Nidâ ve Nağme
Dünya büyük oluşumların
arifesinde. İnsanların kalplerini yaralayan, vicdanlarını kanatan zalimler, her
gün yüzlerce masumu acımasızca katlediyor. Siyonist İsrail terör örgütü,
çocuklara alçakça kıyıyor. Şüphesiz bu soykırımın cezasını er-geç görecekler.
Bugün, geçen yıl yaşadığımız “Asrın Felâketi”nin yıldönümü. Anadolu’nun 11 şehrindeki
depremde ve mazlum Filistin topraklarında şehit düşenleri rahmetle anıyorum.
Dün akşam idrak ettiğimiz Miraç Gecesi’nin, bu acıların son bulmasına vesile
olmasını niyaz ediyorum. Yarın Şeyhü’lmuharrirîn Ahmet Kabaklı’nın vefat
yıldönümüdür. Ayrıca yazarımızın doğumunun da 100. sene-i devriyesi. Aziz
hocamız, kurucusu olduğu Türk Edebiyatı Vakfı’nda ve Eyüpsultan’daki mezarı
başında rahmetle ve şükranla yâd edilecek.
Nidâ
ve Nağmedir Zaman, Bakî Bilgin Beyefendinin şiirlerinden
meydana gelen güzide bir eser. İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından titizlikle
neşredilen kitabın kapağı Aydın Yüksel’e ait. “Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’nin
Azîz Hâtırasına” ithaf edilen eserin “Takdîm” yazısını Prof. Dr. Mustafa
Tahralı kaleme almış. Mustafa Hoca, Bilgin’in yetiştiği, feyz aldığı ve
istifade ettiği muhiti anlatırken hocası Mâhir İz’den ve Ayverdi Ailesi’nden etraflıca
bahsediyor. Eserdeki 23 şiiri ele alırken Bâkî Bey’in ilk şiirinin, Kubbealtı Akademi Mecmuası’nda 1974
yılının Temmuz ayında yayımlandığını belirtiyor. Aradan tam 50 yıl geçmiş.
Yarım asırda kaleme alınan şiir sayısı 23. Bu, şairimizin şiire verdiği değeri
gösteriyor. Yahyâ Kemal’in muhteşem hassasiyetinin izinden yürüyen Bâkî Bilgin,
Beyatlı’nın “Sönmez seher-i haşre kadar şi’rî kadîm/Bir meş’aledir devredilir
elden ele” mısralarına hak verdiriyor.
Sanatkârımız ön söz’ünde,
“Allah Âdın Zikredelim Evvelâ” başlığıyla okuyucuyu selamlıyor. Şiirde
şairimizi ilk teşvik eden, Mâhir İz Hoca. Şiirlerini görünce talebesine,
“Bâkiciğim senin şâirliğin benim münekkidliğimi geçmiş.” der. Mütefekkir yazar
Sâmiha Ayverdi de “Evlâdım şiirine bayıldım.” sözleriyle şairimize destek olur.
İlk şiir “İhsânı Çok Âlâ Güzel”den ilk mısralar: “Söylenir dillerde Subhân
olduğun/Koklanır güllerde Mennân olduğun/Her nefes tebcil eder hep kâinât/Yerde
sultân gökte sultân olduğun”
Bâkî Bilgin vefa abidesi.
Neredeyse her şiiri bir büyüğümüze ithaf etmiş. İlk hediye, ebeveyne: “Cânâne
gönül, hoşça varıp özge selâm et/Mihrâbına yüz sür, öperek arz-ı merâm et”
Ardından “Nihad Sâmi Banarlı’nın azîz hâtırasına” armağan edilen “Gazel”le
gönlümüz şad oluyor: “Cânan geliyor lutf u keremdir a gönül/Yüzler sürelim
kutlu kademdir a gönül/Âlemde gül endâmı nümâyân olalı/Çepçevre cihan bâğ-ı
İrem’dir a gönül” Ve esere adını veren şiir, Emin Işık’a ithaflıdır: “Minâreden
gelir nidâ ferahfezâ makâmı var/Mükevvenâta merhabâ Medîne’nin selâmı var/Nidâ
ve nağmedir zaman dalar sükûna âsumân/Kıyâm eder bütün cihan selâma ihtirâmı
var”
Bizim kadîm
edebiyatımızda “tarih” düşürmek vazgeçilmez bir an’aneydi. Bugün bu geleneği devam
ettiren sanatkârlarımız arasında Bâki Bey de bulunuyor. “Ekrem Hakkı
Ayverdi’nin Rıhletine Târih” düşüren şairimizin şiiri çok güzel: “Rûhu
tekbirlerle doğmuş milletin irfanına/Hasbeten lillâh çıkmış mârifet
meydânına/Bir velî kâmet velî himmetli Ekrem Beydi âh/Tâ ezelden ahdi varmış
bir gönül sultanına” Sâmiha Ayverdi’ye ithaf edilen “Gazel” şiiri de mükemmel:
“Cansın ammâ kim adın cânan düşer/Yâr hüsnün her gören hayran düşer/Her nefes
bin sineden yâdın gelir/Her seher bin âşıkın nâlân düşer”
“Fetih Türküsü”
imanımızın büyüklüğünü, ecdadımızın zarafetini, tarihimizin ihtişamını,
medeniyetimizin yüceliğini dile getiren bir başka şaheser: “Fetih bahârı
kavuştuk Muhammedî emele/Bir özge âleme daldık hayâli geçmez ele/Hisar’da
aksini duyduk Bedir ezanlarının/Eyüp’de secdeye vardık Cenâb-ı Lemyezel’e”
Mâhir İz Bey’i unutmayan kadirşinas şairimiz “Varak-ı Mihr ü Vefâ”yı merhum
hocasına ithaf eder: “Nizâm-ı mülke adanmış bekâsı milletimin/Nizâmı bozmaya
yoktur rızâsı milletimin/Gezer cihânı serâser adınca iz bırakır/Devir devir
medeniyyet asâsı milletimin” Son şiir nefis bir rubai. Şairimiz, okuyucularıyla
hem “Tebrik”leşiyor, hem de vedalaşıyor: “Tebrik yürü Sultânıma kurban günü
geldi,/Hem cânımı arz eyle ve hem arz-ı merâm et./Himmet dile yârân ile
dervişçe elin öp/Gönlüm gibi el bağla huzurunda kıyâm et.”
Eserde Rahmet-i Rahmana
kavuşmuş bulunan abide şahsiyetlerden İlhan Ayverdi, Kâinat Büyükaksoy, Alâeddin
Yavaşça, Salih Kerâmet Nigâr, Yusuf Ömürlü’ye ithaf edilmiş şiirler de var.
Ayrıca şiirlerden bestelenen eserlerin yer aldığı bir cd de bulunuyor. Son
yıllarda okuduğum en güzel şiir kitabı Nidâ
ve Nağmedir Zaman’ı, öz şiiri sevenlere, has sanata bağlı olanlara tavsiye
ediyorum. İnanıyorum ki maneviyat iklimimizin havasını taşıyan bu iyi ve temiz mısralar,
okuyanlara şifa, gıda ve dua gibi gelecektir.