NEFES ALAMIYORUM (I CAN'T BREATHE)
Amerika'da polis tarafından öldürülen siyahi genç Eric Garner, boğazı polisler tarafından sıkılırken "nefes alamıyorum" diye söylemişti. Akabinde bu polisler hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu karar zaten önyargının olduğuna inanılan ABD'de geniş kesimlerce tepki görüyor. Peki görüyor da ne oluyor ABD basını ki özgür! olduğu iddia edilmektedir. Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı yeni yerleşkesindeki oda sayısı ve de Sayın Cumhurbaşkanı'nın kadın erkek eşitliği üzerine söylediği sözleri vermeye devam ediyor. Türkiye'nin antidemokratik bir ülke olduğunu dış ülkelerin Türkiye'ye müdahale etmesi gerektiğini söyleyen u2013CHP'nin başa geçmesini sağlayalım diyen- ABD'li ve ABD'de yaşayan Türk vatandaşları yaşananlara sessiz kalıyorlar. İsterlerse sessiz kalmasınlar. İlk sesleri çıktığında en iyi ihtimal kendilerini havaalanında tek yön gidiş bileti ile bulacakları kesin.
Yine ABD ve bu kez çok eleştirilen CIA. 2001 yılından sonra CIA'nın yaptığı işkenceler neticesinde psikolojik ve bedensel zarar görmüş ve ölmüş sayısı bilinemeyen kişilerden bahsediliyor. İşkencenin gerekçesi terörist faaliyetler. Netice? Sadece işkence yapanlar ve işkenceye uğrayanlar. Zira işkenceci CIA çalışanlarının yargılanması veya işkenceye uğrayanların ya da yakınlarının haklarını arayabilecekleri bir yargı makamı yok. Bir Türkiye vatandaşı olarak beklentim en azından hangi gerekçe ile olursa olsun hiçbir ABD makamına hiçbir insanın mahkemeler ve şeffaf bir süreç olmadan teslim edilmemesi. Çok açık ki giden insanlar ya ölüme ya da işkenceye uğrulanıyor. Bu haberden sonra ABD'nin hiçbir elemanının Türkiye'de izinsiz adım atmasına dahi izin verilmemeli. Zira sansürsüz yayınlanan rapor dahi bu kararı almaya yeterli. Zira 6200 sayfa olduğu söylenen rapordan 95 sayfa yayınlanmış. İki yerde de Türkiye ismi geçiyor. Ben sorumlu makamların bu konuda sorumluklarını hatırlatmak istiyorum. Zira Ebu Gureyp Guatemala ve bilinmeyen ceza ve işkence haneleri olan bir ülkeye bizim ülkemizden hiçbir kimsenin gitmemesi gerekiyor. Bu konuda hiçbir karşılıklı ilişki içerisine girilmemesi gerekiyor. Ta ki bu bozuk sicil temizlenene kadar.
Bu iki örneği neden verdim. Atalarımız derki "insanı yaşat ki devlet yaşasın." İnsanımıza güvenmeden tüm hayatımızı korkular ve de insanın müreffeh yaşamı için kurulmuş olan tüzel bir yapının bekası için heba etmememiz gerekmektedir. Aksi takdirde devletine güven unsuru yıkılmış olan insanlar olmadan o devletin yaşama imkanı bulunmamaktadır.
Ülkemizde de ilginç gelişmeler oluyor. Hrant Dink'in suikastını tetikçisi olduğunu itiraf etmiş olan Ogün Samast yeni isimler verdi. Devlet görevlisi olan ve de bu güne kadar isimleri bu davada geçen ancak hiç bu kadar açık şekilde zikredilmeyen kişilerin isimleri Savcılığa ulaşmış durumda. Hrant Dink'in suikastının arkasındaki kişilerin hepsinin ortaya çıkartılması gerekmektedir. Bunun için de devletin ve yargının işin üzerine hukuk kaidelerince ve kararlıca gitmesi gerekmektedir. Eğer yeni bir Türkiye inşa edeceksek bu şarttır. Özellikle azınlıktan olan bir vatandaşımızın katledilmesinin sorumlularının bu güne kadar ortaya çıkartılmaması büyük bir özürdür. Eğer ABD olmak istemiyorsak onlar gibi demokrasi ayıbı ile yaşamak istemiyorsak bu ve diğer karanlıkta kalan tüm cinayetleri çözmemiz gerekiyor. İşkence -0- tolerans yaklaşımı ülkemizde sistematik işkenceyi ortadan kaldırdı. Ancak ülkemizde ve dünyada herkes bilmeli ki hiçbir insan bizim ülkemizde kanun dışı yollarla cezalandırılamaz. Bu hususun altını çizmek için ve de Hrant Dink'e olan borcumuzu ödemek için mutlaka katillerin yakalanması ve adalet karşısına çıkartılarak hesap vermelerinin sağlanması gerekmektedir.