Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2964.31
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ekim 2023

​Necip Fazıl'ın metafizik oğlu

Necip Fazıl’ın metafizik oğlu Hilmi Oflaz ile ilgili epeyce hatıra dinledim. Bu hatıraların çoğunu derledim. Öğrencilik yıllarımda uzaktan da olsa sohbetini dinlemiş ve kulak misafiri olmuştum. Hilmi Oflaz’ın birinci derecede bir müridi olamayışıma da hayıflanıyorum. Hüzün ve kırgınlık ta cabası…

Oflaz’ın resmi biyografisi şudur.

Hilmi Oflaz, aslen Trabzonlu olup 1926’da Düzce’de doğar. Ortaokul mezunudur. Fakat tahsil görmüş koca profesörlere taş çıkartacak kadar donanımlıdır. Müthiş bir kitap sevgisi vardır. Sadece sevgi değil, deli gibi kitap okur aynı zamanda. 25 bine yakın kitap okuduğu anlatılır. Bitmek bilmeyen öğrenme aşkı, kazandıklarını kitaba yatırmasına yol açacaktır. Tabi çıkan her bir yeni dergiye onlarca farklı isimle abone olmaktan ya da gençlere yemek ısmarlamaktan arta kalan parayla. Önceleri Çengelköy’de bir köşkte otururlar. Durumları iyidir. Kira gelirleri ve Düzce’de tütün tarlaları vardır. Fakat Hilmi Oflaz servetini artırmak yerine harcamayı seçer. Nihayetinde Üsküdar Kuleli’ de bir gecekonduya kadar düşer.

Hilmi Oflaz’ın ismi, gâh fakültede gâh Beyazıt Meydanında bazen de cami çıkışında arkadaşlarımız arasında hep duyuluyordu. Niçin duyulmasın ki. Türk edebiyatına, Türk şiirine, Türk düşüncesinin İslam’la şereflenmesine katkıda bulunan Necip Fazıl’ın metafizik oğluydu Hilmi Oflaz.

Bu zatın ismini iki defa iki önemli şahsiyetten duymuştum. Her duyuşum da bir milat idi benim için. İlk duyuşumu bundan sekiz yıl önce bu köşemde duyurmuştum. Yedi Güzel Adam’dan Kudüs Şairi M. Akif İnan’ın duyurusuydu ilk miladım.

Yıl 1998, mevsimlerden bahar aylardan mayıs idi. Edebiyat Fakültesinde Milli Gençlik Vakfı’nın geleneksel şiir gecesi vardı. Şairler salona çıkmış sırayla şiirlerini okuyorlardı. Kudüs şairi M. Akif İnan, daha önce şiirini okumasına rağmen tekrar kürsüye çıkmış ve şu bilgiyi aktarmıştı. Arkadaşlar, Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in metafizik oğlu Hilmi Oflaz vefat etti. Vefat mı etti. Vefat yıl dönümüydü, pek anlamamıştık. O gün, o gece Kudüs şairinin heybetli duruşu karşısında salonda bir alkış duyuldu. Sonra hep birlikte el-Fatiha demiştik.

Hilmi Oflaz’ın ismi ile ikinci karşılaşmam ise Kıymetli dostum yazar-kütüphaneci İrfan Dağdelen’di. Biz üniversitedeyken İrfan Dağdelen, okulu bitirmiş Atatürk Kitaplığına kütüphaneci olarak atanmıştı. Bir gün İrfan hocayı ziyaretlerimde kendisi yeni bir kitap çalışmasından bahsetmişti. Az sonra kitabı getirmiş, imzalamış ve bana takdim etmişti. Hilmi Oflaz’ın bu kitabı benim için bir dönüm noktası olmuştu. Yıllarca Necip Fazıl’ı okuyor, şiirlerini ezberlemiştik. Ama onu, şiirini ve edebi hayatını has bir müridinin hatıratından okumak çok güzeldi.

Edebiyat fakültesinde Hilmi Oflaz’a dair sohbetlerde kıymetli büyüklerimiz Zeki Bulduk, İlyas Dirin, Ahmet Pekşen hocaların bahsettiklerini duyuyordum. Daha sonra onlar Bedir Acar, Bünyamin Yılmaz ile birlikte daha Hilmi Oflaz’ın sofrasında başköşede oturmuşlardı.

Hilmi Oflaz’ın çok yakın Arkadaşlarından biri de Bahçelievler eski belediye başkanı ve TYB İstanbul eski başkanlarından Muzaffer Doğan abimizdi. Muzaffer Doğan, o zamanlar siyaset ve belediye işleriyle uğraş verdiğinden Hilmi Oflaz’ın etrafı yeni kuşak gençler almıştı.

Zeki Bulduk ağabeyin hatıratında Hilmi Oflaz çok ağır basardı. Hatırat yüklü kitabının bir yerinde şu cümleler yazılıydı.

İlesam’ da iftar vakti soframıza getirilen sımsıcak çorbadır Hilmi Oflaz. Gurbettesin, talebesin, hayata pamuk ipliğiyle bağlı olacak kadar güvenden azadesin. Ve dünyada Hilmi oflaz denli, poyraz fıtrat bir âdemi tanıyorsun; dert, yalnızlık, gariplik ne gam!

Simitle orucunu açan fakülteli çocukların tuzu-biberi, sigarası-çorbası ve en çokta Hoca Ahmed Yesevi’ nin son dervişinin masamıza bıraktığı çiği yere damlamamış karanfil gülüşüdür.

Bir deli bir derviş gibi gelirdi. Dilini yalnız divane âşıkların çözebileceği bir lehçede konuşurdu. Hikmet onun kardeşi, sükût rehberiydi. Her bildiğini söyleyenden sakınmayı Ataullah İskenderî’den mi yoksa İbn-i Arabî’den mi öğrenmişti bilmiyorum ama kelam namına üstad’ı, metafizik babası ne kadar umman ise; o bir duru pınardı.”

Zeki Bulduk, Müstesna Deliler Albümü kitabında bu satırlarla Merhum Hilmi Oflaz’ı anlatıyordu. Yalnız bu satırlar mı? Hayır… Hilmi Oflaz, İlesam’da masaya üç şey bırakırdı. Kitap, çorba ve sigara… Sigaraya bulaşmayaydılar iyiydi. Ama edebiyat; şiiri, hikâyeyi, romanı, denemeyi sigarayla yoğurmak bu dostlarımızın işiydi.

Hilmi Oflaz, Necip Fazıl’ın metafizik oğluydu ama üstadın dava arkadaşı Sezai Karakoç, Hilmi Oflaz ismini hatıralarında hiç anlatmaz. Bunun sebebini, ikisinin de yakın dostu Muzaffer Doğan abimize sordum. İnşallah cevabını gelecek yazımızda anlatırız.