Neoliberalizm ve tarım
Gıda güvenliği ve güvencesi en sık
tartışılan konulardan biri durumundadır. Tarımın özellikle pandemi ile önemi
daha iyi anlaşılmıştır. Gelecek yıllarda da tarımın tartışılmaya devam edecek
bir potansiyeli mevcuttur. Tartışmalarda sahip olunan ideolojik duruşlara göre
sorun ve çözüm önerileri sunulmaktadır. Kabaca iki kategoride bunları incelemek
mümkündür:
Bir grup (kumanda
ekonomiciler) neoliberal politikaların iflas ettiğinidiğerleri (liberaller) ise piyasanın bir
süre sonra dengeye ulaşacağını iddia etmektedir.
Ülke tarımında son 40 yılda liberal
politikalar daha ağırlıktadır.
Liberalizm
Liberalizm (İng. Liberalism)devlet,
toplum ve birey arasındaki tüm ilişkilerde, bireyin hak ve özgürlüklerini öne
çıkaran, her bireye inanç ve düşünce özgürlüğü tanınması gerektiğini savunan;
siyasal, toplumsal ve ekonomik alanlardabirey girişimciliğini
ve bireyin (özel sektör diye düşünülebilir) çıkarlarını en üstün değer olarak
gören düşünce akımıdır. Klasik liberalizm 'bırakın yapsınlar, bırakın
geçsinler'i temel alan liberal ekonomik öğretiler, anayasal güvenceler ve
çoğulcu demokrasilerle yakından ilişkili toplumsal-siyasal düzen olarak da
açıklanabilir. Uygulamada bazı aksaklıklardan dolayı bazı ülkelerde yeni
liberalizme yer verilmiştir.
Yeni liberalizm ise (İng.
neoliberalism) serbest piyasayı, yarışımı ve özel mülkiyeti savunan, temelde
liberalizme dayanan, ama denetimsiz bir liberalizme karşı, piyasanın
düzenlenmesi amacıyla “devlet müdahalelerini” gerekli gören ekonomik
akımdır. Neoliberal serbest pazar ekonomisinin 1980'den sonra gelişen küresel “uluslararası
serbest ticaret ilişkilerini” belirten ticaret politikasıdır. “Uluslararası
örgütlerin” ve devletdışı güçlerin uluslararası iş birliği yöntem ve
biçimlerini içeren yaklaşımdır.
Neo/Yeni
Tanımı bunlar olmakla birlikte
Neoliberal ile ilgili şu kısa bilgiyi paylaşmakta fayda vardır: Neoliberalizm,
ekonomi temelli olarak gelişen siyasal bir ideolojidir. Neoliberalizmin dünyada
ortaya çıkışı 1970'li yıllarda yaşanmıştır. Keynesçi ekonomi modelinin
yıkılması ile 1970'li yıllarda dünyada uygulama alanı bulmuştur. 1970'li yıllar
dünyada Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere ekonomik anlamda
içinden çıkılmaz, olumsuz bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Neoliberal
düşünce, devletin piyasaya olan “müdahalesini minimum” düzeye
indirmeye hedeflerken deregülasyon (kuralsızlık) teorisi ile de “özel
sermayeye” her türlü imkânın sağlanmasını hedeflemektedir. Bu
açıklamada son cümle tartışmayı özetler niteliktedir. Devlet müdahalesi
azalırken aşırı kar arzusu ile dört nala sermaye büyümeye çalışmaktadır.
Ülkemizde durum nedir?
Türkiye
Türkiye'de ise neoliberalizmin, 12
Eylül 1980 askeri müdahalesinden önce 24 Ocak 1980'de alınan 24 Ocak kararları
ile uygulamaya konulduğunu görmek mümkündür. Süleyman Demirel ve Turgut Özal'ın
uygulamaları ile düzen ekonomiye, siyasal hayata ve toplumsal düzene nüfuz etmeye
başlamıştır.
1980 sonrası uygulanan politikalar
sonucunda kamu tarımda tamamen olmasa da belli alanlarda tamamen veya kısmi
oranlarda özel sektöre rolünü bırakmıştır. Örneğin 1980’lerin başında sebze
tohum üretiminde kamunun payı %100, özel sektörün ki sıfır iken günümüzde bu
tam tersinedir.
Tarım hukuku üzerine incelemeleri olan
bir akademisyen olarak tarım mevzuatını incelediğimizde “uluslararası antlaşmalara
ve özel sektöre” verilen önemi görmemek mümkün değildir. Özellikle
2000’lerden sonra uluslararası sisteme tarım mevzuatı entegre edilmiştir. Bu
arada belli ölçüde kamucu (devletçi) yaklaşımları da görmek mümkündür?
Örnekleri uzatmadan uygulamada
neoliberal politikaların etkili olduğunu söylemek mümkündür. Bu noktada
tarımdaki mevcut durumu izah etmek için neoliberal tarım politikalarını sorumlu
tutmak mı gerekir? Veya kamucu politikalar derde derman olur mu? Bu konuyu
incelemeye devam edelim
Son söz: Başarı teorik ve pratik kusurları örter.