Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2965.14
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Eylül 2017

Not Tutmak

Yaz bitti. Sonbahar bereketiyle geldi. Bu aylar ilim, kültür, sanat faaliyetlerinin yoğun olarak başladığı mevsimdir. Üniversitelerimizin açılmasıyla vakıf ve derneklerin düzenlediği sohbetler, yine canlı bir şekilde başlıyor. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye'nin hemen hemen bütün şehirlerinde irfan ve medeniyet odaklı konuşmalar, paneller, sempozyumlar ve konferanslar başlayacak.

Meraklı biriyimdir

Yaklaşık 40 yıllık bir süreden beri İstanbul'daki bu kabil programları takip eden bir meraklı olarak son yıllarda dikkatimi çeken bir hususu belirtmek istiyorum. Ola ki faydası olur. İlim Yayma Cemiyeti, Aydınlar Ocağı, Edebiyat Vakfı, Birlik Vakfı, Türkocağı, Kubbealtı, YazarlarBirliği, MTTB ve ESKADER başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının sohbetlerine iştirak ettiğimizde elimizden kalem kağıt eksik olmazdı. Bilhassa üniversitedeki hocalarımız, bu toplantılara katıldığımızda not tutmamızı, konuşmacılara soru sormamızı isterler, toplantıların bu şekilde daha faydalı olacağını hatırlatırlardı.

Not tutan göremiyoruz

O daracık salonlarda oturduğumuz küçük iskemlelerde elimizde kalem kağıt, hatibin mühim konuşmasından notlar alır, gelecekte istifade edeceğimiz bilgileri heybetimize atardık. Şimdi salonlar büyük, dinleyici koltukları geniş. Ama pek not tutan yok ne yazık ki. Bilhassa bilgisayar ve internet bağımlılığı bazı gençlerimizi yazı yazmaktan uzaklaştırdı. Ellerine pek kalem almaz oldular. Herşey kayıt, herşey bilgisayar ve cep telefonuyla hallediliyor. Bu yüzden el yazıları kötüleşti gençlerin, yazdıkları ne yazık ki okunmuyor. Mesela elektronik posta adresini istiyorsunuz. Kısacık bir adres. Ama o bile okunmuyor. Yazılan adresteki harfin a mı, o mu, e mi olduğu anlaşılmıyor. Böyle ollmaz. Bizim el yazılarımız daha iyi daha güzel olmalı. Eskiden üniversitelerde kız öğrencilerin yazıları daha iyi olurdu. Ve biz erkek talebeler ders notlarını onlardan alır, fotokopi ile çoğaltırdık. Böylece derslerimize çalışır, imtihanlara hazırlanırdık. Ne yazık ki, şimdi onların da yazıları kötüleşti. Bu durum nasıl çözülür bilmiyorum ama en azından okullara yazı dersi tercihli olarak konulabilir.

Bilgileri devşirmek

Toplantılarda çok önemli bilgiler veriliyor. Hatipler bir bakıma hayatlarının özünü, özetini anlatıyorlar. Duyduklarını, işittiklerini, bildiklerini cömertçe dinleyicileriyle paylaşıyorlar. Bundan büyük bir imkan, fırsat var mı? Gençlerimize düşen ellerinde kalem kağıt, o bilgi hazinelerini devşirmek, yazmak ve gelecekteki çalışmalarına bir zemin oluşturmaktır.

Bu toplantılarda tarihu00ee hadiseler, savaşlar, zaferler, devlet adamları arasındaki diyaloglar anlatılır. Cemil Meriç'ten, Münevver Ayaşlı'dan, Samiha Ayverdi'den, Ali Fuad Başgil'den, Nurettin Topçu'dan, Necip Fazıl'dan, Osman Yüksel Serdengeçti'den, Mahir İz'den, Yahya Kemal'den ve daha bir çok ilim, fikir ve sanat adamından sözler nakledilir. Bunları anında kaydetmezsek unutulur gider. Daha sonra hatırlamaya çalışırız ama söz söylenmiş, havaya karışmış, uçup gitmiştir. Bunun için ecdadımız, "Söz uçar, yazı kalır" demiştir. Yazılan kalıcı olur, ebedileşir ve daha sonra da herkesin istifadesine sunulur.

Aslında bu tür sohbet toplantılarını düzenleyen vakıf, dernek ve belediyelerimiz, mümkünse toplantıdan önce dinleyicilere birer kalem ve küçük defter dağıtabilir. Bir iki toplantıdan sonra zannediyorum ki, dinleyiciler de hazırlıklı gelecek. Ajandalarını, hatıra defterlerini ve not defterlerini getirmeyi unutmayacaklardır. Yeter ki bu alışkanlığı yeniden gençlerimize kazandıralım.

Yazarlar Okullarda projesi

Bu konudan bahsetmişken yine hatırlatmak isterim ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın son yıllardaki en hayırlı hizmetlerinden birisi de "Yazarlar Okullarda" projesiydi. Gördüğüm kadarıyla bu proje İstanbul'da rafa kalkmış. Halbuki o proje sayesinde milyonlarca öğrencimiz okullarına gelen yazarlarla tanıştılar. Onları dinleyip istifade ettiler, kendilerine soru yönelttiler, cevap aldılar. Okuduklarından anlamadıkları hususları sordular. Şair ve yazarlara eserlerini imzalattılar. Toplantı sonlarında birlikte hatıra fotoğrafları çekildi. Bu çok önemli bir faaliyet, beyin fırtınası, aydınlanma hareketi ve hayırlı bir çabadır. Projenin varsa aksayan tarafları düzeltilebilir. Ama bir an önce yurt sathına yayılmamalı, gençlerimiz her konuda aydınlatılmalıdır. Bilhassa aziz ve mübarek milletimizin yazdığı 15 Temmuz Destanı'ntan sonra tür çalışmalar lazım değil, elzemdir. Yeni kültür, sanat sezomuz ülkemize hayırlı uğurlu olsun.