Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Eylül 2024

​Nerede kalmıştık?

Bir komisyonda yapılacak akademik bir çalışma için gönül bağı kurduğum okurlarımla ayrılmak ve belli bir süre Milat’ta köşe yazısı yazamayacak durumunda kalmıştım. Bundan yaklaşık 2 yıl önce gazetemin kıymetli yöneticilerinden müsaade istemiştim. Akademik çalışmamız nihayete erince kaldığımız yerden köşe yazılarımıza devam etmeye karar verdik. Bu vesile ile tekrar yazma fırsatı sunan gazetemin değerli yönetici ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim.

İtiraf etmeliyim ki okurlarıma kavuşmak, 2 yıl önce ayrılırken ki psikolojiden çok daha zor. Nitekim 2 yılda köprünün altından çok sular aktı, ülkede ve dünyada çok şey değişti. Her bir değişim doğrudan veya dolaylı olarak eğitime ve/veya eğitim sistemine dokundu. En köklü değişimler belki de eğitime dair yapıldı veya yapılmalı idi. Yapılan değişimleri veya yapılmasında geç kalınan durumları rasyonel bir şekilde okurlara aktarmak bir yazar olarak boynumun borcu. Bu nedenle okurlarıma karşı çok daha büyük bir sorumluluk hissediyorum. Daha çok okuyacak, öğrenecek, araştıracak, bir arının polen topladığı gibi bilgi toplayıp belleğimden geçirerek siz değerli okurlara sunacağım. Her bir köşe yazımın öğretici yönü olması gerektiğine inanarak yazacağım.

Yazılarım; okuyanlara bir katkı sunmayacak, ruh dünyalarında bir iz bırakmayacak, hayatlarında veya yaşam tarzlarında bir değişikliğe neden olmayacak ise neden emek vereyim neden yazayım algısı ile hareket edeceğim. Her gazetenin bir ekol her bir köşe yazısının bir okul olduğuna inanarak yazacağım. Bir yazar okurunu eğitmeli, ona yeni şeyler öğretmeli, onun dünyasına girmeli, onu etkilemeli, bakış açısını değiştirmeli, yeni perspektifler sunmalı inancını taşıyacağım.

Bu ülkede yaşayan milyonlarca öğrencinin derdini kendime dert edinerek yazacağım. Kelamım ile anne babaların, öğretmenlerin, öğrencilerin sözü olacak, kalemim ile ise doğru bildiklerimi sonuna kadar haykıracağım. Yeri gelecek uykusuz yeri gelecek aç susuz kalacak ama eğitime dair söyleyeceklerimi söylemekten asla imtina etmeyeceğim. Tıpkı daha önce ki 5 yıllık Milat yazarlık geçmişimde olduğu gibi… Yazdığım bazı yazıların hangi yetkili yöneticileri düşündürdüğünü, neleri gündemlerine aldıklarını, yazılarım nedeni ile ne gibi çalışmalar yaptıklarını ülkemiz eğitim sistemine ne gibi katkılar sunduğunu bana yapılan dönütlerden ötürü yakinen biliyor ama burada dile getirmeyi etik bulmuyorum.

Kabul etmeliyiz ki bugün ülkemizde meydana gelen her ‘sorun’ bir eğitim sorunudur. İyi eğitilmemiş bir ailenin, iyi yetiştirilmemiş bir meslek erbabının, ahlakı yeterince sindirememiş bir toplumun nasıl dejenere olduğunu, nasıl ahlakî çöküş yaşadığını onlarca hatta yüzlerce örneği ile her gün karşı karşıyayız. Medyada, basında her gün karşılaştığımız onlarca, yüzlerce olumsuz örneğin kökenine indiğinizde orada bir eğitim sorunu olduğunu görürsünüz. Gerek ahlakî gerek ailevî gerek ise ruhsal bakımdan iyi eğitilmemiş kişi ve grupların camilerimize, dini değerlerimize, aile kökenlerimize, toplumsal değerlerimize nasıl saldırdıklarını hepimiz biliyoruz. Çözümün iyi eğitilmelerinden geçtiğine de inanıyoruz. İyi eğitilmiş bir bireyin topluma zarar verecek hiçbir şey gerçekleştirmeyeceği inancını taşıyoruz. Vicdanı bir polis, aklı bir mahkeme, yüreği bir yargıç olur ve kendine, ailesine, topluma, dini ve sosyal değerlerimize zarar vermesinin önüne geçer iyi eğitilmiş bireylerde.

Eğitimi sadece okula indirgemek, öğretimi sadece öğretmenlerin omuzuna bir yük olarak bırakmak büyük yanılgı. Toplumu eğitmek ve öğretmen sadece öğretmenlerin değil hepimizin sorunudur ve sorumluluğudur. Önce kendimizden sonra en yakınımızdaki kardeşlerimizden, anne babalarımızdan başlayarak komşularımızı, iş arkadaşlarımızı, temas kurduğumuz toplumun diğer fertlerini duruşumuzla, ahlakımızla, fikirlerimizle, vicdanımızla etkilemeli, onlara “doğru insan doğru toplum” olma ruhunu kazandırmaya çalışmalıyız.

“Lütfen ben bu toplumda sadece bir bireyim ve elimden ne gelebilir ki?” diye düşünmeden eğitimi kendimize dert edinip geceli gündüzlü çalışalım. Bir mıh bir nalı bir nal bir atı bir at bir komutanı bir komutan bir vatanı kurtarabilir sözünü asla unutmayalım. Belki biz kendimizi değiştirerek bu ülkenin eğitim sistemini dünyaya rol model olacak bir hale gelmesini sağlayabilir ve bu ülkenin çocuklarının yarınlarını kurtarabiliriz. Önce kendimize inanalım ve önce değişime kendimizden başlayalım.

Ben bu inanca sahibim ve bu değişime varım. Ya siz?