Net ihracatın büyümeye katkısı 3,5 puan
TÜİK
verilerine göre Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine
göre yüzde 7,3 oranında büyüdü. Yıl sonu
büyüme tahminleri ise yüzde 3-3,5
aralığında. Küresel salgından önce ülkemizin potansiyel büyüme hızı yüzde 5,5
düzeyindeydi. Potansiyel büyüme, bir ülkenin kendi kaynaklarıyla erişebildiği
en yüksek büyüme oranı olarak nitelendiriliyor.
Son iki
yıldır ise pandemi nedeniyle ülke ekonomileri küçüldü. O dönem büyüyebilen iki
ülkeden biri Çin diğeri de Türkiye idi. Ancak ülkemiz kapalı bir ekonomi
olmadığı için özellikle ihracat yaptığımız ülkelerin ekonomik görünümleri bizi de
etkiliyordu. Buna rağmen üretim sektörünün kısıtlamalardan muaf tutulması ve verilen
destek-teşvikler sayesinde Türkiye, pek çok ülkeye göre pozitif yönde ayrıştı.
Yıl sonu
tahminleri potansiyel büyüme oranının altında açıklanıyor. Ancak küresel çapta
resesyon riskinin artacağı önümüzdeki dönem yüzde 3,5 büyüme bile büyük başarı
sayılır.
Büyüme
verisinde iki önemli unsur öne çıkıyor. Birincisi büyümenin sürdürülebilir
olması. Elbette potansiyel büyüme oranının çok üzerinde artan gayri safi milli
hasılamızın aynı ivmeyle devam etmesi çok zor. Nitekim bir önceki çeyreğe göre
değişim oranlarına bakıldığında; mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış
GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir
önceki çeyreğe göre yüzde 1,2 arttı. 2021 yılı son çeyreğinde bu artış
yüzde 1,5, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 2,8 idi. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere
çeyrekten çeyreğe bir yavaşlama olduğu görülüyor. Ancak bu yavaşlamayı
normalleşme olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Büyümenin
kompozisyonuna bakıldığında; yerleşik hanehalklarının
tüketim harcamaları, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19,5, devletin nihai tüketim
harcamaları yüzde 0,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 1,1, mal ve hizmet ihracatı yüzde 16,8,
ithalatı ise yüzde 2,3 arttı.
Net ihracatın büyümeye katkısı 3,5
puan, hanehalklarının tüketiminin katkısı ise
11,6 puan oldu. Kamu tüketimi ve yatırımların katkısı sınırlı kalırken, stok değişimi ise büyümeyi 8,2 puan aşağı
çekti.
Özel
tüketimdeki artış, yılbaşında yapılan ücret zamlarıyla artan tüketim
harcamaları ve enflasyondaki yüksek seyirden kaynaklandı. Buna ilaveten bozulan
enflasyon beklentileri neticesinde öne çekilen talep de harcamaları arttıran
diğer bir etken oldu. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde harcamalarda bir yavaşlama
olacağı tahmin ediliyor. Makine teçhizat
yatırımlarının yüzde 10,5 artması da yatırım iştahının devam ettiğini
gösteriyor.
İkinci
önemli husus da toplumun geniş kesimlerinin bu büyümeden pay alabilmesi. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla
Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde
35,5 iken bu oran 2022 yılında yüzde 31,5
oldu. Net işletme artığı/karma gelirin
payı ise yüzde 45,6 iken yüzde 47,6
oldu. Geçmiş verilere bakıldığında, işgücü ödemelerinin GSYH’den aldığı pay, 2019
yılının ilk çeyreğinde yüzde 39,3 iken bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 31,5’e
gerilemiş. Gelir dağılımı adaleti için bu oranın mutlaka artması gerekiyor.