Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2967.51
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Şubat 2014

Nitelikli Birliktelik için

Eleştiri; insan oğlunun en çok ilgi duyduğu ama ne olduğu veya nasıl olması gerektiği konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı bir husustur...

Dillerimize pelesenk ettiğimiz bu kelime, sonu belli olmayan bir sürece bizi dahil ediyor... Bu serüven sürdükçe sürüyor... Çok zamanımızı alıyor... Bu konu ne kadar yorucu olursa olsun, bir türlü yorulmak bilmiyoruz... Yıllar geçiyor, ömür bitiyor, eleştiri bir türlü bitmiyor... Çoğu zaman da sanki birbirimizi bitirmek için eleştiriyoruz...

Acemilerin elinde iki tarafı keskin bir bıçak gibi ötekini kesip-doğrama, atıp-tutma, biçip-budama tarzında gelişiyor...

Ötekine ecnebi gözüyle bakılınca olacağı budur...

Bir ibadet hassasiyeti ile sürdürülmesi gereken eleştiri, zamanla bir hastalığa dönüşüyor...

Yıkıcı, yok edici, yok sayıcı, yanlı, ön yargılı, kasıtlı, art niyetli eleştiriler hakikate hizmet etmeyi değil, gerçeğin üstünü örtmeyi sağlıyor...

Kin, nefret, haset, zan içeren eleştiriler toplumsal bünyeyi tahrip ediyor... Eleştiri denilince sanki karşıdakini elemek, egale etmek, ekarte etmek anlaşılıyor...

Gerçi insan bu; tartışır, sataşır, yarışır... Aslında insanoğlunun yapısında var olan bir şeydir... Ama mutlaka bunun bir sınırı vardır...

İnsan başıboş değildir... Her şey sınav konusu...

İnsanın hislerini, düşüncelerini, beğenisini ve beğenmemesini dile getirme hakkı vardır ama bunun bir hukuku ve ahlakı da vardır...

Eleştiride yergi, övgü, önyargı, duygusallık, zan öne çıkmamalıdır...

Ne ilgili kişiyi aşırı yüceltecek ne de yerin dibine sokmak doğal değildir...

Elbette ki, insan eleştiriye açık olacak... Ama hakarete maruz kalmadan, haksızlığa uğramadan, haddi aşmadan...

Dedektiflik ve deşifre etmeyi münekkitlikle karıştırmamak lazım...

Tecessüsvari ötekinin her şeyini mercek altına almak, kişilik haklarının ihlalinden başka bir şey değildir...

Hele kimi kalem ve kelam sahiplerinin kendi egolarını tatmin, komplekslerini giderme adına açtıkları yaralar kolay kolay kapanmıyor...

Onların eleştirilerinden ziyade ne önerdiklerine ve ne ürettiklerine bakmak lazım...

Yerinde eleştiri ve yeterli eleştiriye," evet" diyoruzu2026

Eleştiri bir kültürdür... Bizde daha çok nasihat, vasiyet, tavsiye, iyiliği emretme, kötülüğü nehyetme, ıslah etme esastır... Bu bağlamda gerçekleşen eleştiri tabii ki, bir gerekliliktir...

İncitmeden, itmeden, katkı sağlamak, kemale yöneltmek, değer üretmek, daha güzelini aramak buna kim, ne diyebilir?

Taraf olmadan tamamlayıcı olmak...

Tanımlama yoluna gitmeden tanımaya çalışmaku2026

Hep tenkitçi, seyirci, yorumcu, tartışmacı olmak yerine tebliğci, nasihatcı ve ıslahcı olmaku2026

Hep aykırı, sürekli muhalif olmak zorunda değiliz... Öyle oldu ki, eleştiriden iş yapamaz olduku2026 Var olan enerjiyi gerekli- gereksiz eleştirilerle zayi ettik... Kısır çekişmeler kime ne kazandırdı

Değerlendirmelerimizi mutlaka yapalım; değer üretelim, anlamsız eleştirilerle ömür tüketmeyelimu2026

"Keşke"lere takılı kalmayalımu2026 Olumsuzluklara odaklanıp, olması gerekenleri atlamayalımu2026

Münekkit, hekim hassasiyeti ile hareket edendir... Eleştiri cümlelerini ilaç dozunda kullanmak durumundayız... Samimiyet ve sağ duyu sahiplerinin eleştirileri sadra şifa olacaktır... Saldırgan, seviyesiz uslup önce kişinin kendisini bitirir...

