Nimete Şükür
Bir önceki yazımımızda sözünü ettiğimiz gibi rejime muhalif olduğu iddiasıyla Toptaşı Cezaevi'ne atılan aydınlardan biri de şair Nazım Hikmettir.
Nazım Hikmet bu mekanda kaldığı sırada, "Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar" diyerek "Bugün Pazar" başlıklı aşağıdaki şiirini kaleme alır:
"Bugün Pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar geniş olduğuna
Şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum.
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet,
Ne karım.
Toprak, güneş ve benu2026
Bahtiyarımu2026"
* * *
Kısacası elimizdeki ve bize hizmet eden nihayetsiz nimetlerin kıymetini bilelim. Özgürlüğümüzü geçtik, güneşin altında durabilmek ve gökyüzüne bakabilmek bile, şairin ifade ettiği gibi büyük nimettir. Ancak bu nimetleri kaybettiğimiz zaman hakkıyla anlayabiliriz belki ama bu önemli ve vazgeçilmez nimetlerin değerini düşünerek, halimize şükrederek kıymetini algılamaya çalışabiliriz.
Tabi bu nimetlerin hiç farkında olmadığımız, sıradan saydığımız güzellikler. Onlara gelinceye kadar daha pek çok nimet içinde yüzüyoruz. Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.
Geçenlerde bir hastam nasıl olduğunu sorduğumda, "Sadece Suriyelilere bakıyorum, Rabbimin verdiği nimetlere şükrediyor, şikayete hakkım olmadığını görüyorum" demişti.
Herhalde Hz. Ömer olacak, "Karnım tok, sağlığım yerinde. Bundan büyük mutluluk mu olur?" derken ne kadar haklıdır.
Hele iman nimeti için Rabbimize ne kedar şükretsek yetmez.
Unutmayalım: Her nimet şükür ister. Şükrünü eda edemediğimiz nimetler elimizden alınır.