Neleri kaybediyoruz?
Millet
olarak iç ve dış saldırılara maruz kaldık. Çok ciddi imtihanlardan geçtik ve ciddi
musibetler atlattık ve hepsini göğüslemeyi bildik.
Ancak
bugünkü nesil bugünlere nasıl geldiğimizi pek bilmiyor. Amacımız gençlerimizi
suçlamak değil ama bolluk ve kolay şartlarda büyüyen çocukların hayata bakışları,
değerlerimizi sahiplenmeleri üzüntü vericidir. Keşke çocuklarımıza biraz daha
fazla vakit ayırabilseydik.
Ağaç
kavuğundan çıkmadığımızı, gökten zembille inmediğimizi anlatmalıyız. Anadolu’yu
kolayca yurt edinmedik. Bu topraklar için çok emek verildi ve binlerce
yiğidimiz toprağa düştü. Çanakkale daha dün yaşanmış gibi sıcaklığını koruyor ancak
kaç gencimiz bunun farkında?
Ben
umutluyum. Aralarından kötü bir kaç örnek bütün gençlik aynıdır anlamına
gelmemeli. Keşke bizler anne babamız, dedemiz gibi olabilseydik diyen çok
genç biliyorum. Pırıl pırıl gençlerimiz var. Saygıda kusur etmeyen,
bilgili ve kumaşını değerlerinden alan binlerce genç kardeşimiz var. Sancağı
devralacak binlerce kınalı kuzumuz var şükür…
Yozgatlı
Hasan Çanakkale’de o kınalı kuzulardan biriydi. Annesi, saçlarını
kınalayıp göndermişti cepheye. “Haydi, yavrum köyüne, nişanlına veda et;
sabanını, tarlanı, her şeyini feda et; o silâha sarıl ki, böyle günde bir erkek
bir dualı demirden başka bir şey kullanmaz. Bunu tutan bir bilek, köleliğin
uğursuz zincirine uzanmaz. Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım, Şu yaralı
bağrıma kara taşlar salayım. Haydi, oğlum, haydi git! Ya gazi ol, ye şehit!”
Kumandanı
Hasan’ın saçlarını kınalı görünce yanına çağırır ve sorar:
“Oğlum
bir erkek saçlarını kınalar mı?” Hasan bir cevap veremez, çünkü sebebini
kendisi de bilmez. Hemen bir arkadaşına, annesine göndermek üzere bir mektup
yazdırır. “Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma… Zabit
efendi bana sordu cevap veremedim. Kardeşlerimde cevap veremeyip mahcup
olmasınlar.” Mektubu alan annesi, anne yüreğinin sıcaklığını yansıtan cevabî
bir mektup yollar oğluna.
“Ey
oğlum, gözümün nuru Hasan’ım! Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi
içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın. Ben
senin anan isem, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah, bu vatan
için seni yaşattı. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor. Zabit efendiye söyle…
Biz
kurbanlık koçları kınalar, öyle kurban ederiz. Sen dört kardeşin arasında
kurbansın. Sen İsmail’sin. Sen orada şehit olacaksın inşallah. Kurbanlık koçlar
nasıl kınalanırsa, bende senin saçını öyle kınaladım.” Allah seni Peygamberin
yolundan ayırmasın. Seni melekler şimdiden rahmetle anıyor. Gözlerinden öperim.
Anan Selvi.
Hasan
şehadet şerbetini içince arkadaşları cebinde bu mektubu bulmuşlardı.
Bunu
niçin mi anlattım? Haftaya anlatacağım.