Netflix ve Eğitim Sistemimiz…
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un eğitime dair muhteşem bir tespiti var: “Biz eğitime Türkiye’nin en büyük sorunu olarak bakmıyoruz. Eğitime Türkiye’nin en büyük çözümü olarak bakıyoruz” diye.
Gerçekten de öyle. Eğitimi; sorun, problem olarak görenler yine dönüp eğitim sistemi aracılığıyla sorunu, problemi çözmeye çalışıyor. Dolayısıyla eğitim sistemi bir sorun değil bir çözüm mercii olmuş oluyor. Haliyle eğitime bir çözüm sistemi olarak bakmak, sanırım en doğrusu.
Hani bir söz var ya “Çözümün bir parçası değilseniz sorunun bir parçasısınızdır” diye. Şimdi eğitim sistemini çözümün bir parçası haline getirip sorunların çözümünde önemli misyonlar yüklemezsek, eğitim sistemini farkında olmadan sorunun bir parçası haline getirmiş oluruz. Bu nedenle hayatın her alanında karşılaştığımız ve karşılaşacağımız sorunları çözüm noktasında eğitim teması bizler için başvuracağımız bir sistem.
Sosyal toplumlarda vatandaşlara bazı değerlerin kazandırılması, ülkede istenen kültürün tesisi ve bireylerden bireylere aktarılması, en önemlisi ise bireylerin topluma karşı olan görev ve sorumluluklarını yerine getirme bilincinin kazandırılmasında “eğitim” önemli bir ortam olduğunu unutmamamız gerekiyor.
Toplumdaki ahlaki çöküntü, gün geçtikçe zayıflayan aile bütünlüğü, çocukların yetiştirilmesinde doğru davranış ve tutumların kazandırılamaması, gittikçe zayıflayan manevi değerler, işsizlik, gittikçe yaygınlaşan cinsel istismar gibi onlarca hatta yüzlerce “sorunun çözümünde” eğitim sisteminden faydalanmak istiyoruz. Bir yandan onca yükün altında eğitim sisteminin çökmemesi, ayakta dimdik durması ve işlevsel olmasını bekliyoruz ama diğer yandan eğitim sistemini zayıflatan Netflix, TikTok, vb. başka uygulamalara göz yumuyoruz.
Ne yazık ki toplumu düzeltmeye ve çözüm mercii olmaya çalışan eğitim sistemi karşısında direnen ve eğitim sisteminin etkisini zayıflatan unsurlar vardır. Teknolojik araç gereçler, farklı bazı uygulamalar, basın ve medya, sosyal çevre bunların en başında geliyor.
Son bir hafta içerisinde, gündeme gelen 3 kadın cinayetine şahit olduk. En son Pınar Gültekin’in evli bir adam tarafından canice öldürülmesi tüm ülkede isyana sebep oldu. Peki, evli bir genç olan caniye; eşini aldatma, başka bir bayanın canına kast etme gibi olumsuz davranışları kim öğretti? Doğuştan kazanılan bir davranış olmadığına göre bu olumsuzluklar da haliyle bir öğrenme ürünü değil mi?
Vaktinin çoğunluğunu teknoloji araç-gereç kullanarak Netflix benzeri sitelerde geçiren, TİkTok benzeri uygulamaları hayatının önemli bir noktasına koyan yeni nesil gençliğin kötü ve olumsuz davranışları buralardan öğrendiğini düşünüyorum. İnternete girip biraz araştırıp videolara baktığınızda gençliğin nereye doğru evrildiğini üzülerek görebilir ve gelecek adına büyük bir endişeye kapılabilirsiniz.
Sosyal medyada Esra Albayrak’a, Meral Akşener’e, Semiha Yıldırım’a yapılan çirkin iftira, saldırı ve yorumları görünce bu gençlerin durduk yere bu tür bir davranışa girmelerinin arka planında onlara bu tür davranışları kazandıran izledikleri dizi ve filimler, telefonlarına yükledikleri uygulamalar ve bu uygulamalar aracılığı ile sanal ortamda edindikleri sosyal çevrelerinden kaynaklanıyor. Olumsuz davranışların öğrenilmesi söz konusu. Oralardaki kahramanlara özenen bir gençlik yetişiyor. Yetişen bu gençleri düzeltmek de, onlara manevi değerleri kazandırmak, ahlaki öğretileri hayatlarına yerleştirmek ve doğru insan modeline eriştirmek de yine eğitim sistemine kalıyor. Yani eğitim sistemi burada yine bir çözüm noktası olmuş oluyor. Ama Netflix’teki dizi ve filmlerin, TikTok vb. uygulamaların olumsuz etkisi daha fazla olduğu için eğitim sistemi yetersiz kalabiliyor.
Her türlü ahlaksızlığın, manevi değerlerimize ters içeriklerin, ırkçılığın, müstehcenliğin, kadın cinayetlerin, çocuk istismarlarının, hayvana şiddetin, din istismarının yer aldığı filmlerin başı çektiği Netflixe karşı eğitim sistemi mücadele edip bu sitedeki dizi ve filmlerin yaptığı tahribatı gidermeye, çözüm olmaya tek başına yeterli olabilir mi sanıyorsunuz?
Eğitim sistemini güçlendirmek istiyorsak; karşısında duran, zayıflatan unsurları tespit ederek ya engellemeye çalışmalı ya da ortadan kaldırmalıyız. Bu nedenle TikTok kapatılmalı, Netflix yasaklanmalı diyen görüş; bu ülkenin geleceğini kurtarmak ve kontrol altına almak isteyen iradedir. Bu iradeyi sahiplenme ve destek olmalıyız.
“Z Kuşağı” dediğimiz yeni nesil gençlerin giyim kuşamı, davranış ve tutumlarını kontrol altına almazsak geleceğimizin kontrolünü kaybetmişiz demektir.