Nebevi örneklik ve biz
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa SAV Efendimiz bir gün Medine çarşısında yürürken küçük yaştaki bir kızın üzgün olduğunu (kimi rivayetlerde ise ağladığını) görür. Yanına varır Fahr-ı Kainat AS. Bütün insanlara hatta bütün varlığa karşı yüreğinde yetecek merhamet taşıyan o kutlu insan şefkat dolu sesiyle kıza sorar:
-Seni ağlatan nedir, bana söylemek ister misin?
Kız, derdiyle ilgilenenin Medine’nin en saygın şahsiyeti Rahmetenli’l Alemin Muhammed SAV olduğunu görünce mutlu olur. Bu mutluluğu Hz. Peygamber’in derdine deva olacağına olan inancıyla alakalıydı. Çocuk başlar anlatmaya:
“Efendim beni alış veriş için gönderdi, lakin ben onun verdiği parayı kaybettim” der. Bunun üzerine efendimiz kıza ne kadar para kaybettiği sorar ve kaybettiği kadar parayı kıza vererek ayrılmak ister, lakin kızın üzüntüsünün geçmediğini gören Resul-i Ekrem kıza sorar:
-Başka bir sorunun mu var senin?
Mahcubiyet edasıyla Efendimiz’e, “Parayı ararken geciktim, efendimin bu gecikmeden dolayı bana kızacağından endişe ediyorum” diye cevap verir.
Buyuruyor ya Alemlerin Rabbi:
“Biz seni bütün alemlere rahmet olarak gönderdik.” İşte bu hitaba mazhar Resul-i Kibriya AS kıza döner, “Gel, ben de seninle efendinin evine geleceğim ve efendinin sana kızmamasını isteyeceğim” der.
Kız düşer efendimizin önüne, eve doğru ilerlerken içindeki korku da büyüyor;
Ya efendim ricacının ricasını geri çevirirse? Çünkü bu konuda kızcağızı endişelendiren haklı gerekçeler var. Ama tek çarenin de bu olduğunun bilinciyle eve varırlar.
Hz. Peygamber ev sahibi ile selamlaştıktan sonra sebeb-i ziyaretini anlatmaya başlar ve ev sahibinden, gecikmesinden dolayı kıza kızmaması için ricada bulunur. Yahudi olan kızın efendisi hayret ve şaşkınlıkla Efendimiz Aleyhisselamı dinledikten sonra, “Şimdi sen bu köle kız için mi ta buralara kadar geldin?” der. Efendimiz AS, “Evet, bu kızın hatırına geldim” buyurur.
O güne kadar kızlara, kadınlara değer vermeyen anlayışla yoğrulan Yahudi ev sahibi karşılaştığı bu şefkat, merhamet ve al-i cenaplık karşısında Muhammed Mustafa’ya büyük bir sevgi, güven ve hürmet besler. Ev sahibi Yahudi şahıs adeta çarpılır, döner Hz. Peygamber’e:
Sen ki bu kadar merhamet ve şefkatle dolusun, ki bu sebeple buraya bu köle kız için gelmişsin, senin bu asaletin, bu merhametin ancak ilahi bir mazhariyetle mümkün olur. Senin Allah’ın elçisi olduğuna şehadet ederim der ve Müslüman olur.
Doğrusu bu güzel menkıbeden sonra dönüp, günümüz Müslümanlarının içinde bulundukları ahlak, vicdan ve diğergamlık ile ilgili çöküntüye gelmek istemezdim. Zira tarihin şeref levhasına geçen bu hadiseyi içinde bulunduğumuz pespaye halimizle kirletme hakkına sahip olmadığımızı düşünüyorum.
İslam alemi Muhammed Mustafa Aleyhisselamın bıraktığı güzel örneklikten koptu, çünkü Allah Tebarek Teala’nın buyruğundan, Kur’an’dan koptu, bu yüzden ümmetin içinde bulunduğu durumu tarif etmek bendenizin takatinin fevkindedir. Nasıl düzeliriz, nasıl toparlanırız, yeniden nasıl örnek bir topluluk/millet oluruz bilmiyorum. İşin daha vahimi düzelip düzelmeyeceğimizden de emin değilim. Çünkü her yenilik, teknolojik her gelişme bizi değerlerimizden biraz daha koparıyor, nesiller elimizden kayıp gidiyor ve biz bunları çaresiz seyrediyoruz.
Gençlerin emanet edildiği, ailelerin çocuklarını dinini bilsin, ahlaklı olsun diye emanet ettiği kimi cemaatlerin hali ortada. Pek çok cemaat kendilerine üstelik ücret karşılığı emanet edilen çocukların çokluğundan istifade etmenin peşinde. FETÖ gibi bir örnek varken çocuklarına sahip çık(a)mayan aileler de çocukları emanet alan cemaatler de çok hassas davranmalıydılar, davranmalıdırlar.
Unutmayın ki yarınları sizin yetiştirdiğiniz çocuklar inşa edecek.