Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
3040.65
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Haziran 2020

Necip milletin Fazıl’ı (1)

(26 Mayıs 1904, 25 Mayıs 1983)

Edebi metinler, tarihe ışık tutar. Edipler, tarihin tanıklarıdırlar, bazıları da sanık…

Kişi, yaşadığı coğrafyanın şeklini alır.

Necip Fazıl Kısakürek, maşeri vicdanın sesidir.

Necip Fazıl Gençliği:

Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! şuurunda bir gençlik…

O, bu gençliğe ömrünü verdi.

Gençler üzerinden ihanet planları yapanlar, vaz geçmiş değiller. Ama etkilerini büyük ölçüde kaybettiler. ‘Demokrasi’ adı altında terörle yeni ‘ittifaklar’ peşindeler.

Diyarbakır’da evlat nöbetindeki aileler terör örgütünün kaçırdığı gençlerini istiyorlar da “ Yanmaz da yürekler güneşe atsan / Bir kibrit bir orman yakar başıboş ” dediği yürekler, pişkin pişkin sırıtıyorlar.

Tarih, kutuplara kaçmış bir fener / Buz denizlerinde çakar başıboş” diye tarif ettiği durumun müsebbipleri, bugün de dillerine doladıkları ‘saray’ kelimesi üzerinden tarih, kültür ve din düşmanlığına devam ediyorlar.

Ayasofya’da Fetih suresinin okunmasına işgal girişimi diyorlar. Gezi darbe girişiminde, “Zulüm 1453’te başladı.” hezeyanını sürdürüyorlar. Fetih ve cihadın yeniden tanımlanması gerektiğinden dem vuruyorlar.

Daha on beş gün önce ekonomiyi çökertmek için yine Ağustos 2018’de yaptıkları gibi Londra merkezli saldırıya geçtiklerinde nasıl ki Cemal Kaşıkçı’yı katlederek Türkiye’yi zor durumda bırakmak istemişlerse, şimdi de Kuzguncuk’ta kilisenin haçını kırarak, Hrant Dink Vakfını tehdit ve Diyarbakır’da asayiş kontrolünde polisi şehit ederek bu ülkenin huzuru bozmak istiyorlar.

Bu saldırı karşısında malum cunta ve terör yandaşlığından oy devşirmeyi hesaplayan gaflet ve dalalet erbabı suskun; bir saldırı anını bekliyorlar. Korona’dan beklediklerini bulamadılar, Şehir hastanelerini engelleyemediler, ülkenin İHA ve SİHA’larını yapan firmalara saldırıyorlar, ekonominin İMF’ye teslim edilmesini istiyorlar.

İşgal güçlerinin öncüleri…

Millet, iki asırdır bu ihanet odağına karşı kanlı bir mücadele veriyor.

Merhum Necip Fazıl Kısakürek , Gençliğe Hitabe’sinde bu mücadelenin zaferle sonuçlanacağını şöyle anlatıyor.

İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah’a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!”

İşte o gençlik, bugün İHA, SİHA, gemi, helikopter, şehir hastaneleri, yollar, köprüler, havalimanları yapıyor. Zenginliğini din, dil, ayrımı gözetmeden tüm insanlıkla paylaşıyor.

"Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...”

İşte o gençlik, 15 Temmuz’da Necip Fazıl Gençliği’nin medarıiftiharı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın çağrısıyla sokakları, meydanları tutup işgalcilerin tetikçilerini derdest etti, tarihin akışını değiştirdi. Suriye’de, Libya’da yaptığı harekâtlarla emperyalizmin planlarını paçavraya çevirdi.

Zaman bendedir ve mekân bana emanettir.”

Bu anlayışı: “ Ne işimiz var, Suriye’de Libya’da!..”diyerek zehirlemeye çalışıyorlar.

Necip Fazıl Kısakürek’in vuslata erişinin otuz yedinci yılı.

Otuz yedi yıl, otuz yedi asır gibi geçti.

29 Mayıs 1453…

İstanbul’un fethinin beş yüz altmış yedinci;

Gezi teröristlerinin “ Zulüm 1453’te başladı.” hezeyanın yedinci yılı… Teröristlerle ‘onur duyan’, iftar sofraları yıkan, domuz masalarında meze atıştıran, Ebu Cehil’in sevk ve idaresine ram olmuş sözde mücahitlerin, milliyetçilerin, demokratların türediği zamanların tanığıyız.

Haftaya buradan devam…