Nil'in Çocukları
Bugün Mısır'da büyük acılar yaşıyor, yaralanıyor, ölüyorsunuz. Çağdaş Firavunlar modern ve çirkin silahlarını üstünüze doğrultmuş. Hayata veda ederken siz öldürmüyorsunuz, kelime-i şehadet getirip sonsuzluğa gidiyorsunuz. Çünkü bir insanı öldürmenin bütün beşeriyeti öldürmek olduğunun idrakindesiniz. Son nefesinizi verirken bile işaret parmağınız dimdik. Masum bir Müslim olarak geldiğiniz dünyaya hakiki bir mü'min olarak veda ediyorsunuz.
İki karabatak için, üç ağaç için ayağa kalkan dünya kamuoyu, sesinizi duymuyor, feryadınıza kulaklarını tıkamış. Televizyonları kapkara, ajansları suskun. Bilmez misiniz ki, onlar hakikatte kör, sağır ve dilsizdirler. Onlar Müslümanların kanlarının akmasından dolayı rahatsız olmazlar, bundan sonra da olmayacaklar. Niçin sadece İslam coğrafyasında kan akıyor, bunu düşündünüz mü? Çünkü ezelden başlayan iman-küfür kavgasının devamıdır bu yüksek mücadeleniz.
Bütün istediğiniz biraz hürriyet, biraz nefesti. Bunu da size çok gördüler. Çünkü Batı'nın güdümünde, efendilerine sırnaşan ve sürekli onlara yaltaklanan kukla idareciler seçmediniz, suçunuz (!) büyüktü. İradenizle ehil yöneticileri tercih ettiniz, buna hakkınız yoktu. Seçemezdiniz, ortaya irade koyamazdınız, sadece işaret edilen hedeflere yürüyecek, emredileni yerine getirecek ve o yolda köleliğe devam edecektiniz. Ama siz çok oldunuz, insanlığınızı anlayıp İslam'ı kavradınız. Hürriyetin güzelliğini fark edip demokratik haklarınızı keşfettiniz.
Zanneder misiniz ki yalnızsınız. Ruhları, bedenleri ve bankaları satılmış birkaç kişi hariç bütün İslam alemi arkanızda, görüyorsunuz değil mi? Dünyanın dört bir yanından göğe yükselen duaları duyuyorsunuz eminim. Saraçhane Meydanı'ndaki tekbir sesleri Adeviye'ye ulaşıyor olmalı. Madem ki Rabbimizin emridir, "Müminler kardeştir" diye. Bu kardeşliğin hakkını vermek gerek. Yüreğimiz de sizinle gönlümüz de. Dualarımız da yanınızda gözyaşlarımız dau2026 Unutmayın, Mısır Türkiye'nin kardeşi, Kahire İstanbul'un haldeşidir.
Sizin beyaz kefenlere sarılı civan şehitleriniz camileri doldururken sanmayın ki, İslam alemi kayıtsız, dünya lakayttır. Hayır, asla ve kat'a! Hem bütün Müslümanlar, hem de vicdan taşıyan insanlar o manzaraya kanlı gözyaşlarını akıtıyor, bilesiniz. Firavunlarınız istediği kadar cana kıysın, diledikleri kadar keskin nişancılar yerleştirsinler yüksek binalara. Gün gelir Rabbimin 'Kahhar' sıfatı tezahür eder, gözü dönmüş Nemrutların sarayları hak ile yeksan, yüksek binaları yerle bir olur, yerin dibine geçerler.
Bilirsiniz, zulüm hep olagelmiştir. Ama devam etmez, sonu gelmez. Zalimler, iflah olmaz, ilelebet gün yüzü görmez. "Zulümle abad olanın sonu berbad olur." Sabrediniz! "Men sabera, zafera", sabreden zafere ulaşır. Dedeleriniz de, ecdadınız da Firavunlara, Nemrutlara direndiler, ama muzaffer oldular. Gözyaşlarını kanlarına katık ettiler ancak tarihin şanlı sayfalarına isimlerini yazdırdılar. Devran böyle devam etmeyecek, hunharlıklar artarak sürüp gitmeyecek. Hayır, gün gelir tefessüh etmemiş vicdanların sahipleri de ayağa kalkar, isyan eder ve başınızdaki ceberutları alaşağı ederler. O vicdansız, imansız, akılsız ve ruhsuz yöneticiler de ailelerine, milletlerine yüz karası olarak kirli bir hayatı yaşayıp iğrenç bir şekilde çeker giderler.
