Niçin 'Evet'?
Malum olduğu gibi önümüzdeki Nisan ayında ülkemizde bir referandum var. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne "evet" mi, "hayır" mı diyeceğiz? Konu gündemde. Görüşler, hem medyada, hem de günlük hayatta açıklanıyor, çoğu kişi fikrini beyan ediyor. Naçizane kanaatimce "evet" demek için yüzlerce sebep bulunuyor. Bunlardan en azından beş on tanesini sıralamak isterim. Tabii ki, herkesin yine de kendi tercihi olacak. Ona da bir şey denilemez. Ama hakikati saklamak kimseye fayda sağlamaz. Zira dünü unutma hakkımız, lüksümüz yok.
Güçlü basınımız var
Eskiden "Bir 'lahana yaprağı' kadar gazetemiz olsa da İslam'a çatıldığında biz de cevap verebilsek!" derdi büyüklerimiz. Şimdi onlarca gazetemiz var. Gayrı millu00ee zihniyetin karşısında güçlü basınımız var. Yerli ve milli anlayışla hazırlanıp halkımızın istifadesine sunulan Milat ve Yeni Söz gibi pek çok gazetemiz var. Onlarca televizyon ve radyomuz, fikirlerimizi seslendiriyor. Medyanın büyük çoğunluğu, toplumun inancına saygı duyuyor.
Müfredat düzeltiliyor
Müfredat eskiden tamamen gayr-ı milliydi. Batı'nın terk ettiği saçma teoriler çocuklarımıza öğretiliyor, beyinleri yıkanıyordu. Şimdi müfredat giderek düzeliyor, hatalar tamir ediliyor, yanlışlar onarılıyor. Tarihimize, ecdadımıza düşmanca bakışlar sona erdi. Tarih, tarafsız öğretilmeye başlandı. Kasıtlı, haksız bilgiler çöpe atılıyor. Öğrencilere doğru bilgiler aktarılıyor.
Başörtü zulmü bitirildi
Üniversitelerde 1970'lerde başlayan bir başörtüsü zulmü vardı. 80'li yıllardan sonra bu dramı gördüm, arkadaşlarımın yaşadığı baskılara tanık oldum. Büyük acılar yaşandı, zulümler işlendi, bir neslin geleceğiyle oynandı. Zalimler tarafından 'ikna odaları' kuruldu. Şimdi başörtülü vatandaşlarımız resmi dairelerde, okullarda, emniyette, ordu evlerinde, jandarmada serbest. Hanım kardeşlerimiz, inançlarının gereği olarak başörtüsünü rahatlıkla kullanabiliyor.
Ediplere hürmet arttı
Mehmed u00c2kif'in 1930'lu yıllarda polis takibatı altında olduğunu biliyoruz. Mısır'a gitmek zorunda kalmış, hasta olarak yurduna dönmüştü. Şimdi Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, değerli şair, yazar ve mütefekkirimiz Nuri Pakdil'i Ankara'da ziyaret ediyor. Sezai Karakoç'un ölümsüz mısraları mitinglerde okunuyor. Şairlere değer veriliyor.
1970'li yıllarda inançlı yayınevlerinin sayısı, iki elin parmakları kadar ancak vardı, en fazla bir düzineyi bulurdu. Bugün yayınevlerimiz yüzlercedir, yayımladıkları eserler onbinlercedir. Yüzlerce yazarımızın eserleri, çeşitli dünya dillerine çevriliyor. Kültürde de söz sahibiyiz, düştüğümüz yerden kalkıyoruz.
1930'lu, 40'lı yıllarda yayımlanan gazeteleri incelediğimizde, kitap okuyan ve zikir yapan dindar insanlara uygulanan baskıları görüyoruz. Gazete arşivleri kütüphanelerdedir, isteyen bakabilir. 'Nur ayini' yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan yüzlerce, binlerce insan beraat ettikleri halde tekrar yakalanıp zindanlara atılmıştır. Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleri dün yasaklanmaya çalışılırken bugün devlet eliyle ve Diyanet İşleri tarafından neşrediliyor.
Klasik sanatlara destek
Sanat tarihçilerinin araştırmaları, tespitler ve hatıralar ortada. Geçmişte hattatlarımız, ebru sanatkarlarımız, minyatürcülerimiz, nakkaşlarımız ve cilt ustaları baskı altında tutulurken, çalışmaları engellenirken, horlanırken bugün klasik İslam sanatlarını ihya eden üstatlarımıza devletimizin en tepedeki isimleri sahip çıkıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve diğer makam sahipleri tarafından sanatkarlarımıza ödüller veriliyor. En iyi şekilde ağırlanıyor.
Fikir hürriyeti geldi
Geçmişte insanlar ağır baskı altında tutulurken, fikirlerini açıklamaları önlenirken bugün yüzlerce sivil toplum kuruluşu, binlerce dernek ve vakıf, rahat ve özgür bir şekilde hayırlı ve faydalı faaliyetlerini yapmakta, sanat kurslarını düzenlemekte, konferanslar, seminerler ve sohbetler tertip etmektedirler.
Osmanlı mirasına saygı
Geçenlerde görüşünü "evet" diye açıklayan futbolculara, sanatçılara bir linç girişimi başlatıldı. Bu çirkinliklerin sonuncusu da, Sultan Abdülhamid Han'ın torunu Nihal Osmanoğlu'na yapıldı. Halbuki uzun yıllar mağdur edilen bu hanedan üyelerine hepimizin, bütün toplumun saygı, sevgi ve minnet borcu vardır. İşte bu dönemde Osmanlı mirasına sahip çıkıldı. Tarihimizi yeniden keşfettik. Mazimizin ihtişamını görmeye, zarafetini idrak etmeye başladık.
Teröre büyük darbe
Yaklaşık 40 yıldır tahribatına devam eden PKK çökertildi. Dağlardan indirildi, şehirlerde kıstırıldı. PKK gibi DAEŞ ve PYD de Batının himayesini görmeye devam ediyor. Bu ihanet örgütleriyle birlikte 15 Temmuz'da Türkiye'yi parçalamaya çalışanların taşeronu FETÖ yok edildi. Batılı emperyalistler, hasımlarımızı, can düşmanlarımızı açıkça destekliyor, ülkemizi hedef alıyor. Bu kanlı ve kirli örgütlerin "Hayır" kampanyasını da görüyoruz.
İhtilaflar geride kaldı
Milli manevi değerlere bağlı olanlar arasındaki ihtilaflar, şükür genelde sona erdi. Memleketin birliği, beraberliği, bütünlüğü ve istikbali için kol kola giriliyor. Çağımızın alimi talebelerine, "Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal!" diyordu. Ben de yeryüzündeki bütün mazlumların, mağdurların ve masumların biricik sığınağı ülkemizin, daha da ilerlemesi ve güçlenmesi için, 'Yeniden Büyük Türkiye' için, gönül huzuru içinde "Evet!" diyorum.