Nefret tohumları
31 Mart yerel seçimlerinin üstünden on beş gün geçti. Ülkenin bazı il, ilçe ve beldelerinde farklı partilerin itirazı sonucu bazı yerlerde iptal oylar sayıldı, bazı yerlerde oyların tamamı sayıldı, bazı yerlerde ise seçimler iptal oldu ve yeniden seçime gidildi. Bütün bunlar hukuk zemininde devam ediyor. Ancak İstanbul’da durum çok daha farklı yürüyor.
İstanbul’da AK Parti’nin itirazı üzere ilçelerde iptal oylar yeniden sayılıp sonuçlarda AK Parti lehine değişiklik olmaya başlayınca CHP’nin etekleri tutuştu. Aslında bu sayımlar ve tutanaklardaki maddi hatalar bir anlamda hırsızlığın da tescili sayılıyordu. Hırsızlıklarını örtmeye çalışanların sesleri ayyuka çıkmaya başladı.
Süreci itidal ile izleyen AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım “Son günlerde seçim süreci ile ilgili suskunluğumu yanlış yorumlayanlar var. Bilinmelidir ki bu tutumum YSK karar sürecine saygımın gereğidir. Süreci Partim ve yetkili kurullarımızla yakından takip ediyorum. Seçmen söyleyeceğini söyledi. Artık söz YSK’nındır. Nokta. Saygılarımla.” Açıklamasıyla hukuka olan saygısını ortaya koydu. Diğer yandan da Ak Parti, milletin oylarına sahip çıkma adına süreci hukuka dayalı bir şekilde yürütmeye devam ediyor. Olması gereken de budur aslında.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçim akşamı ve devamında yaptıklarına baktığımızda, hukuk adına, siyaset adına ve ülke adına yakışmayan hareketler olduğu aşikârdır. Yakışık olmaması bir tarafa vatandaşların arasına nefret tohumları ekilmektedir. Her ne kadar temsil ettiği siyasi partinin geçmişinde bu denli haksız ve hukuksuz icraatlar var ise de, hukuku bir yana bırakıp zorbalıkla başkanlığı elde etme çabaları bu ülke ve bu şehir insanını rahatsız etmektedir.
Beylikdüzü İlçe Belediye Başkanlığı esnasında yaptığı onlarca yanlış iş ve hareketi unuttuk zannederek bu sefer de Yüksek Seçim Kurulu’nun henüz resmi sonuçları açıklamadan kendini başkan ilan etmesi, Anıtkabir özel defterine unvanını “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” diye yazması, ilçe ilçe gezip yaptığı konuşmalarla halkı sokağa davet edip kin ve nefrete sürüklemesi, medya kuruluşlarını ve ailelerini tehdit etmesi, verdiği tarihlerle içindeki gizli planlarını deşifre etmesi, maçlara gidip taraftarı siyasi emellerine alet etmeye kalkması kabul edilebilir hareketler değildir.
Şimdi de İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi olasılığı karşısında iyice tutuşan CHP ve adayı Ekrem İmamoğlu muhtemeldir ki yeni ahlaksız siyasi saldırılar peşindedir. Kendilerinin veya temsilcilerinin yaptığı açıklamalar hem hukuki değil, hem de toplumu bölen cinstendir. Aslında bu durum çok ta yabancı olduğumuz durum değildir. Şöyle biraz geriye gittiğimizde bunların cemaziyülevvellerinin tamamen bu tür olaylarla dolu olduğunu görürüz.
Bu zihniyet değil midir sandıkta başaramadığını idam sehpalarında çözen. Bu zihniyet değil midir milleti aptal yerine koyup kendini fildişi kulelerde gören. Bu zihniyet değil midir yıllarca bu memleketi batının dilencisi yapan. Bu zihniyet değil midir geçmişimizi yok ettiği gibi geleceğimizi karartan. Bu zihniyet değil midir seçilmiş iktidarı devirebilme uğruna çocuklarımızın katili terör örgütü ve siyasi uzantıları ile iş birliği yapan. Yüzlerindeki gülümsemenin sahte olduğunu, maskenin ardında yukarıda sıraladığımız gerçek yüzlerinin olduğunu bilmiyor muyuz. 145 yıldır ne diye mücadele ettiklerini kendi dilleriyle ifşa etmediler mi? Sultan Abdülaziz’e darbe ile başlayan ve öldürülmesi ile devam eden darbeler tarihimizin banisi bunlar değil mi? “Zulüm 1453 de başladı” diyenler de bunlar, camileri ahırlara çevirenler de bunlar, her on yılda bir bu ülkeyi darbelerle batıya peşkeş çekenler de bunlar. Daha sayayım mı? Şöyle geriye dönüp bir baktığımızda göreceğimiz tek şey bunların ihaneti, darbesi, zulmü, haksızlığı ve adaletsizliği olacaktır.
Halkımız bu nefret tohumlarına prim vermeyecek ve bu nefret dilinin sahiplerine gereken cevabı verecektir.