Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.34
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Nisan 2017

Neden 'Evet'?-4 Doğrudan demokrasi için 'Evet'

"Neden 'Evet'?" başlığı ile bu yazı dördüncüsü. Bu yazıları okuyan 'Hayır'cı dostlar sakın bize fanatik bir 'Evet'çi olarak bakmasın. Yazdıklarımızı 28 yıllık siyaset- politika muhabirliği ve Parlamento muhabirliği yapan, hakikaten yazdıklarını yaşayan ve yaşadıklarının tecrübesi ile değerlendiren biri gözü ile bakınız. Aksi halde yazdıklarımız taraftarlık dogmatiği içinde görmeyen göz, duymayan kulak, söylemeyen dil algısı ile kaybolur gider. Tıpkı şu an hem 'Evet'cilerin bir kısmının hem 'Hayır'cıların bir kısmının sloganik söylemlerin dışına çıkamaması gibi. Oysaki Anayasa değişim paketi Türkiye'nin yıllardır takılıp kaldığı kısır döngüden çıkışı için büyük bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Değişim şarttır. Dönüşüm kaçınılmazdır. Yeni şeyler söylemeyen, yeni davranışlar belirlemeyen, yenidünya kurmayan yapılar çökmeye mahku00fbmdur. Bugün için yaşadıklarımızda onun tezahürüdür.

Kasım ayı içinde Uşak'ta İletişim Fakültesinden bir öğrencinin bitirme tezi için yardımcı olmam istendi. Öğrencimiz konuyu söyledi. Taslak soru çerçevesini çizdi. Bizde yardımcı olduk. Çok fazla bir denek değil. Fakat toplumda değişim ihtiyacını o ankette çok net görüyorsunuz. Adı konduğunda algı operasyonlarının etkisi ile farklı sonuçlar çıkmıyor değil. Fakat 'Türkiye'de bir sistem değişikliğine ihtiyaç var mı' denildiğinde fark etmiyor AK Partilisi, MHP'lisi, CHP'lisi hep birlikten % 75 oranında 'Evet' diyor. Sistem değişikliğinin adı konusunda toplumda tam bir mutabakat olmasa da sistem değişikliği ihtiyacında mutlak bir mutabakat var yani.

Bana sorarsanız şu an bile Anayasa Paketi üzerinde yaşanan tartışmaların içeriği sistem değişikliği olsun veya olmasın değildir. Tartışmaların içeriği 'Böyle mi?' olmalıdır. 'Evet' diyenlerin gerekçesi içinde de sadece Anayasa Paketi olmadığı gibi 'Hayır'cıların gerekçeleri içinde Anayasa Paketi yok. Hatta hiçbir şekilde Cumhurbaşkanlığı Sistem tartışmaları yok. Ne var? Kişilere karşı tavır var. Bloklaşma ile varlıklarını sürdürme var. Aynı şey karşı taraf içinde geçerlidir.

Aslında kısır, sloganik tartışmaların dışına çıkılıp değişimin içeriğine öyle bakılsa önemli bir yönetim iyileştirmesi için büyük fırsatların beraberinde getirildiğini göreceğiz.

İşte bu nokta da Neden 'Evet'? sorusunun dördüncü cevabı önümüze geliyor. 1. Hükümetin kuruluşundan bu yana 65 hükümet geçmiş. 94 yıllık Cumhuriyet tarihinde 65 hükümet. Dile kolay. Sadece şahsım 1989'dan bugüne 28 yıllık Ankara hayatımda 24 Hükümetin ya kuruluşuna, ya da kuruluş girişimine şahit olmuşum. Türkiye'nin DP'den sonra toplumsal mutabakatla iktidara gelen AK Parti döneminde bile 8 Hükümet kuruluşuna şahitlik ettik hepimiz. Tüm bunların sebebini siyasi partilere, kişilere yüklemek ne kadar doğrudur. Biz de Parlamenter sistem kısa vadeli iktidarlar doğuruyor. Bizde Parlamenter sistem her 10 yılın sonunda mutlaka koalisyonlar ve kaoslar dönemini doğurur. Öyle hiç kimse Avrupa'yı örnek göstermesin. Demokrasinin beşiği dediğiniz Avrupa'nın Fransa ve İtalya hariç krallıkla yönetilmeyeni yoktur. Almanya'yı söyleyeceksiniz? Yanılıyorsunuz Almanya'nın hangi ülkenin güdümünde olduğu malumdur.

Şu unutulmasın Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile koalisyonlar dönemi ebediyen kapanıyor. Bu sistemle vatandaş doğrudan kuracağı Hükümetlerin güven oylamasını kendisi yapacak. Bu sistemle çıkacak kaosu kendisi çözecek. Yasama ile yürütmenin arasında hakim millet kendisi olacak. Aralarında çıkacak anlaşmazlığın kararını kendisi verecek. Dünyada doğrudan demokrasi uygulayan İsviçre hariç ilk ülke olacak. Meclis'te parçalı bir yapı oluşabilecek, fakat kesinlikle yürütmede artık bir parçalı durum söz konusu olmayacak. Çünkü millet koalisyon olacak ise bunu Cumhurbaşkanlığı seçilmeden önce kuracak ve %50'nin üzerinde bir temsili garantileyecek. Millet hükümet programını da güvenoyunu da sandıkta kendisi verecek.

Bu sistem konusunda en büyük eleştiri 'Ya deli biri seçilirse?' kaygısıdır. 2014 10 Ağustos'unda bir seçim yapıldı. Şimdi milletvekili Ekmelettin İhsanoğlu CHP ve MHP'nin ortak adayı çıktı. Bir nevi dayatma adaydı. Resmen dayatma bir aday. Millet ne yaptı? Seçti mi? Hem de Ekmelettin İhsanoğlu gibi donanımlı birini. Hayır. Ama Türkiye'nin 50 milyar dolarına mal olan bir Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer üç genel başkanın kafalanması sonrası yani Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli'nin kafalanması sonucu bu Parlamenter Sistemle millete 7 yıl dayatılabildi. Hatta 5 ayda bulunduğu yeri gasp edebildi. Cumhurbaşkanlığı Sisteminin tek handikabı şudur; dünyadaki şer güçlerin algı operasyonu ile isimlerin dayatılması ve bu isimlerin Cumhurbaşkanlığına gelmesi. Fakat bunun önünde ki en büyük engel ise %50 mutlak milletin oyuna ihtiyaç duyulmasıdır. Millet ise aynen Ekmelettin İhsanoğlu gibi birine bile yol vermediğine göre bu kaygıya yer yoktur.

Millet artık Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile doğrudan yürütmeye, doğrudan yasamaya müdahale olacaktır. İşte bu nedenle milletin doğrudan demokrasisi için 'Evet' diyoruz.

Cuma'nın hayrı üzerinize olsun.