Nihayet okullar açıldı!
Eğitim uzun soluklu bir maratondur. Bu maratonda dinlenmek insanı geri bırakır. Beşikten mezara kadar ilim ehli olmak aslolan durumdur. Bazen bizim dışımızda meydana gelen nedenlerden ötürü sekteye uğrayan eğitim öğretim süreci bu uzun soluklu maratonda telafisi güç sonuçlar doğurur. Eğitim sürecini bir merdivene benzetecek olursak basamakları teker teker çıkarken arada bir veya iki basamak olmadığı zaman daha yukarıdaki basamaklara adım atmak için normalden daha fazla bir çaba göstermek gerekir. Bu gayreti gösteremediğimiz zaman aradaki boşluk bizi kendine çekecektir.
Uzun soluklu
bir maraton olan eğitim öğretim süreci hepimizin malumu olacağı üzere tüm
dünyayı etkisi altına alan bir virüs nedeniyle yaklaşık üç eğitim öğretim
dönemini kapsayacak şekilde sekteye uğradı. Milli Eğitim Bakanlığı bir takım
önlemler alarak öğretim sürecini devam ettirmeye çalışmış olsa da olaya bir bütün
olarak baktığımız zaman eğitim sürecine müdahil olunma konusunda biraz zayıf
kalındı.
Yaklaşık üç
eğitim öğretim dönemini kapsayan bu süreçte öğretim konusunda ortaya konulan
uzaktan öğretim çözümü öğrencilerin dersten geri kalmaması adına gerekli ve yeterli
olarak kabul edilmiş olsa da bizi teknolojiye bağımlı bir nesil ile karşı
karşıya bırakmış oldu. Koronavirüs illeti ile tanışmadan önce çocuklarımızın
elinden telefonları, tabletleri alıp onları ekran başından zorla kaldırıp ders
kitaplarının başına oturtmaya çalışırken bu süreçte onların ellerine telefon ve
tabletleri bizler bile isteye verip öğretim sürecinden geri kalmamaları için
gayret gösterdik. Bizim öğretim için çaba gösterdiğimiz bu süreçte belki de
çocuklarımızı farkında olmadan teknolojinin kucağına itmiş olduk.
Yeniden yüz yüze
eğitim öğretime başladığımız şu günlerde ise şimdi de çocuklarımızın ellerinden
telefon ve tabletleri tekrar almaya çalışıyoruz. Bu konuda ne kadar başarılı
olabileceğimiz konusunda maalesef haklı bir endişe taşıyoruz. Belki öğretim
sürecini bir takım eksikliklere rağmen öyle ya da böyle bir şekilde tamamlamış
olabiliriz ancak durumun eğitim süreci kanaatime göre şimdi başlıyor.
Deprem, sel
veya diğer doğal felaketler yaşandıktan sonra haberleri izlediğimiz zaman sunucunun
şu sözünü çoğumuz duymuşuzdur: “Felaketin
boyutu gün ağarınca ortaya çıktı.” Eğitim sürecinde de koronavirüs
felaketinin çocuklarımızın üzerinde bıraktı etkiyi fark etmemiz için gün
ağarmaya başlıyor. Gönül, felaketin etkilerinin büyük olmamasını diler lakin
öngörüler insanları pek fazla yanıltmadığı için karşı karşıya olduğumuz durum
pek de iç açıcı görünmüyor.
Ebeveynler
ve eğitimciler olarak bizler felaketin büyüklüğünü küçümsemeden gerekli
tedbirleri en ince ayrıntısına kadar alarak olayın sosyolojik ve psikolojik
tahlilleri ve çözümleri üzerine gerekli çabayı fazlasıyla ortaya koymalıyız.
Aksi takdirde Eğitim öğretim merdiveninin yıkılan, yok olan aradaki
basamaklarından çocuklarımız kayıp düşecekler. Sonra da dönüp onların
arkasından ‘kayıp nesil’ diye
nutuklar atmanın kimseye faydası olmayacaktır.
Bir veli
olarak yaptığımız en büyük hata çocuğumuzu okula bıraktıktan sonra bütün
sorumluluk üzerimizden kalkmış gibi davranıp kendimizi rahata alıştırıyor
olmamızdır. Unutmamamız gereken en önemli konu eğitimin sadece dört duvar
arasında verilen bir olgu olmadığıdır. Eğitim öğretim süreci beşikten mezara
kadar devam eden bir olgudur. Bu olgunun failleri çocuklarımız olsa da onların
en büyük rehberi bizleriz. Sorumluluklarımızı başkalarının omuzlarına yüklediğimiz
zaman onlardan kurtulmuş olmuyoruz. Eğitim öğretim sürecinin paydaşları okul,
aile ve çocuktur. Bu sorumluluğumuzu eğitim olgusunun paydaşları ile
paylaştığımız ve üzerimize düşen görevi yerine getirdiğimiz zaman hakkıyla ifa
etmiş olacağız. Aksi takdirde sorunları görmezden geldiğimiz zaman ve
sorumluluğumuzu başkalarına yüklediğimiz zaman o sorunu çözmüş olamayız.
Nihayet
okullar açıldı. Tekrar kapanmaması için toplum olarak üzerimize düşen
tedbirleri aldıktan sonra eğitim merdiveninin boş kalan basamağına eğitimin tüm
paydaşları olarak omuz vererek kayıp nesil olarak nitelendirilen çocuklarımızın
bu süreci en az kayıpla atlatmaları için okul, öğretmen ve veliler olarak el
ele vererek gün ağarınca ortaya çıkan enkazı hep birlikte temizleyip daha güzel
bir dünyanın temellerini atalım. Ben, sen, o demeden ‘BİZ’ olarak işe koyulalım.
Yeni eğitim öğretim yılımız hayırlı, mutlu ve sağlıklı olsun.