Neyi, niçin?..
Cuma.
Tefekkür için ne güzel bir gün ve kalbimizi dinlemek için.
Kalbime doğan:
“Haddinden fazla sertlik gayedeki hikmeti yok eder!”
Bu “hikmetli” cümleyi gönlümüze nakşedelim ve Allah Aşkına, birbirimizi kırmak için “fırsat arar” hallerimize son verelim!..
Rehberimiz Kur’an ve Sünnet mi yoksa heva ve hevesimiz mi?..
Bu soruya kendimizle baş başa kalıp samimiyetle cevap verdiğimizde çok önemli bir adım atmış olacağız “Güzel Ahlâk”a doğru.
Hüküm:
“Sen onlara Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi!” (Âl-i İmran Suresi-159)
Tavsiye:
“Kolaylaştırın güçleştirmeyin, müjdeleyin nefret ettirmeyin.”
Hilm.
Yumuşak huyluluk ve teenni..
Teenni, yani “ölçülü” olmak.
Resûlullah’ın, dostlarından birine hitabı:
“Sende Allah’ın sevdiği iki hususiyet vardır: Hilm ve teenni.”
Bizde var mı bu iki hususiyet?..
Kalbi dinlemeli.
Lokman Hekim der ki:
“Evlâdım; üç şey, üç şeyle bilinir: Hilm gazap anında, şecaat harp meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç anında.”
-Yiğit kimdir Ya Resûlullah?..
“Yiğit güreşte rakibini yenen değil, kızdığında öfkesini yenendir.”
Elbette tavsiye edilen “Hilm-i himâri” yani “merkep uysallığı” değildir.
Zulme boyun eğmek yok, zâlimden çekinmek yok.
Mesele, “muvazene” meselesi.
Yani denge.
Heva ve heves.
“Desinler” beklentisi.
“Kulların gözüne girme!” çabası.
Merhum Şerif Benekçi ne güzel demiş:
Bu dünyada bazılarını 'desinler' arzusu,
Bazılarını da ‘ne derler’ kaygısı tüketiyor”.
Bir şarkı da buna işaret eder.
Bilirsiniz::
“İşimiz gücümüz el-âlem ne der!..”
Çok alkışlanan, çok sevilen midir?..
Çok izlenen, doğru olan mıdır?..
Dost, doğrunu da yanlışını da alkışlayan mıdır?..
Bizim…
“Doğruyu tavsiye edip yanlıştan men edecek” dostlara ihtiyacımız yok mudur?..
Heva ve heves.
Kariyer plânlaması.
Makam ve mevki.
İltifat…
“Desinler” diye.
Hadis-i Şerif:
“Bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü Cennet’in kokusunu (bile) alamaz."
Ne güzel işaret:
“Ameller niyetlere göredir!”
Samimi bir niyete dayanmayan amel ve hareketler “ne kadar önemli ve faydalı gözükürse gözüksün” azap ve pişmanlıktan başka bir işe yaramaz.
Riyâ…
Allah muhafaza.
Kitleler…
Mevkiler…
Alışkanlıklar…
Gittikçe daha fazla tüketen ve daha fazla tüketmek için gittikçe daha fazla taviz veren insanlar…
Adalet Sultanı Hz. Ömer der ki:
“Yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar!
Alışkanlıklar dedik…
“İsraf” zincirdir ve “müsrif” köle, “cimri” kadar köle!..
Ve…
“Kanaat” tükenmez hazinedir.
Büyük Mütefekkir Aliya İzzetbegoviç, “acı” hakikati şöyle ifâde eder:
“Hayvanlar aç iken, insanlar tok iken tehlikeli oluyorlar!”
Ve tabii…
Elbet…
Gayret.
“Gayret bizden, netice Allah’tan.”
Samimiyet.
“Neyi niçin yapıyoruz?” meselesi.
“İstek” ile “tutku” arasında büyük fark var.
Başarılı olmak isteriz elbet.
“Tutku” ise muvazene kaybı.
İhtiras.
“Kifayetsiz muhteris” ne demek?..
Malûm.
İstikamet…
Neyi, niçin…
Seni niçin kırdım?..
Beni niçin kırdın?..
Allah rızası için mi?..
Değil!..