Evet, şimdi eleştiri oklarımızı geri çekiyor, "iş yapma zamandır," diyoruz...

Rekabetin yerini refakat almalıdıru2026

Çünkü birlikte kalıcı, işler yapmazsak işimizi bitirirleru2026 Yani, biziu2026 Küreselleşen bir dünyada küçük kümeler olarak kalmak bize ne kazandıracak? Veya bu olgu bizim için zorunlu bir yazgı mıdır?

Artık kendimizi aşabilmeli, birlikte iş yapabilmeliyizu2026 Çıtayı yükseltmeli, ölçeği büyütmeliyiz... "Benim olsun, küçük olsun" veya "Küçük güzeldir" anlayışını aşmalıyızu2026 Bizden iş birliği bekleniyoru2026 Pratiklerimiz ve projelerimiz konuşmalıdıru2026 İşi Allah'a havale ederek işin içinden sıyrılamayızu2026 Kim, neye sahipse onu işe katarsa, kaliteli ve kapasiteli işler yapabileceğimizde kuşku yok...

Bunu güven ve gönül ikliminde gerçekleştirebilirizu2026

Önce bir öz güven, sonra karşılıklı güven... Ayrı olsak da birlikte iş yapabilirizu2026 Somut adımlar, proje eksenli beraberlikler kısa sürede bereketini gösterecektiru2026

İşbirliği için mutlaka karşılıklı anlayış ve özveri lazımdır...

Özel gayretimizle, kendi çabamızla, mevcut çapımızla gelebileceğimiz yer belliu2026 Daha ötesine ancak ötekilerle yürüyebiliriz... Ortak adımlar, ortak amaçlar yoksa kendi özelimizle ufalmaya ve unutulmaya yüz tutarız...

Mücadelenin bekası için ortak arayışlar kaçınılmazdır...

İşbirliği için mutlaka güçbirliği...

Sorunların çözümünü kolaylaştırmak, kayda değer mesafeler almak için güçbirliği zorunludur... Tek başına üstesinden gelemediğimiz birçok işi, işbirliği ve güçbirliği sayesinde çözebiliriz...

Bunun için öncelikle birbirimize açık olmalıyız... Sonra karşılıklı anlayış gerekir... Ayrıca alt yapıyı da buna göre hazırlamalıyız...

Şayet yine gecikirsek ya da geçiştirirsek, tek tek veya küme küme yok oluşa yaklaşırız...

Herkes kendinde olanla yetinir, övünür ya da oyalanırsa, geleceğimiz yer bellidir...

Bu yolda atılacak adımın, kurulacak çatının ismi ne olursa olsun önemli değil, yeter ki değer üretecek, katkı sağlayacak bir zemin olsun...

Platform, federasyon, koordinasyon, cephe, ittifak, ittihad bunlar işin zarfı, siz mazrufa bakın...

Bu işlerin önünü açacak bir mektep olmayacak mıyız?

Yeni bir gelenek başlatamayacak mıyız?

Hem inancımız, hem potansiyelimiz, hem de toplumsal talepler bizi buna zorluyor... Ayakta kalmak istiyorsak, yolda kalmak istemiyorsak buna mecburuz, yani mesulüz... Bunun için aynileşmemiz gerekmiyor, ayrılık ve farlılıklarımızla beraber ortak eylemlere ve amellere imza atabiliriz...

Yeter ki, birbirimizi yok saymayalım...

Ramazan Kayan