Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Şubat 2022

Neleri kaybediyoruz?

Millet olarak iç ve dış saldırılara maruz kaldık. Çok ciddi imtihanlardan geçtik ve ciddi musibetler atlattık ve hepsini göğüslemeyi bildik.

Ancak bugünkü nesil bugünlere nasıl geldiğimizi pek bilmiyor. Amacımız gençlerimizi suçlamak değil ama bolluk ve kolay şartlarda büyüyen çocukların hayata bakışları, değerlerimizi sahiplenmeleri üzüntü vericidir. Keşke çocuklarımıza biraz daha fazla vakit ayırabilseydik.

Ağaç kavuğundan çıkmadığımızı, gökten zembille inmediğimizi anlatmalıyız. Anadolu’yu kolayca yurt edinmedik. Bu topraklar için çok emek verildi ve binlerce yiğidimiz toprağa düştü. Çanakkale daha dün yaşanmış gibi sıcaklığını koruyor ancak kaç gencimiz bunun farkında?

Ben umutluyum. Aralarından kötü bir kaç örnek bütün gençlik aynıdır anlamına gelmemeli. Keşke bizler anne babamız, dedemiz gibi olabilseydik diyen çok genç biliyorum. Pırıl pırıl gençlerimiz var. Saygıda kusur etmeyen, bilgili ve kumaşını değerlerinden alan binlerce genç kardeşimiz var. Sancağı devralacak binlerce kınalı kuzumuz var şükür…

Yozgatlı Hasan Çanakkale’de o kınalı kuzulardan biriydi. Annesi, saçlarını kınalayıp göndermişti cepheye. “Haydi, yavrum köyüne, nişanlına veda et; sabanını, tarlanı, her şeyini feda et; o silâha sarıl ki, böyle günde bir erkek bir dualı demirden başka bir şey kullanmaz. Bunu tutan bir bilek, köleliğin uğursuz zincirine uzanmaz. Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım, Şu yaralı bağrıma kara taşlar salayım. Haydi, oğlum, haydi git! Ya gazi ol, ye şehit!”

Kumandanı Hasan’ın saçlarını kınalı görünce yanına çağırır ve sorar:

“Oğlum bir erkek saçlarını kınalar mı?” Hasan bir cevap veremez, çünkü sebebini kendisi de bilmez. Hemen bir arkadaşına, annesine göndermek üzere bir mektup yazdırır. “Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma… Zabit efendi bana sordu cevap veremedim. Kardeşlerimde cevap veremeyip mahcup olmasınlar.” Mektubu alan annesi, anne yüreğinin sıcaklığını yansıtan cevabî bir mektup yollar oğluna.

“Ey oğlum, gözümün nuru Hasan’ım! Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın. Ben senin anan isem, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah, bu vatan için seni yaşattı. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor. Zabit efendiye söyle…

Biz kurbanlık koçları kınalar, öyle kurban ederiz. Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin. Sen orada şehit olacaksın inşallah. Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, bende senin saçını öyle kınaladım.” Allah seni Peygamberin yolundan ayırmasın. Seni melekler şimdiden rahmetle anıyor. Gözlerinden öperim. Anan Selvi.

Hasan şehadet şerbetini içince arkadaşları cebinde bu mektubu bulmuşlardı.

Bunu niçin mi anlattım? Haftaya anlatacağım.