Necip Fazıl
Türkiye’de her sahada müspet
gelişmelere şahit oluyoruz. Bu olumlu değişimlerden biri de kültür sanat
dünyamıza yansıyor. 24 Aralık 2023 tarihinde Milat gazetemizde yazdığım “Ödüllerde de Vesayet Dönemi Sona Erdi”
başlıklı yazım, kültür sanat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Orada anlattığım
hakikattir, hayal değil. Zira 45 yıldan beri İstanbul’da yayın, basın, kültür,
sanat merkezli çalışmaları takip ediyorum. Evet, iyileşme var. Bazılarının
seslerini yükseltmelerine bakmayın. Gayr-ı millî sanat geriliyor. Yerli-millî
sanat ise yükselişte!
Cumartesi günü AKM’de
“Necip Fazıl Ödülleri” gecesine katıldım. Star
Gazetesi’nin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği gece
kusursuzdu. Gecenin sözü, Şairler Sultanı’nın şiirinden alınan, “Doğdu Batmayan
Güneş”ti. Büyük ve dolu salona baktıkça, gençlerimizin coşkusunu gördükçe
Allah’a şükrettim. Cumhurbaşkanımız söylüyor ya: “Nerden nereye?” Hakikaten bu
günleri görebilmek büyük bir nimet! Şükürler olsun.
Gecenin tanıtım filmi
mükemmeldi. Ödüllerin koordinatörü Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh
Albayrak, özlü konuşmasında 10. yılına ulaşan mükâfatların hikâyesini anlatırken,
“Necip Fazıl Ödülleri’nin kültür ve edebiyat dünyasında bir ‘referans’ hâline
geldiğini” söyledi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy
da, “Necip Fazıl’ın kelimeleriyle dokunan eserleri, sadece bir şairin değil aynı
zamanda bir düşünür ve vatanseverin de ifadeleridir. Onun mefkûre ve sözleri
sadece yaşadığı dönemde değil, günümüzde de yankılanmaya devam etmektedir.”
dedi.
Sıcak, samimi ve iyi bir
merasimdi. Roman dalında ödül alan yazar Selahattin Yusuf’un oğluyla sahneye çıkması
geceye renk kattı. Efe Yusuf’un konuşması babasının hitabından az değildi. Büyük
ruhlu küçük Efe, salonda sempatileri ve alkışları topladı. Özellikle Gazze’deki
çocuklara vurgu yapması gözlerimizi yaşarttı. Herkesin ayağa kalkmasını
istediğini belirten Efe, “Gazze’de vefat eden çocuklar var.
Protestoların aktif hâle getirilmesini istiyorum.” dedi. Zaten başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün konuşmacılar, ödül alanlar ve verenler
Gazze’den, Kudüs’ten ve Filistin’deki İsrail soykırımından bahsettiler, Siyonistleri
lanetlediler. Selahattin Yusuf’un “Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde Türkiye’nin
uzun farları yanıyor.” sözü anlamlıydı. Üstün Hizmet Ödülü mükâfatına lâyık
görülen kıymetli ilim, fikir ve sanat adamı Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin
konuşması nükteli ve incelikliydi. Dünyada müzik alanında Türkiye’yi temsil
eden Büşra Kayıkçı’ya “Müzik” ödülü verilmişti. Kızımız piyanoda salondakilere
kısa müzik ziyafeti sundu.
Gecede veciz bir konuşma
yapan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl’ın 40. Yıl Jübilesinin
takdimini yapmanın kendisine nasip olduğunu belirtip ekledi: “En büyük hayali
olan Ayasofya’yı açmak şerefine de eriştik.” Üstadın hatırasına
sahip çıkanlara teşekkür eden Erdoğan’a göre, “Kaleme aldığı eserlerle zor
zamanlarda verdiği mücadeleyle merhum üstadımız deha derecesinde inşa kudretine
sahip mümtaz bir şahsiyetti. Şiirden nesire, tiyatrodan hikâyeye edebiyatın her
alanında eser veren bir münevverdi.” Ödülleri teşvik ettiğini
belirten Erdoğan, bu konuda emek verenlere teşekkürde bulundu, sonra şöyle
devam etti: “Ekol hâline gelmiş değerlerimizin vefatları, geride
doldurulması çok büyük boşluklar bırakıyor. Yeni yetişen gençlerimizin
üstatlarından aldığı emaneti hakkıyla taşıyıp kendinden sonrakilere en güzel
şekilde teslim edeceğine inanıyorum. İşte bu noktada Necip Fazıl Ödülleri büyük
bir önem arz etmektedir.”
Üstad Necip Fazıl’ın
siyasi, sosyal ve kültürel bakımdan Türkiye’nin en sancılı döneminde yaşadığını
hatırlatan Cumhurbaşkanı, “Üstadın Anadolu ruh kökü dediği, kadim hasretlerin
bütünüydü. O dava adamıydı. Şiirleriyle, tiyatrolarıyla bir hakikat yolcusuydu.
Türkçeyi en mahir şekilde kullanan ediplerimizden biriydi. Devrinin tatsız,
tuzsuz lisan dayatmalarına asla itibar etmemiştir. O, zaman ve mekân şuuruna sahip, büyük bir iman ve dava adamıydı. O gümrah
bir ırmak misali akan şiirleriyle, tiyatrolarıyla, tenkit ve inceleme
yazılarıyla bir hakikat yolcusuydu. ‘Dilden daha büyük, dilden daha aziz,
dilden daha gerçek, dilden daha müdafaalı vatan yoktur.’ diyerek, Türkçeyi
savunmuştur.” diye konuştu.
Şairimizin “şiir ve
nesirdeki hikmetli sözlerini keskin bir zekâ, derinlik, ustalık, mecaz ve
nükteyle tezyin ettiğini vurgulayan” Cumhurbaşkanımız, konuşmasını şöyle
tamamladı: “Sanatların sultanı olarak tarif ettiği şiirle, mutlak hakikati
aramıştır. Necip Fazıl’a göre mutlak hakikat Allah’tır. Şiir, Allah’ı sır ve
güzellik yolunda arama işiydi. Şiire ve Allah'ın mahrem ülkesi meçhuller âleminin
derbeder seyyahı olarak gördüğü şaire çok önemli görevler yüklüyordu.” Bu
hayırlı hizmette emeği geçenlere teşekkür ederken, ödül alanları ve isabetli
kararlar veren seçici kurulu kutlarım.