Nevali Çori nerede
Bugün insanlar; ilk atalarının nasıl yaşadıklarını, nerede
yaşadıklarını ve nasıl korundukları üzerine ciddi ciddi bir araştırma
içerisindedir. Bu sorular insanlık tarihi boyunca bizleri hep büyüledi. Ve
büyülemeye de devam ediyor.
İnsanlık tarihi için en çok paylaşılan görüş, ilk insanların yaklaşık
iki yüz bin yıl önce Etopya’da ortaya çıkmaya başladıklarını ve çok daha sonra da
buradan dünyaya yayıldığı yönündedir. İslam inancına göre ise en yaygın görüş
şöyledir. Cennetten yeryüzüne inme emri verilen Âdem, Seylan adasına Havvâ da
Cidde şehrine inmiştir. Daha sonra onlar bugün hac vazifesinin en büyük
seremonisi olan Arafat dağında buluşmuşlardır.
İnsanlık tarihi için en
uzak tarih bilim adamları iki yüz bin tarihini veriyor. Ama bugün insanlık
tarihi için yapılan kazılarda insanlığın tarihi Göbeklitepe ile ancak on iki
bin yıl öncesine kadar gidebilmiş. Demek ki hala 188 bin yıllık insanlık tarihi
yer altında ve bulunabilmiş değil.
Yukarıda saydığımız bu sebeplerden ötürü yeryüzüne çıkarılabilmiş
ve insanlara işte atalarınızın eserleri diyebileceğimiz antik yerleşimler
üzerinde durmamız lazım. Düşüncelerimizi burada ilk insanların oluşturduğu alet
ve edevat üzerinde yoğunlaştırmamız lazım.
İnsanlığın dönüm noktası, yerleşik hayata geçişin, ilk evcil
hayvanların burada evcilleştirilmeye başlandığı bir yer olan Nevali Çori,
Göbeklitepe’den bin yıl sonraya tarihlenmektedir. İlginç olan da şu ki
Arkeologlar, Nevali Çori’de kazılar yaparken yanlarında çalışanların haber
vermesiyle Göbeklitepe’yi insanlık tarihine kazandırmışlardır.
Nevali Çori’nin en büyük talihsizliği, Urfa’da Atatürk Barajının
sularının yükselmesi ve bu höyüğün sular altında kalma tehlikesini karşısında
buradaki bütün eserler Şanlıurfa Arkeoloji müzesine taşınmıştı. İleride baraj
suları belli bir seviyeye düşerse buralara inceleme ve araştırıma için
gidilebilir. Belki buraya bir doğal akvaryum tarzında yapı da kazandırılabilir.
Deniz altından yolculuk gibi buraya da yolculuk yapılabilir.
Göbeklitepe’nin kazı başkanı Dr. Schmitt aslında Nevali Çori’de
Hocası Prof. Dr. Herald Hauptmann’ın yanında bir asistan olarak çalışıyordu.Hauptmann, Nevali Çori’de bulunan eserler karşısında hayranlığını
gizleyemezken bu eserlerin de bilimsel bazı makaleler halinde ilim dünyasına
sunmak için hummalı bir çalışma içerisinde idi. Bu nedenle Göbeklitepe
arazisinin sahibi Şavak amcanın müzeye götürdüğü heykelleri fazla inceleme
imkânı olmadığından bu görevi öğrencisi Schimitt’e vermişti. Bu görevi ona
verirken de burada da en az Nevali Çori kadar değerli eşyaların çıkacağını da
söylemişti.
Sahi Nevali Çori neredeydi. Bu höyük Göbeklipe’ye altmış iki
kilometre uzaklıkta
Hilvan’a bağlı Kantara (Argaç) Köyü'nün aşağı
tarafında akan Kantara Deresi'nin yanında yer alır. Fırat Nehri'nin üç
kilometre güneyinde ve deniz seviyesinden yaklaşık beş yüz metre yüksekliktedir.
Arkeologlar, baraj suları gelmeden önce burayı iki höyük şeklinde düşünmüşler.
Nevali Çori 1 ve Nevali Çori 2 demişlerdi.
Bu antik yerleşim yeri 1992 yılında Atatürk Barajı'nın rezervuar
suları gelene kadar Nevali Çori I ve Nevali Çori II olarak ikiye ayrılmış
durumdaydı. Bunun nedeni ise Kantara Deresi'nin höyük alanının ortasından
geçmesi ve höyüğün iki ayrı parça olarak görülmesiydi. Burada 1980 tarihinde
Arkeolog H.G. Gebel ve ekibi yüzey araştırması yapmıştı. Daha sonra Dr.
Schimit’in de içinde bulunduğu ve başkanlığını Prof. Dr. Harald Hauptmann’ın
yaptığı bir ekip yürütmüştü.
Nevali Çori yerleşmesinde Roma İmparatorluğu, İlk Tunç Çağı 1,
Bakır Çağı, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ yapı katları bulunmuştur. Çanak
Çömleksiz Neolitik Çağ yerleşimi, Nevali Çori 1'de 5, Nevali Çori I2'de ise 2
kattır. Beş yapı katı olarak izlenen, Nevali Çori 1 olarak tanımlanan kesimdeki
Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ tabakalarının analizi sonrası varılan sonuç;
Höyükte Neolitik halkının esas olarak avcı- toplayıcı yaşam tarzını sürdürmekle
birlikte, tarım ve hayvancılık yaptığını ortaya koymaktadır.
Göbeklitepe 'den bin yıl sonra kurulan Nevali Çori Höyüğünde
bulunan kireç taşından yapılmış bir kâsede iki figürün bir hayvanla raksı
tasvir edilmiş. Bu figür, ruhlar dünyasının rehberi hayvanlar, insanların
koyunları, keçileri ve diğer canlıları evcilleştirmeye başladığı dönemde önemli
simgeler olabilir.
Not: Bir sonraki yazımızda bu konuya devam edeceğiz.