Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2023

'No story no money' ve Sine 'Masal'

İstev İlim Sanat Tarih Edebiyat Vakfında Sine”masal” isimli bir program başlatıyoruz. Bütün meselemiz Kuran’ın kıssalarını yeniden düşünmek, yaşanan hayat-larla birleşik düşünerek güncellemek ve bu birleşiklikten doğabilecek senaryo imkanlarını ve sinematik bakışı besleyerek Türkiye sinemasına küçük te olsa bir başlangıç katkı sunmak. İyi niyetli ve tabii ki ilim, sanat adına kısmen start-up niteliğinde bir çalışma. Benzer girişimi yapmaya çalışanlara saygı çerçevesinde kendince samimi bir besmele…

Masal tırnak içinde. Çünkü büyük insanlık “hikayelerini” kimi peygamberler üzerinden anlatıldığı kıssalara anlatıldığı dönem insanlarından kimileri “esatir ül evvelin” “bunlar eskilerin masalı, mitoloji” demiş… Biz de inançsızlar tarafından “masal” denilen, kimi inançlıların “hikaye” bile demeye kıyamadığı kıssaları sinema-dizi sektörüne yepyeni ve doğru bir kaynak olarak yeniden hatırlatabilir miyiz?

Sabah akşam sinemalar, diziler, sosyal medya platformları derken yeni medyada her tür insan, her tür “hikaye” sini veya “hikayeleri” çevresine aktarıyor. Ekran hikaye ile kalkıp hikaye ile yatıyor. Ekran uyumuyor. Susmuyor…

Sektör şu cümlenin etrafında dönüyor. “Hikaye yoksa para da yok”. Diyorlar demesine de, söz şöyle bir pratiğe de evriliyor. “Yes story no money.” Hikaye var, ama para yine yok… Ya da hakiki hikayeler para etmiyor. Aslı astarı olmayan, hikaye bile olamamış saçmalıklar yes money in muhatabı olabiliyor.

Doğru dürüst hiçbir hikayesi olmayan nice ürün money getirir diye ortaya koyuluyor ve money’ler getiriyor, money ler götürüyor. Fakat hakiki hikayeler bulmak, hayatı gerçek bir hikaye olarak gerçekleştirebilme gücü gittikçe daha az mümkün hale geliyor, daha da zorlaşıyor.

Ya da cümleyi değişik şekillerde kurmaya devam edelim.

Hikaye çok, fakat bırakın parayı dönüştürülebilen bir artı değer, artısı eksisiyle bir değer yok; o çok hikayeler içinde. Hikaye üretmeden önce asıl amaç; adam akıllı bir yaşam üretme olsaydı, en azından üretilmiş bu hikayeli hayatın içinden doğrudan bir hikaye ve sonrasında benzer, yakın kurgular da doğardı.

Hikâye kurgunun ruhu mudur? Hikâye derken biz gerçekten neyi kastediyoruz?

İçine hayal gücümüzü de kattığımız, ilhamlarımızla süslediğimiz fakat ille de yaşanmış bir gerçekliği, hakiki bir yanı-önü-sonu olan bir şey midir kastettiğimiz?

Evet, gün içinde hemen hemen…

İnsanlık büyük hikayesini, uzun-kısa öykü, roman, mitoloji, efsane, destan, biyografi vs gibi pek çok türde yazmaya çalıştı.

Bir de Kuran’da anlatılan kıssalar var. Kıssa nedir? sorusuna insanlığa atanmış büyük öğretmenlerin / peygamberlerin hayat hikayeleridir şeklinde cevap verecek olsak, bu defa kıssalara hikâye denmez diyenler olacaktır. “Kıssa” kelimesi Türkçe ‘de “hikâye” olarak karşılık buluyorsa da kıssa kelimesinin orijinalini aynıyla koruyabiliriz. Fakat yaygın dilde peygamber hikayeleri diyen herhangi birine “Sen bunlara hikâye demekle bunları yeri geldi hayal ürünü imiş gb algılayarak inancını zedeliyorsun” diyemeyiz. Kaldı ki akademik ortamlarda; “kıssaların hakikatte yaşanmadığı, sadece birer öğüt kısmının önemli olduğu” iddiasıyla, “hakikaten yaşanmıştır diyip kurgu ve biçimi keskinleştirilen, bir de onu mitoloji-hurafi malumat ile ağdalayan ve asıl özü ve öğüdünü unutturanların iddiası birbiriyle savaşta... Bu kıssaları algılama ve anlatımda birebir bir masal gibi “kullanan” ve halkı masala çevirdikleri tarzlarıyla uyutmaya devam eden “hoca”ların da varlığını yutkunacak olursak; masal kelimesini pek çok kesim adına tırnak içine almamızın isabet derecesi artar. Böylesi uyandırma biyografilerinin bu denli uyutma ilacı gibi kullanılır olması ise son derece yıpratıcı bir üzüntü olagelmiştir.

Şimdi biz bu savaşın uzağındağız. Bize göre kıssalar önemli hayatların yaşanmış gerçek kesitleridir. Bu kesitler yer yer bir hayatın dikkat çekilmek istenen kesitleridir. Kriminal tespitlerin ötesinde bunlar yapılır yapılmaz hemen dağılınan basit ve tekrar eden olaylar değil, bu ardışık hayatların -benzerliklerinden yola çıkarak olgusal bağlamda- insanlık dersleri çıkarılan hayatlar olduğu çok açık...

Kıssalarda olaylar gerekli gereksiz her detayıyla değil en gerekli detay ve kadrajlarıyla görüntülenmiştir ve kıssalara yapıştırılan hikayelerin ayıklanması bakımından bu okuma biçimi önemlidir.

Ne var ki sinema sağlam bir kurgunun yanında bir sürü ilgi çekici ekleme, izlettiren hikaye ister. Mitoloji, hurafe, efsane, destan, heyecan, abartı, zihinsel atıştırma-uydurmalık bir şeyler ister.

Böyle bir açmaz şu şekilde halledilebilir. Büyük hikayeler diğer bütün insan hayatlarında daha küçük ölçeklerde çok farklı şekillerde olmuş ve olagelmektedir. Bu kıssalar zaten genel insan hayatı ve özel hayatlar için ön okumadır. Dolayısıyla herhangi bir insanın veya insanların hayatlarına indirgendiğinde pekâlâ sinemanın istediği bütün detayların verilme imkânı doğar. Çünkü bunun dini bağlayıcılığı ortadan kalkmış olur. Fakat özelde bir peygamber hayatı filme çekilecek olsa o filmde kıssada yer almayan detayların yer alma ihtimalinde hikâye, kurgu hayal gücü ve mitten yardım alacağı için sakınca ve çekince başlar. Söz konusu sakınca ve çekince de sinemayı ne ticari ne sanatsal/ manevi anlamda özgür bırakmaz. Bu sıkışmadan dolayı ya taklitler ya da mitten aşağıya çekilmiş veya abartılmış filmler üretilebilmiştir.

Biz en iyisi money nin okunma biçimini mani, engel olarak okuyalım. Paranın engel olmayacağı, paranın, ekonomik desteğin sakınılmayacağı güzel hikayelere, bunların kaynaklarına yeniden bir de sinematik gözle bakmaya çalışalım.