Neler Yapılmalı?
Olağanüstü günler yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Asırlardan beri Anadolu topraklarında böyle bir ihanet yaşanmadı. Ne Anadolu Selçukluları, ne Osmanlılar, ne de Cumhuriyet tarihinde böyle bir felaket görülmedi. 15 Temmuz bir milat. Hain FETÖ Terör Örgütü'nün darbe teşebbüsü, şükürler olsun ki yüce devletimiz, aziz milletimiz ve güvenlik kuvvetlerimiz tarafından püskürtüldü. Basınımızın ve diğer kurumlarımızın da bu alçak isyana tavrı mertçe oldu. Halkın uyanış ve şahlanış hareketi meydanlarda devam ediyor. Peki bundan sonra neler yapılmalı? Ben düşündüğüm bazı hususları paylaşmak istiyorum.
Başta Ömer Halisdemir, Sabır Ünalmış, Mustafa Canbaz, Ömer Olçak ve oğlu Abdullah Tayyip olmak üzere bütün şehitlerimizin isimleri caddelere, sokaklara, mahallelere, okullara, kışlalara, kültür merkezlerine verilerek hatıralarına sahip çıkılmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 17 şehit var. Şehzadebaşı Caddesi'nin adı 15 Temmuz Şehitleri Caddesi oldu. Olayların ilk çıktığı önemli mekanlara anıtlar dikilmelidir. İlk olarak darbenin başlatıldığı Boğaziçi Köprüsü'nün başında görkemli bir 'şehitler anıtı' hemen dikilmelidir.
Kanlı ve hain darbede pek çok şehidimiz ve yaralımız var. Devletimiz elbette şehitlerimizin ailelerine sahip çıkacak, çoluk çocuklarını okutacaktır. Türkiye genelindeki darbeyi bastırma hadiselerinde şehitlerimizin yanı sıra gazilerimiz de mevcut. Evet tanklara ellerini kollarını kaptıranlar, acımasızca kurşunlananlar kesinlikle gazidir, 'gazi' muamelesi görmelidir. Onlar da en az Kore ve Kıbrıs gazileri kadar değerlidir ve mutlaka ödüllendirilmelidir. Onlar şahadeti göze alarak tankların önüne yatıp namlulara göğüs gerdiler ve Türkiye'mizi felaketten kurtardılar. Allah'ın yardımıyla hayatta kalıp yaralananlar artık biricik gazilerimizdir. Onlara devletimiz de milletimiz de bu gözle bakmalı. Çocukları her yerde iftiharla, "Ben bir gazi çocuğuyum." diyebilmelidir.
15 Temmuz, "Şehitler Günü" ilan edildi. Bu mühim gün, aynı zamanda "Vatan Bayramı"dır. İkisi birleştirilip "Şehitler Günü, Vatan ve Millet Zaferi" olarak da ilan edilebilir.
81 ilimizde, 81 yeni müze kurulmalıdır. "Vatan Müzesi" adı verilebilecek olan bu binalarda kanlı darbe teşebbüsünde çekilmiş fotoğraflar, basında çıkmış haber ve yazılar, video görüntüleri, çekilecek olan sinema filmleri, yazılacak olan kitaplar, yayımlanmış günlükler ve neşredilecek dergiler sergilenmelidir.
Ağustos, zaferler ayı. Bu zaferlere 15 Temmuz da eklenmelidir. Aylık düşünce, sanat ve edebiyat dergilerinin yöneticileri, ağustos sayılarının kapaklarında bu zafere yer vermeliler. Belki de bazı dergiler, "15 Temmuz Zafer Sayısı" olarak çıkacak. Dergilerde bölüm ayrılmalı, hain darbe teşebbüsüne karşı 81 milyon insanımızın ayağa kalkışı ve direnişi işlenmelidir. Dergi çıkarsaydım Boğaziçi Köprüsü'nün bayraklarla donanmış muhteşem kalabalığını kapağa taşır ve şu başlığı atardım: "Bir Millet Uyanıyor!"
Cuma günü ESKADER ve TYB İstanbul Şubesi'nin öncülüğünde hazırlanan "Yazarlardan Darbe Teşebbüsüne Hayır" toplantısı yapıldı. Pek çok yazar, Kızlarağası Medresesi'nde buluştu. Okunan bildiride, "Tarihe kayıt düşmek ve şahitlik adına millet tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanımızın, millet tarafından seçilmiş Başbakanımızın yanında olduğumuzu bütün dünyaya ilan ediyoruz. Bu büyük ülkeye, Türkiye'mize karşı başlatılan işgal girişimini soylu duruşuyla püskürten aziz Türk milletini saygıyla selamlıyoruz." denildi. Bir çok sivil toplum kuruluşu, dernek, sendika ve vakıf yöneticileri yayınladıkları bildirilerde, ülkeye sahip çıktı. Bu şuur ve sahiplenme duygusu sürdürülmelidir.
Güzel Türkiye'miz, milletimiz ve ümmetimiz için her zaman dua edelim. Kötü niyetlilerin, hainlerin bu mübarek topraklara ve halkımıza zarar vermemesi için hem tetikte olmamız hem de Cenab-ı Allah'a devamlı yalvarıp yakarmamız lazım. Şükürler olsun darbe tehlikesi atlatıldı, ama asla rehavete kapılmamak gerek. Rabbim, masum ve mazlum bütün insanların sığındığı biricik ülke olan Türkiye'mizi her türlü dertten, beladan korusun.
Bütün askeri okullara ayırım yapılmadan bütün gençlerimiz girebilmelidir. Bu konuda asla ayırım yapılmamalıdır. İlk, orta ve liselerimize 'Demokrasi ve Vatan Dersi' konulmalıdır. "Türkiye okuyor!" kampanyası etkili bir şekilde hemen başlatılmalıdır.
Şair Bestami Yazgan'ın dörtüğü bir dua gibi dillerde dolaşmalı, yüreklere işlenmelidir: "Devletimiz var olsun. / Milletine yar olsun. / Al bayrağın altında / Yurdum bahtiyar olsun."