Not ettiklerimiz
31 Mart Günü… Önceki seçimlerde eylemlerini, açıklamalarını, yerli yersiz tepkilerini saçmalıklarını görmeye alıştığımız “oy ve ötesi, genç girişim vs.” gibi gruplar hiç seslerini çıkarmıyor.
Her seçim öncesi çalıntı oyları taşıdığı iddia edilen(!) beyaz minibüs hikayesi yok. Sayım merkezlerinin yakınında yırtık oy pusulaları çöpe atılmış vaziyette bulunmadı. Oysa önceki birçok seçimde CHP’lilerin yalan olduğunu bile bile yaydıkları söylentilerdi bunlar. Bu seçimde yoktu. Not ettik.
31 Mart akşamı… CHP’li bir sandık görevlisi Gaziosmanpaşa’da “oylar çalınıyor” diye bir video paylaştı. Ve belki de ilk kez yaşanan bir gelişme herkesi hayrete düşürdü. CHP ilçe başkanlığı kendi parti üyesini yalanlayan bir açıklama yaptı. “Heyecanlanan bir görevlimizin paylaştığı yanlış video” dedi. Yani yanlışlıkla da olsa oy çalınması meselesini gündeme getirmekten kaçındılar. Acaba birisi kulaklarına “fazla ses çıkarmayın!” diye mi fısıldamıştı? Not ettik.
31 Mart gecesi… Ekrem İmamoğlu daha sayımlar sürerken sonradan çok tartışılacak açıklamasını yaptı. “Mazbatamı hemen verin!” dedi. Acaba dar bir çevrenin bildiği ama toplumun bilmediğ birşeyler mi dönüyordu? Not ettik.
Bir yandan seçim tartışmaları sürerken daha önce Selahattin Demirtaş sorularına “bilmiyorum, görmedim, duymadım” gibi kaçamak tavır sergileyen İmamoğlu bir röportaj verdi. “Demirtaş’ın çizgisini beğeniyorum” dedi. Not ettik.
Usulsüzlük iddiaları ayyuka çıktı. YSK devreye girdi. Savunma yapmak, “böyle
birşey yok” demek yerine Kemal Kılıçdaroğlu yüksek yargı üyelerine çete benzetmesi yaptı, onları yuhalattı. Not ettik.
AK Parti cephesinden gelecek tepki merak ediliyordu. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım “patron YSK, alacakları karar ne olursa kabulümüzdür” açıklamasını yaptı. Not ettik.
Geçtiğimiz hafta gariplikler ardı ardına geldi. Altı üstü belediye başkanı seçtiğimiz yerel seçimler dünyanın gündemine oturdu. ABD “gelişmeleri not ediyoruz”, Almanya Cumhurbaşkanı “ikna olmadım”, batılı politikacılar “kabul etmiyoruz” dediler aynı anda. Sanki anlaşmış gibi. Not ettik…
Sonra HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın açıklaması düştü gündeme. 'Devletiniz seri katildir' sözleriyle tepkileri üzerinde toplayan Şık diyordu ki: “Çözüm süreci yok falan deniliyor. Tabi ki yok. AKP ile çözüm süreci tekrar olamaz bunu herkes görmeli. Bu müzakere masasının tekrar kurulmayacağı anlamına gelmesin. Ben inanıyorum o masa kurulacak ama Erdoğan'la değil. Çok kısa bir süre sonra var olacak olan Erdoğan sonrası iktidar bloğuyla o masa kurulacak." Bu sözleri söylerken “çok kısa bir süre sonra…” cümlesinde bir an duraklıyordu. Belli ki bir süre vardı kafasında ve ağzından kaçırmak istemiyordu. Not ettik…
Gazeteci Ruşen Çakır ise, kaos planını ağzından kaçırdı."23 Haziran'dan çıkacak sonuç etrafında yeni Türkiye'nin nasıl bir tempoyla işgal edileceğini göreceğiz" dedi. Sonradan “işgal” kelimesini düzeltmeye çalıştı. Not ettik…
İmamoğlu bir video paylaştı. Ne söylediğinden çok arka fonda bulunan Kuleli Askeri Lisesi tartışıldı. Acaba darbe mi demek istiyordu? Aynı gün CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu mecliste ''Kaynayan kazan taşmaz mı, sandıkları aşmaz mı, seçmenin oyunu yok sayan darbeyle buluşmaz mı?'' dedi. Not ettik.
PKK devreye girdi bu defa. Medyaya konuşmayı pek de sevmeyen elebaşı Bese
Hozat geçti kendi ajansının kamerasının karşısına. Sözleri ilginçti. “23 Haziran'da İstanbul'da Kürtler faşist bloğa karşı kim çıkacaksa, bu İmamoğlu'ysa İmamoğlu'na, destek verecektir.' dedi. Not ettik.
Bütün bunlar yaşanırken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu boğazda bir lüks yata bindi. Yanına korumalarını dahi almadan yaklaşık 1,5 saatlik sır bir görüşme yaptı. Konu medyaya yansıdı. Ama tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Not ettik
Erdoğan karşıtı blok çok hareketli. Safları hiç olmadığı kadar sıklaştırmış görünüyor. Erdoğan’ın temsil ettiği fikir yapısına ait olduğunu düşündüğümüz insanlarsa başka dertlerin peşinde. Birlik tekrar sağlanmazsa karşı blok sağlam bir hamle peşinde.