Net sıfır karbon ticareti
Club of Rome, 1991 yılında Birinci Global Devrim adlı bir kitap yayınladı. Orada şöyle bir cümle geçer; “Bizi birleştirecek yeni bir düşman ararken, kirlilik, küresel ısınma tehdidi, su kıtlığı, kıtlık ve benzerlerinin bu amaca uygun olacağı fikrini bulduk."
Rockefeller Vakfı'nın
başkanı Rajiv Shah 2022 yılında, “Dünya
her zamanki gibi devam ederse ve gezegen 3 santigrat derece veya daha fazla
ısınırsa, hizmet verdiğimiz birçok insan için hayat çekilmez hale gelecek” diyordu.
Aslında dünyamızı sevdikleri falan yok. Zenginler de bize
yutturulduğu gibi hayırsever değil. Madem
bu kadar zenginler ve politik olarak etkililer, o zaman neden dünya üzerinde
kendilerinden başka herkes refah, sağlık ve güvenlik bakımından daha kötü ve
zorlu bir hayat yaşıyor.
Güya bu çok zengin ve güçlü kişi ve kuruluşlar, kendilerini
dünyanın iyileştirilmesine adamışlar!
Oysa bunlar kasıtlı olarak ekonomik bozulmanın ardından kıtlık
çıkarmayı planlıyor. Tarım sektörü tam anlamıyla tasfiye edilmeye çalışıyor.
Western Ontario Üniversitesi'nden Tony Weis; “Dünya tarımı, Avrupa emperyalizminin en
kalıcı ekonomik miraslarından biri olan aşırı dengesizliklerle karakterize
ediliyor” diyor.
1945'ten sonra özellikle ABD, Rockefeller Vakfı ve finans
kurumları tarafından desteklenen tarım ticareti, kimyasallara bağımlı bir
endüstriyel tarım sistemini destekledi ve benimsedi.
Bu süreçte kırsal
topluluklar, ekolojik sistemler, çevre, insan sağlığı ve yerel gıda yetiştirme
sistemleri yok edildi. Son yıllarda ise bu iyice hızlandı.
Yazar Colin Todhunter bu olan biteni şöyle özetliyor;
“Artık Bayer, Corteva
ve Syngenta gibi şirketler, bulut ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak
çiftçisiz çiftlikler oluşturmak için Microsoft, Google ve diğer büyük teknoloji
devleriyle çalışıyor.
Bu anlamda Bayer'in Climate
FieldView adlı bir uygulaması var. Bu
uygulama, tarlalar ve traktörlerdeki uydulardan ve sensörlerden veri toplar ve
ardından çiftçilere çiftçilik yöntemleri hakkında tavsiyeler vermek için
algoritmalar kullanır.
Örneğin ne zaman ve ne ekecek, ne kadar pestisit
püskürtecek, ne kadar gübre uygulayacak, vb. ABD, Kanada, Brezilya, Arjantin ve
Avrupa'daki çiftliklerde kullanılıyor.
Burada asıl mesele
karbon.
Bayer'in karbon programına katılabilmek için çiftçilerin
Bayer'in dijital tarım platformu FieldView'e kayıtlı olması gerekiyor.
Bayer daha sonra,
çiftçileri toprakta karbonu tuttuğu söylenen iki uygulamayı kullanma konusunda
eğitmek için FieldView uygulamasını kullanıyor.
Uygulama aracılığıyla şirket, bu uygulamaların her ikisini
de izliyor ve katılımcı çiftçiler tarafından tutulan karbon miktarını tahmin
ediyor.
Esasen Yeşil Devrim
kisvesi altında (kimyasalların kullanımı, sentetik gübreler, hibrit tohumlar vs.)
toprağı besinlerinden mahrum bırakan sömürücü bir tarımla uğraşıyoruz.
Şirketler de dijital platformlarını karbon kredisi,
tohumlar, böcek ilaçları ve gübreler ve tarımsal danışmanlık için tek adres
haline getirmeyi planlıyor.
Bu programlardan en
çok yararlanacak olanlar, sermaye fonları ve geniş tarım arazileri satın almış
zenginlerdir. Gates boşuna tarım arazisi almıyor!
Finans yöneticileri artık Brezilya'da çiftlik satın almak,
onları karbon kredisi için kaydettirmek ve operasyonlarını da Wall Street ofislerinden
yönetmek için dijital platformları kullanmaya başladı.
Bu anlamda karbon
kredisi piyasasına ve karbon kredisi ticaretine bakılacak olursa, tüccarların
servet kazanacağı daha başka karlı bir saadet zinciri yok gibi görünüyor.
Bakınız Washington merkezli Verra şirketi, hali hazırda bir
milyardan fazla karbon kredisi yayınlamış olan Verified Carbon Standard (VCS) dahil olmak üzere, iklim koruma ve
sürdürülebilir kalkınma için bir dizi çalışma yapıyor.
Demem o ki iklim kimsenin umurumda değil. Asıl dertleri
iklim kisvesi altında karbon ticareti yapmak. Asıl vurgunu buradan yapacaklar.
Zavallı politikacıları da bu anlamda ikna etmişler.