Neden Biden'a sevindiler
Öncelikle kardeş Azerbaycan’ın mütecaviz ve
işgalci Ermenistan’ı yenerek elde ettiği destansı zaferini kutluyorum. Allah cc
zalimleri rezil u rüsva eylesin ki bir daha zulme yönelmesinler.
Trump başkan seçilirken, ABD-Türkiye ilişkilerinin seyrini, FETÖ elebaşı ve diğer üst düzey elemanlarının sınır dışı edilip edilmeyeceği ya da Türkiye'ye iade edilip edilmeyeceği belirler demiştik. Fazla sürmedi, 6 aydaki uygulamaları ile Trump’ın Beyza Saray-Pentagon bürokrasisi tarafından preslendiğini gördük. Çetin ceviz Trump onlarla kavga etse de bürokrasiye boyun eğdi.
ABD Başkanı Trump çok agresif ve sözlerinde özensizdi. Buna bir de Trump’ı tahrik edip kendilerine saldırtan güçlerin planlarını da katarsak haddi zatında agresif olan başkan raydan çıktı. Öyle ki seçilir seçilmez küresel güçlerin kontrolündeki medyaya ile yaban bir kavgaya girişti. Onları toplantılarından kovdu hatta Beyza Saray’a aldığı kendi çalışma arkadaşlarını da danışmanlarını da kovdu. Aslında haklıydı da ama 2020’ye geldiğimizde ilk gün kendisiyle birlikte hareket edenlerden sadece 2 kişi yanında kalabildi. Bu da bir Başkan için büyük zaaf olarak görüldü.
ABD ve Avrupa’da insanlar birleştirici
liderlikten yanadırlar ve bunun için de küçük düşürücü, ayrıştırıcı, geçimsiz,
itiş kakış ile siyaset yapanlara prim vermiyorlar.
Tabi ki ABD seçimlerini Trump’ın agresif olup
olmaması belirleyemez. Amerika’da seçimleri başkanın tavrından ziyade dünyayı
okuması belirleyicidir. Dolayısıyla ABD’de seçimlerin yenidünya düzeni konsepti
ile Küreselcilerle ulusalcı/Amerikancı güçler arasında geçtiğini bilmeyenimiz
yoktur.
Peki, ABD ve dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor?
ABD’de kavganın büyüyeceğini beklemek
falcılık ya da komplo teorisi değildir. Cumhuriyetçiler de Demokratlar da
kılıçları bilediler. Bu yüzden önümüzdeki iki yıl içinde bu güçlerin
birbirlerini yıpratmak için büyük bir mücadele vereceklerini düşünüyoruz.
Büyük güçlerin vereceği kavganın dünyaya yansımaları hayra hizmet etmeyecek. Çünkü yeni dünya düzeninde “tek devlet” tezini savunan küreselcilerin başta Avrasya olmak üzere Uzakdoğu ve Afrika politikaları agresif olacaktır. Küresel güçlerin dünyada pek çok ülkede haritaları değiştirmek istediğini biliyoruz. Bunun için dünya devletlerinin bu tehdide karşı yeni bir pakt oluşturmaları kaçınılmazdır.
Çin ile Biden’lı ABD’nin ortak hareket
edeceği noktalar ayrıştıkları noktalardan daha fazla. Yani ABD Çin ile kavgayı
değil paylaşımı gerçekleştirmek isteyecektir. Bu yüzden Uzakdoğu’da değil, AB
ülkelerinde ve bölgemizde çetin bir 3 yıl yaşayacağız. ABD’nin, başta
İsrail-Filistin meselesi olmak üzere Suriye, Irak, İran ve tabi ki Türkiye
politikalarında softpawerı tercih etmeyeceğini, daha agresif bir Ortadoğu
politikasına yöneleceğini bekliyoruz.
Anlayacağınız, bildiğimiz ve beklediğimiz
gibi bir dış politika sürdürecek olan Biden, bölgemiz için de ülkemiz için de
Trump’tan daha şedid ve daha zararlı bir başkan olacaktır.
Ahval böyle iken başta Kemal Kılıçdaroğlu
olmak üzere diğer muhalefet partileri neden Biden’in seçilmesine sevindiler?
Hatırlarsınız, Biden geçmişte, “Tayyip Erdoğan’ı darbe ile değil, muhalefeti destekleyerek devireceğiz” mealinde açıklama yapmıştı. Tam da bu sözler basına yansıdığı günlerde Kılıçdaroğlu, “Dostlarımızla Erdoğan’ı devireceğiz” naraları atıyordu.
Amerika’nın Türkiye’yi kendi haline bırakmayacağını 70 yıldır biliyoruz. Kendi ayakları üzerinde durmayı başaran bir Türkiye ABD’nin görmek istediği bir Türkiye değil, ABD, her zaman NATO’ya/ABD’ye bağlı ve bağımlı bir Türkiye’den yana ve bu sebeple Türkiye siyaseti ile uğraşmaktan vazgeçmeyecek.
İşte tam da ABD’nin bu politikasını kendileri için fırsat görme bahtsızlığına düşen muhalefetimiz, seçmenden alamadıkları iktidarı Biden’ın kendilerine takdim edeceğini beklemektedirler. Neticede rakipler aynı: Recep Tayyip Erdoğan!
Bir ülke ve parti için acziyetten öte mide bulandıran bu yaklaşımı bizim siyasetçilerimiz sindireceklerse ve milletin karşısına bu halleri ile çıkacaklar ise elbette milletin de bir cevabı olacaktır.