Nefsine hâkim ol
On sekiz bin âlem olarak yaratılmış mahlûkat. Her âlem kendi dünyasını yaşıyor, kendi sonuna doğru ilerliyor. İnsan da hayvan da bitki de bunlardan biri. Ancak en güzel şekilde yaratılan, birçok farklı meziyet sahibi olan ve yeryüzünü imar etmekten mesul olan sadece insan var.
Bildirildiğine göre yakıtı taş ve insanlar olan cehennem ve hiçbir insanın dünyada tadamayacağı güzellik ve iyilik barındıran cennet de sadece insan için var. Hiçbir kaynakta ne hayvanlar ne de bitkiler için hazırlanmış bir cennetten ve cehennemden bahsedilmiyor.
Cehenneme ulaşmak, cennete kavuşmaktan çok daha kolay. Cehenneme ulaşmak, doğrudan doğruya aklı kapatıp nefse uymakla alakalı. Ahlakı ve ilmi kapatıp nefse hâkim olamamakla alakalı. Cehenneme ulaşmak, nefsi terbiye etmemekle ve aklın, ahlakın ve ilmin emrinde olmayan bir hayat yaşamakla alakalı. Siz eğer nefsinize hâkim olup dünyayı bir durak olarak görürseniz kazanır, nefsinize hâkim olmayıp sadece dünya için çalışıp çabalarsanız kaybedersiniz.
Nefsi ile mücadeleyi bir an bile bırakmamış
ve böylece en yüksek ahlaka sahip olmuş Hazreti Peygamber, her gününü “Nefsimle
baş başa bırakma Allah’ım” niyazıyla geçirirmiş. Allah’ın en sevgili ve
kıymetli kulu olmasına rağmen bir beşer olduğunu unutmadan nefsinin kendine
oyun etmesine tedbir alma dirayetinden asla vazgeçmemiştir.
Bundan dolayı bizzat Allah tarafından “şüphesiz sen azim bir ahlak üzerisin” övgüsüne mazhar olmuştur. O günün ve bu günün gerek Müslümanları gerek gayrı Müslimleri bu konuda müşterek bir tespitle bunu teyit etmekte ve bildirmekteler.
Oysa günümüz insanı, günümüz devletleri gayet rahat ve sonundan sanki çok emin yaşamakta. Elbette ki böyle olmamalı. Bugün, dünyanın en kaliteli en takva insanlarını da yetiştirseniz nefsiyle baş başa kalma ihtimali var. Dünyanın en güçlü devletlerini de kursanız bir gün aklını ve ahlakını terk etme ihtimali var.
Bugün, tarihe ibret için bakıldığında görülecek olan, terbiye edilmemiş bireysel ve toplumsal nefsin, hâkim olunamayan nefsin sebep olduğu iyi ile kötü-güzel ile çirkin arasındaki mücadelelerdir.
Geçmiş dönemlerde çok güzel şeyler yapılmış ise de insanlığın en başından beri insanda nefs vardır. Ve bu nefs var olduğundan ve her dönemde de etkili olduğundan dolayı sayısız zorluk da yaşanmıştır. Bu makalenin yazıldığı zamanlarda da durum aynen böyleydi. Gelecekte de böyle olabileceği aşikârdır.
Nefsiyle bakan,
güneşin ve ayın kendisi için doğduğunu sanır. Nefsini terbiye etmiş, nefsine
hâkim olmuş akıllı insan ise güneşin ve ayın her yerden göründüğünü, her şeye
faydası olduğunu bilir.
Terbiye edilmemiş ve hâkim olunmayan
nefs, kendi içinde bile güzel ahlak ile sorun yaşar. Terbiye edilmemiş ve hâkim
olunmayan nefs ve güzel ahlak, bir arada bulunması ve yaşaması asla mümkün
olmayan unsurlardır.
Terbiye edilmiş bir nefs, hâkim olunan
bir nefs ve bundan dolayı doğru dürüst yaşanılan güzel bir ahlak; gerçek bir
önder, gerçek bir liderdir. Dinde, siyasette, ticarette, hanede, her nerede ise
huzur ve mutluluk kazandırır.
İnsanınızı, devletinizi çiğ bir nefsin
emrine bırakırsanız karşılığında acıyı ve ölümü alır, etrafınıza da huzursuzluk
ve mutsuzluk dağıtırsınız. Ancak nefsine hâkim olan insan ve devletiniz size
çok huzurlu ve çok mutlu bir hayat bırakacaktır. Bu huzur ve mutluluğu da
ilelebet etraflarına dağıtacaklardır.
*** Yüce Allah, kurbanlarımızı kabul eylesin. Kurban Bayramımız bizim için mübarek, insanlık için bizim namımıza umut olsun. Tüm okuyucularımız ve kardeşlerimizin Kurban Bayramını kutlarım.