Neredesin ey Kürt Kamuoyu
6, 7 Ekim Kobani Olaylarının ardından, Çözüm süreci sona erebilir diyenler oldu. Bense, bu köşede hep Çözüm sürecinin devam ettirilip sonuçlanacağını yazdım. Vakit kaybına yol açmama adına , O düşüncelerimi tekrar yazmak istemiyorum. Merak edenler için, yazılar arşivde duruyor.
Evet, Kobani ayaklanması Çözüm sürecinde bir kırılmaya yol açmıştır. Fakat, bu kırılma olumsuz sonuçlara neden olacak bir kırılma değildir. Halk arasında, her şerde bir hayır vardır denir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirimki: Şer gibi görünen 6, 7 Ekim olayları Çözüm sürecine çok büyük katkılar sunacaktır.
Değerli Dostlar, bu katkı nasıl olacak derseniz, büyük ihtimalle Çözüm sürecinin muhataplarının değişmesiyle olacaktır. Sokaklara çıkıp, kendi insanını canice öldüren vandallarla masada neyin müzakeresi yapılır? Ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek çağrılar yapanlarla barış konuşulur mu? Bunlar devlete diz çöktüreyim derken, kendi ayaklarına kurşun sıktılar. Sayın diye diye hitap ettikleri İmralıdaki kişiyi, kendi örgütüne söz geçiremeyen bir adam konumuna düşürdüler. Bu saatten sonra, o adamın muhatap alınması boşa vakit geçirmek demektir.
Artık Çözüm sürecinin bir tek muhatabı vardır. Oda Kürt Kamuoyudur. Eğer bir müzakereci gerekiyorsa, bunu Kürtler kendileri belirlesinler. Aslına bakılırsa, konuyu fazla uzatmak boşu boşuna oyalanmaktır. Yapılacak olan, en kısa sürede Kürt Kamuoyundan müzakerecilerin tesbiti istenmelidir. Eğer ortada bir sorun varsa, buyurun masada beraberce çözelim denilmelidir.
Belki bu satırları okuyanların zihninde, şöyle bir çelişki oluşabilir : Siiz, İmralıdaki kişiyle, onun cani vandalları muhatap alınır mı? diyorsunuz. Ama devletin bazı kurumları onları muhatap aldılar. Hayır, buna çelişki denilemez. Denilse denilse, yanlıştan dönmeleri için birilerine verilen fırsat denir. Maalesef, içimizdeki bazı hainler o fırsatı heba etmek üzereler.
Gerçekten bu fırsat verilmemiş olsaydı, insanların içinde bir ukte kalırdı. Şimdi Kürtüde, Türküde anladıki, Çözüm süreci bu huzur bozucularla yürütülemeyecek. Aslında şu aşamadan sonra, sürecin asıl yükü Kürt Kamuoyunun omuzlarındadır. Sorunlar konuşulacaksa, bizzat onlarla konuşulmalıdır. Terör bitirilecekse, toplum baskısı yaparak onlar bitirmelidirler. Yani Kürtlerin kısa sürede Çözüm sürecinin direksiyonuna geçmeleri lazımdır. Buradan yüksek ses tonuyla sesleniyorum. Neredesin ey Kürt Kamoyu...