Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2427.64
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Kasım 2022

Noktasıyla virgülüyle başlıyoruz

Merhaba Sevgili Okurlarım;

“Besmele ile başlamayan her işin sonu bereketsizdir” buyurur, sevgili Peygamberimiz. Biz de Bismillah diyerek işe koyulalım. Bugün Milat yazılarımızın ilkiyle buluşmuş oldunuz. Güzel bir başlangıç olsun, hayırlı doğsun, hayırlara doğsun inşallah. Yazılarımızda ele aldığımız konuların karakteristiğine göre kendi açımızdan bazen nokta, bazen de virgül kullanacağız. Burada nokta ve virgül sembolik anlamda kullanılmaktadır.

Aslında her şey bir noktadan ibarettir. Bu yönüyle nokta bizim kültürümüzde son derece önemlidir. Besmelenin özü de bir noktadır. Noktayı doğru yerde ve doğru zamanda kullanmak ise çok daha önemlidir. Eskiler “bir nokta gözü eder kör” derler. Öyleyse kadim kültürümüz açısından nokta doğru yerinde kullanıldığında bazen bir şeyin başını bazen de sonunu ifade eder. Virgül ise yarım kalışını.

Nokta bir hakikattir, insan ise cahil. Bu cahillik yüzünden hakikat noktası sürekli genişlemiştir. İnsan kendi cehaletini/merakını gidermek için o noktaya sürekli bir şeyler ekleyerek onu büyütür. Biz de gâhi merakımızdan gâhi cehaletimizden yola çıkarak bu noktayı büyütmeye devam edeceğiz. Bundan böyle belli aralıklarla gazetemiz Milat aracılığıyla sizlerle birlikte olacak; dünü, bugünü, yarını İslam ilim geleneği ve tefekkürü açısından değerlendireceğiz. Ancak bu sütunlar sadece kuru bilginin aktarıldığı bir yer olmaktan ziyade bizi biz yapan, medeniyetimizi kuran ve şekillendiren kadim olanın bilgisinin; ilim, irfan ve dünya gerçekleriyle harmanlandığı bir karakterde olacak. Burada salt bir dini sohbet veya bilgi aktarımı yoluna gitmeden yerli kalarak, yerinde kalarak güncel olaylara dair bakış açılarımızı serdedeceğiz. Bu sütunlarda politik içerikli yazılar okumayacağınız gibi, söz dalaşı veya gündem saptırıcı türde yazılar da okuyamayacaksınız. Ancak bütünüyle de dünya ve ülke gündemine bigâne kalmayacaksınız. Zira siz buradaki satırları okuduğunuzda; kimi zaman bir nükte, bir kıssa yahut bir ilmi birikim üzerinden kendi tefekkürünüzü oluşturacak ve yine kendinize ait geniş bir bakış açısıyla gündemi bihakkın değerlendirebileceksiniz. Ama insanın zamanlı ve sınırlı bir varlık olduğunu unutmadan. Zamanın ve mekânın sahibinin Allah olduğu bilincini yitirmeden.

İnsan özünde, geçmiş ile gelecek arasında yol almaya çalışan vakitle ve mekânla sınırlı bir yolcudur. Bu sınırlı âlemde gidebileceği duraklar da bellidir. Öyleyse insanı tanımak ve geleceği hakkında tahminlerde bulunmak için onun geçmişini iyi bilmek gerekir. Çünkü geçmiş, geleceğin aynasıdır.

Salim ve sakin bir kafa ile düşündüğümüzde aslında geçmiş ile (mâzî), şimdinin ve hatta geleceğin insan yaşantılarının (âtî) büyük oranda benzerlikler gösterdiğini müşahede edeceğiz. Elbette etrafımızdaki şekillerde ve üsluplarda değişmeler olmuştur. Ama “dünya tarihinde bunca asırlar, bunca devletler ve medeniyetler geldi geçti de insan özünde ne değişti?” diye sorulacak olsa, buna büyük oranda sadece üsluplar şeklinde cevap verilecektir. Bunu biz söylerken elbette birinci dayanağımız mukaddes kitabımız Kur’an. Kuran’da dünya hayatı için “oyun ve eğlence” ifadesi kullanılır. İnsan ise bu dünyada bir müddet oynayan, oyalanan ve gölgelenip yoluna devam eden abd-i aciz. Gerçekte ilk insandan günümüze değişen sadece oyunlar, oyuncular ve oyuncaklardır.

İşin özüne vakıf olmadığı için her ne kadar bazıları ayetteki deruni ve hakiki manayı kavrayamayıp İslam sanki dünyayı dışlayıp hep ahirete dönük yaşamayı salık verdi, Müslümanlar da bu yüzden geri kaldı zannetse de dinimiz açısından durum tam tersidir. Dünya ahiret dengesi, aynı zamanda tarlasıdır. O halde Dünya hayatının bir oyun ve eğlence diye nitelendirilmesinde ne dünyanın aşağılanması ne de oyuncunun tahkir edilmesi vardır. Ama belki bu ayetten asıl anlaşılması gereken, insanın bu dünya hayatının bir oyun ve eğlence olduğu bilinciyle kendini kaybetmeden Allah’ın bu nimetinden faydalanmasıdır. Aynı zamanda bir nimet olarak kendisine sunulan bu hayat oyununu, kulluk bilinci içerisinde eğlenceye dönüştürerek hesabı verilebilir bir hayat yaşamasıdır.

Biz de bu bilinçten hareketle sizlerle olan buluşmamızda belki dinimizin daha çok hukuki hükümlerini ve bakış açılarını ön plana çıkararak ibadet, ahlak, aile hayatı, insan ilişkileri, ticaret işlemleri, miras hukuku, İslam hukuk tefekkürü ve Müslümanların dünyaya ve cereyan eden gündelik hadiselere bakışı üzerinden devam ettireceğiz. Selam ve dua ile.