Ey Nil, güzel Nil, coşkun Nil, 'Cömert Nil'u2026 Sen nazlı nazlı akmana bak yine. Biliyorum bugünlerde kederle, hüzünle, hatta kahırla akıyorsun. Çocukların Kahire'de can verirken sen mutlu olabilir misin? Suyundan içen çocuklar kara toprakları boylarken, üstünden geçenler kefenlere bürünürken o eski neşeli ve neşveli halin elbette bugün yok.
Biliyorum, seni Garbın hükümranları üzmüyor. Onlar zaten ezelu00ee husumetlerini, kindarlıklarını gösteriyorlar. Düşmanlıklarını aleni biçimde ortaya koyuyorlar. Hayır, seni asıl kahreden dost bildiklerin, Müslüman bellediklerindir. Sözümona Müslüman krallardır. Her şeylerini kiraya vermiş, satmış hainlerdir. Üzülme gün olur bu günler de geçer, sen akmana bak şirin Nil.
Kahire sokaklarında zulme direndikleri, baş eğmedikleri için direnen çocuklarının o tertemiz kanları sana da ulaştı mı, o kırmızı mübarek sular mavi sularına karıştı mı? Üzülme artık, çünkü mübarek suyun daha da kutsallaşmıştır inan. Asırları gördün, çağları devirdin ama bundan sonra en büyük tarihu00ee olaya da tanıklık edeceksin koca Nil, aziz Nil!
Mısır'ın bugün yakılan camileri, yıkılan çarşıları, yok edilen sokakları, harap edilen binaları yine imar edilecek, yine ayağa kalkacak elbet ülke. Çocukların yine kıyına gelecek ve senden berrak sular içecek. Kimbilir belki de suyuna karışan kan rengini fark edecek, maziye dalacak, mukaddes cihatta kaybettikleri anne babalarını, ablalarını, ağabeylerini, dostlarını ve arkadaşlarını hüzünle anacaklardır. Belki kan karışmış o güzelim suyuna birkaç damla da gözyaşı dökülecek. Su, kan ve gözyaşı birlikte, daha güçlü bir şekilde ebediyete doğru yol alacaklar Zulme karşı daha coşkulu biçimde gürül gürül akacaksın.
Hatırlar mısın ki, daha kısa bir süre önce bütün çocukların çevrende dolanıyordu. Minik yavrular, yere serili kilimlerin üzeride oturup ak sakallı dedelerinin binbir gece hikayelerini, peygamber kıssalarını dinliyordu. Gençler zafer şarkıları ve içli türküler söylüyordu. Anneler çocuklarını uyuturken ilahiler terennüm ediyordu. Bugün o saadet çağlarını arıyorsun biliyorum. Huzur devrini, süku00fbn demini anıyorsun, hissediyorum. Ama bu fetret devri, bu kara günler inan geçecek, silinip tarihin kara sayfalarına geçecek. Zalimler şenaatleriyle, mazlumlar şerefleriyle yad edilecek. Hak yerini bulacak, nehirler yine asıl yatağına akacak.
Sevgili Nil, nice devirler sürdün, nice çağlar gördün. Firavunların kahreden zulümlerine şahit oldun, Nemrutların alçaklıklarının tanığı oldun. Ama çok kalmadı, bu acılı günler de elbette geçecek. Biliyorum geceler çok karardı, ama çok kararan gecelerin sabahı da pek yakın olur. Sen yeri geldi ilahlık taslayan Firavunları hak ettikleri şekilde boğdun, insanlığa muştu olan masum Musa'ları ise taşıyıp sahil-i selamete çıkardın. Selalar okunuyor Mısır'ın her yerinde, cenaze namazları kılınıyor Kahire'de, yeryüzünde. Ama hemen ardından uzaktan uzağa bir nur sarıyor dünyayı, görüyor musun. Yanık bir ses yankılanıyor içten içe, duyuyor musun: "Allahü ekber, Allahü ekberu2026."