Neriman ve Saffet!

Hayatın içinde binlerce Neriman ve Saffet var. Binlerce eş, binlerce arkadaş var. Neriman ve Saffet’ler hayatlarını darlıktan kurtarıp genişletmek, küskünlükten kurtarıp sevgi ile ayakta tutmak istiyor. Huzurlu, ferah, kavgasız ve nefretsiz bir ömür geçirmek istiyor. Sevdikleri ile geçinmek istiyor.

Geçen haftaki makalede de yazmıştık. Tekrarlamakta fayda var. İnsan ile geçinmek hayatın en zor işidir. Çünkü insan ile ilgili bilmemiz gereken en önemli şey insan nefsinin kesinlikle bozucu olduğudur. İnsan kendi ile geçinmekte bile zorlanır, kendi hayatını bozar. İnsanın yanına kan bağı olsun ya da olmasın ister akraba ister değil ikinci bir insanı bırakınız. Bundan sonra insan ilişkileri gerçekten zor bir boyuta girer. İlişkilerin bin bir türlü boyutu vardır.

Mesela babanız mükemmel, hoş biridir ancak küçük bir şeyde darılıverir, kırılıverir. Onu bir kırarsınız, üzersiniz… Boynu bükülür. Hadi buyrun. Sonra da düzeltin düzeltebilirseniz. Canınıza okunur. Keşke bağırsaydı da çağırsaydı da kırılmasaydı dersiniz. Veya annenizle harika ilişkileriniz vardır. Bir şey olur, bir darılır size. Terlik fırlatsaydı kafama da beni bir güzel dövseydi de keşke böyle bir şey olmasaydı diye hayıflanır durursunuz.

Geçen hafta yazdığımız gibi hayata bakışı ve düşünceyi dar tutarsanız ne olur?

Şimdi geniş bir yolda, çayırlık çimenlik ferah bir yolda yata kalka gitmek var. Bir de mezarlık genişliğinde bir yol var ve iki tarafı da uçurum. Bu yolun iki tarafında da sizin için olumsuzluk var. Ya da sırat köprüsünden sürekli geçip gitmek zorundasınız. Sürekli gergin olursunuz. Gerilen bir insan istese de sevgi üretemez, sevgi katamaz. Sevgi denilen duygu rahatlığın içinde gelir ve gelişir. Gel seni bir kucaklayayım demek için rahatlamak gerekir. Rahat olmayan bir insan asla hiç kimseyi kucaklamaz. Bu mümkün değildir.

Örneğin bir insana mezar kadar bir alanda yaşa ve orada hareket edin deyin. Mümkünü yok rahat hareket edemez ve sürekli gerilir. Korkar.. ayrıca menfi olan her şeyi, her duyguyu orada yaşar. Dolayısıyla hayatı dar tuttuğunuz zaman hem kendinizi hem de muhataplarınızı germiş olursunuz.

İnsan ilişkilerinde yolu mutlaka ve mutlaka geniş tutunuz. Geniş tutun ne demek? Şu demek:

Nereye kadar genişletileceği ölçüsü olan bir şeydir. Harama kadar bırakın, salın. Harama ulaşıncaya kadar izin verin, genişletin. Harama denk gelindiğinizde kısıtlayın, daraltın. Zaten Yüce Allah kısıtlamış. Bunları, şunları yapmayın.. kısıtladım, yasakladım, haram kıldım demiş. Yapmayın, etmeyin, tutmayın demiş. Geri kalanların içerisinde rahat davranın, geniş olun demiş.

Çoğunuz da bilirsiniz ki Fıkıhta şöyle bir kaide vardır: Fakihler, en zor geleni değil, insana en kolay geleni, en geniş olanı, en rahat olanı hüküm olarak çıkarmaya çalışırlar. Sebebi şudur:

Siz böyle istediğiniz kadar geniş davranın diye değil.. bazı insanların imkanları dardır diye böyle yapılmıştır. Abdest alıp, namaz kılacak. Ancak belinde kireçlenme var. Oturarak namaz kılsın. Ayağında problem var. Müsaade et bırak da mest üzerine mesh yapsın. Vesaire… Onlara darlıklarına göre bir izin ver. Hep kendine göre düşünürsen sıkıntı oluşur. Fıkıhçılar hayata kolaylıklar yerleştirmeye çalışır. Bir de bakmışsınız ki hayat gerçekten kolaylaşmıştır.

Beraberinde ise Yüce Allah’ın bir başka emrini de hiç es geçmemek gereklidir. Nedir o? Nefret ettirmeyiniz sevdiriniz. Bu özellik, son Resulde ziyadesiyle neşvünema bulmuştur. Son Resul’ün tüm tipik uygulamalarına bakıldığında yani sürekli tekrar eden uygulamalarına bakıldığında sevgi yönünün çok ağır bastığı görülür. Hoşgörü ve merhamet yönü yoğun hissedilir. Kızdığı, darıldığı, sinirlendiği alanlara bakılırsa onların dinin yasakladığı veya nefs ile alakalı konular olduğu görülür. Onun dışında da bir şey görülmez.

Haklı olarak sizlerin aklına şu sorular gelebilir… Bu dar bakış ve düşünce neye mal oluyor? Her insanın nefsi farklı değil mi? Bazı insanlar bu genişlikten dolayı şımarmış olmasınlar? Haftaya görüşmek üzere.

Sağlıcakla kalınız. Haneniz, şifahaneniz olsun.