Nostalji olsun diye yazmıyorum
Zaman ne de çabuk geçiyor. Göç, salgın, eğitim, sel yangın derken şimdiden dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanıyor.
Herkes konuşuyor herkes toplantı yapıyor herkes soykırımı toplantıda kınıyor. İsrail kınanıyor. Ama kimse ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'ya toz kondurmuyor. Hatta kınama toplantılarına İngiltere, Fransa gibi ikinci derecede soykırım destekçisi ülke de katılıyor.
Soykırım devam etsin diye İsrail'e büyük yardımlar yapan şirketlere ancak boykot ile insanlar, Dünya halkları tepki veriyor.
Dünyada ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya dışında herkes kalıcı ateşkes istiyor. Oysa özellikle İngiltere Gazze’deki hükümete yani Hamas’a kırk günlük ateşkes sunuyor. İngiltere başbakanı- adı lazım değil- umarım akıllarını başlarına alırlar da bu ateşkesi kabul eder, diyor. Bu nasıl olur, aklımızla alay mı ediyorlar? Yani kırk gün sonra sizi öldüreceğiz, diyorlar. Biz şu anda çok yorulduk, diyorlar.
Trajedi… tam bir trajedi.
Yeni dünyanın gözüne baka baka biz öldürmekten yorulduk. Kırk gün sonra öldürmeye devam edeceğiz, diyor bu vampirler.
Hakikat, bir iklime bir bölgeye gelince çiçekler aniden açıverirmiş.
Hamas, dünyanın hakikat çiçeği.. Hamasın şahsında dünyada insanlar kafile kafile Müslümanlığa koşuyor, Müslüman olmaya çalışıyor. Hamas; ölürken, şehit olurken onların şahsında hakikat bayrağını ayağa kaldıran bir Diriliş nesli ortaya çıkıyor. Dünya bu hakikat karşısında şaşkın, şaşkınlığını gizleyemiyor. Düşünebiliyor musunuz Hollywood sinemasının ünlü simalarından Susan Saron iki yüz gündür ayakta. Meydanlarda İsrail'i protesto ediyor. Çok büyük servetini bir tarafa atarak, menfaatlerini bir tarafa atarak, çıkarlarını bir tarafa atarak nümayiş yapıyor. Bunu kim yaptırır? Sen ben değil. Ancak yüce yaradandır bunu yaptıran...
Kur'an-ı Kerim'de bir kıssa tasvir edilir. Yani bir hikâye. Sebe melikesi Hz Süleyman'dan bir mektup alır. Bu mektup karşısında çok şaşırır. Mektup rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlamıştır. Aslında Sebe melikesi ve halkı Allah'ı yani sonsuz yaratıcıyı biliyor. Ama Allah'ın hükümlerini ayetlerini yeryüzünde olmakla mücadele ediyorlar. Kendi ego ve ihtiraslarını köleleştirdiği insanlara dayatmakla meşguliyet içerisindedir.
O dönemde Sebe melikesini dünyada durdurabilecek bir gücün olmadığı anlaşılıyor. Onlar, bundan güç alarak her türlü haksızlığı, ahlaksızlığı, zulmü kendilerine reva görüyorlar. Tıpkı bugünkü Siyonistler gibi, onların hizmetkârı Evangelistler gibi...
Hz. Süleyman, Allah'ın kavli ile meydan okuyan bir mektup yazmıştır Sebe melikesine. Bana üstünlük taslamayın, gelip bana teslim olmanız gerekiyor, demiştir mektubunda.
Sebe melikesi, işte ilk defa adamlarına danışıyor. Efendiler içinde bulunduğumuz durum hakkında bana görüşünüzü açıklayın, diyor. Burada kendi aralarında ilk defa bir demokrasi işletiyor. Batı tanımlamasıyla bir demokrasiyi işleme koyuyor.
Demokrasi, aslında kötü bir şey değildir. Aristo'dan, Eflatun'dan gelen demokrasiye razıyız. O zamanların demokrasisinde İslami kokular vardı. Ama şimdi sekülerizm ve dünyevileşme günümüz demokrasisini eril ve ceberrut bir duruma getirmiştir.
Düşünebiliyor musunuz ABD anayasasına aykırı olarak ABD temsilciler meclisi İsrail Siyonist ve Yahudiler aleyhinde konuşan insanları cezalandırmak için yeni bir karar çıkartmaya çalışıyor. Bir grup temsilci buna direniyor. Bakalım demokrasi meşalesini elinde tutan yüce totem ne yapacak.