Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2964.80
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Mart 2022

Nefis tezkiyesi ve mânevî arınma-2

Dışımızın fiziken kirlenmesi nasıl kaçınılmazsa, içimizin manen kirlenmesi de aynı şekilde kaçınılmazdır. Biz, zahirî ve fizikî kirleri biliyoruz. Fakat batınî ve manevî kirler nelerdir?.. İşte şimdi bunları anlamaya çalışacağız. Manevî kirler, büyük küçük bütün günahlar yani Dinimizin yasakladığı şeylerdir. Günahların, iğrenç birer kir ve pislik olduğu âyet-i kerimelerle sâbittir, şöyle ki:

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi birer ‘rics’ten (pislikten) ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 90)

“Kalplerinde hastalık olanlara gelince, bu onların “rics”lerine (kirlerine) kir katmıştır ve onlar, inkârcı olarak ölüp gitmişlerdir.” (Tevbe 125)

“O zaman, katından bir güven olsun diye sizi hafif bir uykuya daldırıyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın “ricz”ini (pisliğini) üzerinizden gidermek, cesaretinizi artırmak ve o sayede ayaklarınızı yere sağlam bastırmak için gökten üzerinize su indiriyordu.” (Enfal 11)

“Ey iman edenler! Bilin ki Allah’a ortak koşanlar ‘neces’e (pisliğe) batmışlardır; artık onlar bu yıldan sonra Mescid-i Harâm’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan endişe ederseniz, unutmayınız ki Allah size -dilerse- kendi lutfuyla bolluk verir. Allah bilmekte, hikmetle yönetmektedir.” (Tevbe 28)

“Yanlarına döndüğünüz zaman, onları hesaba çekmekten vazgeçesiniz diye size yemin billâh edecekler. Artık onlardan uzak durun; zira onlar “rics” (tiksinilecek) kimselerdir, işlemiş oldukları günahların karşılığı olarak varacakları yer de cehennemdir.” (Tevbe 95)

“Hayır! Gerçek şu ki, yapıp ettikleri kalplerini kaplayıp paslandırıp (kirletmiştir).” (Mutaffifin 14)

Hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır: “Bir kul, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Eğer o kul, günahı terk edip bağışlanmayı dilerse bu leke kaybolur. Şayet tevbe etmez ve günah işlemeye devam ederse, o zaman bu siyah nokta büyüyerek onun bütün kalbini kaplar.” (Tirmizi)

Bizler, -maalesef- her çeşit günahın çok kolaylıkla işlendiği yaman bir çağda yaşıyoruz. Dolayısıyla sıradan insanların manen kirlenmemesi neredeyse mümkün değildir. Mevlâna Celaleddin-i Rumî hazretleri; “eğer bütün günahlar içki içmek gibi sarhoş etseydi, ayık gezen birini göremezdik,” diyor.

Kişi, fizikî olarak kirlendiğinde nasıl hemen yıkanarak temizleniyor ise, manevî olarak kirlendiğinde de ayne şekilde hemen bu kirlerden kurtulup arınması icab eder. Çünkü manevî birer kirlenme sebebi olan günahlar herşeyden önce; âhiret saadetimizi tehlikeye atmakta ve -maazallah- öbür dünyada cehenneme girip azaba dûçar olmamıza zemin hazırlamaktadır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. O zaman hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan her işi, bir hardal tanesi kadar da olsa, adalet terazisine getiririz. Herkesin hesabını görmeye yeteriz.” (Enbiya 47)

Hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır: “Âdemoğlu kıyamette getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayin edilir. Eğer mizanı (sevap kefesi) ağır gelirse, vazifeli melek; ‘filan kimse bundan sonra ebedî olarak kurtulmuştur,’ der. Mizanı (sevap kefesi) hafif gelirse melek; ‘falan kimse de kaybetmiştir,’ der.” (Ebu Nuaym)

Manevî kirlenme dünyada da kişinin; bela ve müsibete uğramasına yol açabilmektedir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ 30)

Bu manevî kirler, ayrıca kişinin toplum nezdinde rezil rüsva olmasına, itibarının sıfırlanmasına ve insanların kendisine soğuk davranmasına neden olmaktadır. Selef-i sâlihinden bir zat şöyle diyor: “Ben bir günah işlediğimde, bunun etkisini eşimin ve bineğimin huyunda görürüm.”

Bunlara ilave olarak, manevî kirlenme, kişiyi manen hasta ettiği için, kalp gözünün gerçeği görmesine, aklının da hakikati idrak etmesine engel teşkil etmektedir. Dört büyük imamdan biri olan Mâlik bin Enes hazretleri, talebesi İmam-ı Şâfiinin ilim ve zekâsını görünce, kendisine şöyle buyurdu: “Muhammed! Gördüğüm kadarıyla Allah, senin kalbine bir nur vermiş. Sakın bu nuru günahlarla söndürme!..”

(Devamı haftaya…)