Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Eylül 2023

​Nefis muhasebesi- 2

Hesap görme, hesaplaşma, kendi kendini sorgulama ve otokontrol diyebileceğimiz nefis muhasebesi; kişinin her zaman iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış, sevab günah bütün işlerini gözden geçirmesi; yaptığı hayır ve güzellikleri şükürle karşılaması; işlediği hata, kusur ve günahları da hayır yaparak, tevbe ve istiğfar ederek affettirmeye âzami gayret etmesidir.

Nefis muhasebesi, müminin iç dünyasında aydınlatıcı bir kandil, vicdanında da faydalı bir vâiz ve nasihatçıdır. Mümin onunla hayrı şerri, güzeli çirkini, sevabı günahı birbirinden ayırır, onun rehberliğinde en aşılmaz gibi görünen engelleri biiznillah aşar ve inşallah sâlimen hedefine ulaşır.

Nefis muhasebesi; ubudiyet ve ebedî saadet gibi konularda tamamen İlâhî inayet ve rahmet eksenlidir ve ümitsizliğin düşmanıdır. Ancak yine o, huzur ve sükunet sebebi olmanın yanında; korku, kaygı ve endişenin de kaynağıdır. Zaten müminin hayatı, Cennet ümidi ve Cehennem korkusu arasında seyreder.

Hasan Basri rahmetullahi aleyh buyurdu: “Mümin, nefsine hâkim olup onu Allah adına hesaba çekendir. Dünyada nefsini hesaba çekenlerin hesabı kolay geçer. Nefis muhasebesi yapmadan yaşayanların ise, kıyamet günü hesabı çetin olur.”

Nefis muhasebesi yaparken ölümü ve yeniden dirilerek herşeyin hesabının görüleceği kıyamet gününü gözümüzün önüne getirmeliyiz. Nefsimizi hesaba çekerken gerek kendimiz, aile fertlerimiz, akraba ve komşularımız için, gerekse içinde yaşadığımız toplum için ne gibi güzel işler yapıyoruz; yahutta kendimiz ve toplumumuz aleyhine olan ne gibi zararlı fiillerimiz var? İşte bu konuda derin derin düşünmemiz ve iyiliklerin çoğalması, yanlışların düzeltilmesi için hem dua etmeli hem de büyük gayret sarfetmeliyiz. Çünkü yapmamız gerekip de yapmadığımız ve uzak durmamız gerektiği halde işlediğimiz her şeyin hesabını vereceğiz. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. O zaman hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan her işi, bir hardal tanesi kadar da olsa, adalet terazisine getiririz. Herkesin hesabını görmeye yeteriz.” (Enbiya 47)

“Ne zaman sen bir faaliyet göstersen, Kuran’dan bir bölüm okusan ve siz ne zaman bir iş yapsanız, o işe koyulduğunuzda muhakkak ki biz üzerinizde gözetleyici oluruz. Ne yerde ne de gökte, zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisi dışında kalmaz; bundan daha küçük veya daha büyük ne varsa istisnasız apaçık bir kitapta yazılıdır.” (Yunus 61)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz: a) Ömrünü nerede harcadığından. b)İlmiyle ne gibi işler yaptığından. c) Malını nereden kazanıp nereye harcadığından. e) Vücudunu nerede yıpratıp eskittiğinden.” (Tirmizi)

“Âdemoğlu kıyamette getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayin edilir. Eğer mizanı (sevap kefesi) ağır gelirse, vazifeli melek; ‘filan kimse bundan sonra ebedî olarak kurtulmuştur,’ der. Mizanı (sevap kefesi) hafif gelirse melek; ‘falan kimse de kaybetmiştir,’ der.” (Ebu Nuaym)

Kafamızı iki elimizin arasına alıp düşünelim: Şu anda vâdemiz dolsa, emr-i hak vâki olup ölsek; amellerimiz, ibadet ve taatimiz, hayır ve hasenatımız yüzümüzü ak çıkarmaya yeter mi, yoka kötü yaşantımız; günah ve kusurlarımız yüzümüzü kapkara mı çıkaracak? Nefis muhasebesi yapmayanlar, bu mühim sorunun cevabını asla veremezler. İşte akıllı ve tedbirli mümin, bu “herşeyin hesabını vermek zorunda olduğumuz” hakikatini göz önünde bulundurarak hayatına ve davranışlarına yön verir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup durandır (bunu yeterli görendir.) (İbni Mâce)

Nefis muhasebesi yapmak, âhiretimiz gibi dünya hayatımız için de önemlidir. Zira günahlar dünyada kişinin müsibetlere uğramasına yol açabilmektedir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Başınıza gelen her musibet, kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ 30)

(Devamı haftaya…)