhamla vakfımız,
bir GAVI enstrümanı olan Çocuk Aşıları Global Bütçesine 750 milyon dolarlık
katkıyı taahhüt ederek GAVI'yi başlatmıştır.'
Gates aynı zamanda Rockefeller ailesini de
sürekli olarak övmekten geri durmuyor:
‘Öyle görünüyor ki döndüğümüz her köşede, Rockefeller
ailesini görüyoruz. Hatta bazı durumlarda onların çok ama çok uzun zamandır
zaten orada olduğunu fark ediyoruz.'
Rockefeller Vakfı'nın bağışladığı
parayla, Dünya Sağlık Örgütü'nün geliştirmiş olduğu ‘kısırlık aşılarını’ kanıtlayan dağ gibi
dokümanı düşünecek olursak, milyonlarca insana aşı sağlayan GAVI gibi
küresel bir mekanizmanın varlığı, en hafif ifadesiyle endişe
vericidir. Bill Gates'in yakın bir konferans sunumundaki şu sözleri çok
ilginç:
'Dünya'da 6,8 milyar insan var ve bu rakam 9 milyara
doğru çıkıyor. İyi bir aşılama programı ve sağlık hizmetiyle bunu %10-15
azaltabiliriz.’ (*)
*
Taylor’ın bu
tespitleri bizim dünyamızın yabancısı değil.
Bizler, 28 Şubat’a
giden süreçte ve sonrasında, “Nüfus Plânlaması” kılıfıyla “yedirilmeye”
çalışılan “dış fonlu” kampanyalarının amaçlarını ortaya koymaya
çalıştık.
“Evanjelizm’in güdümündeki” porsümüşBatı kafası, genç ve dinamik
yapısıyla istikbâle yürüyen İslam
Dünyası’nı “nüfus plânlaması”yla vurmak için elinden geleni ardına
koymamıştı biliyorsunuz.
Türkiye’de “Malûm
Sermaye Grubu”nun taşeronluk ettiği faaliyetler, “Yapabileceğin değil,
bakabileceğin kadar çocuk!” kılıfıyla sunulsa da, arkasında yatan “niyeti”
yıllar boyunca teşhir etmiştik.
Ailesi bağlarını,
evlât sevgisini kaybeden sapkın batı
hızla yaşlanıyor, devletlerin “doğumu teşvik” paketleri hiçbir işe
yaramıyordu.
‘Kilise’den
hızla kopan batı gençliğinin iki büyük parçasını ateizme ve İslâm’a yönelenler
oluşturuyordu.
Batı, asayişten
sosyal güvenlik sistemine kadar nice alanda “çöküş” belirtileri
gösteriyordu.
“Beyaz Batılılar”ın çocukları hızla Müslüman oluyordu.
Genç ve dinamik
nüfuslu İslam Dünyası karşısında mağlubiyet kaçınılmaz hale geliyordu.
İslam Dünyası’nda yaygınlaştırmaya
çalıştıkları “nüfus plânlaması” kampanyalarının amacıyla, “İslâm”ı
–hâşâ- “Terör Dini” olarak damgalama kampanyalarının amacı aynıydı:
“Dünya’nın cahiliyenin pençesinden kurtulmasını
engellemek!”
Bu amacın bizde çok
iyi görüldüğünü gösteren o meşhur “çağrı”yı hatırlarsınız:
“En az 3 çocuk!”
Bu bizi “bitirmek
isteyenlere” karşı “direnişin” işareti olan bir slogandı.
“Kötü niyetlilerin” niyet düzelttiklerine inanmamız için ne gibi bir sebep olabilir ki?
****
ŞUURU KUŞANMAK!
Bu, pandemi, daha
açıklayıcı ifadeyle “plândemi” mevzuu, kıyamete kadar devam edecek “Hak
- Batıl Mücadelesi”nin çok “keskin” bir safhası…
Plândemi’nin
yaygınlaştırılmasıyla, İslam Düşmanlığı’nın yaygınlaştırılmasının aynı süreçte
ve “paralel” ilerleyişi, başka neye yorulabilir?..
Türkiye’nin “güçlenme”
çabalarını, “Osmanlı’nın Dönüşü” olarak nitelendirmeleri ve “bunun
kendileri için büyük bir tehdit olduğunu” her fırsatta söylemeleri başka
neye yorulabilir?
Terör örgütlerini eş
zamanlı olarak üzerimize salmaları, “muhafaza-kârından, kızılına kadar”
her türlü organizasyonla sıkıştırmaya çalışmaları başka neye yorulabilir?
Efendim…
Durumlar sıkıntılı.
Yüzlerce trilyon
dolara hükmeden ve devletlerin “resmi”
yöneticilerinin alanlarını iyice kısıtlayan
“küresel elit”i çok iyi tanımak, mücadelede başarının ilk şartı.
Buradaki mesele, bir
anlamda “Dünya Beşten Büyüktür!” çıkışına kaynaklık eden “şuur”la
ilgilidir.
İslâm Alemi’ni BM’de
“etkisiz eleman” haline getiren zihniyet, her türlü tezgâha direnerek “iddiasını”
yükseltmeye gayret eden “İslam
Dünyası”na çok büyük operasyonlar çekmektedir.
Bunun şuurunda
olmak, “Yerli Savunma Sanayii”ndeki bağımlılığımızı önemli ölçüde
azaltan “Şuur”u iyice kuşanmak
mecburiyetindeyiz.
Aksi takdirde, “Nüfusunuzu
azaltın, mutlu mesut yaşayın!” kampanyalarını “fonlayan” zihniyetin
elinde ufalanır gideriz!..
Bu yazıyı, “Her şey çok güzel olacak!” diyerek
sırıtan Gates Zihniyeti’nin, Ray Kurzweil imzalı İnsanlık 2.0 adlı kitabına yansıyan şu
cümlesi üzerinde “tefekkür edilmesi”
istirhamıyla bitirelim:
“Bugün at ve köpek
insan için neyse, bir gün insan da makine için o olacaktır!”
**
(*) Daniel Taylor, ''Vaccinate The World: Gates, Rockefeller Seek Global Population Reduction'', oldthinkernews, çev. Dr. Alp Bayraktar, yaklasansaat.com, 04/09/2010.
*
“Sadece Allah’a Kulluk Edin!”
“Basit yaşayın, rahat olun, sorunları çok düşünmeyin, az
yiyin, az konuşun, kitap okuyun, çok hareket edin, çok şükredin, çok dua edin,
sadakayı ihmal etmeyin, işinizi iyi yapın, kanaat edin, selâm verin,
gülümseyin, kırmayın, kırılmayın, ve sadece Allah'a kulluk edin...”.
Prof.Dr. İbrahim
Barut’tan “mutluluk reçetesi.”
Tavsiyelerin her biri mühim.
Elbette, en mühimi en sonda:
“Sadece Allah’a
kulluk edin!.”
Bu olmazsa insan yok, insanlık yok.
Kulluk yok.
Bu olmazsa, ebedî
mutluluk yok!..
Bu olmazsa, zillet var!..