Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Mart 2020

Ne Rusya ne Amerika bağımsız Türkiye!

1974 yılında, Leonid Brejnev ile Jimmy Carter, Vladivostok'ta yaptıkları zirve toplantısında kendi aralarında dünyanın yeniden bölüşülmesini konuştular.

Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki nüfuz bölgelerini bir daha ayarladılar. Kisisnger bir ara Nixon’la yaptığı bir görüşmede başkana Çinlilerin tarihsel süreç açısından Ruslardan daha tehlikeli olduğunu söyleyerek; ABD’nin Çin tehdidine karşı Ruslarla birlikte ittifaka girmesi teklifinde bulunmuştu.

50 yıldır dünya milletlerini “iki kutuplu dünya” masalıyla uyutan küresel güçler perde arkasında bu tür ayarlamalar yaparak dünyayı kendi aralarında pay ettiler.

Daha 1927 yılında “Yedi Kız Kardeşler” olarak nam salmış Esso, Mobil, Gulf, Texaco, Chevron, Shell ve BP gibi şirketler ortak petrol kartelini kurarak zaten bölge siyasetini dizayn etmeye başlamışlardı.

Soğuk savaş dönemi tam bir palavraydı. ABD ve Rusya’nın bir aldatmacası.

Örneğin “soğuk savaş” yıllarında Amerikalılar “sürekli savaş” fikrini ortaya atmışlardı. Bunlardan Rockefeller ailesi New York’un en büyük iki bankası Chase Bank ve National City Bank of New York yanında dünyanın en büyük petrol şirketlerini, askeri sanayiyi, kimyasal sanayiyi CFR üyesi Dulles kardeşler yolu ile CIA ve Dışişleri kontrol ediyordu.

1975 yılında İzmir Çeşme’de düzenlenen ve Margaret Thatcher’in de katıldığı Bilderberg Toplantısı’nın sonucunda çıkan karar; “Bundan sonra yeni Bolşevizm İslam’dır” oldu.

Demem o ki; ne Rusya ne Amerika ne İsrail ne de İngiltere bu toprakların dostudur. Hiç olmamıştır.

İdlib’den gelen şehitlerimiz bir kez daha gösterdi ki içinde yaşadığımız vatan toprakları bin yıl öncesinde olduğu gibi yine her taraftan kuşatılmaya çalışılmaktadır.

Bu coğrafyanın yükselme, kendine gelme, ayakta kalma dönemleri hep sancılı, acılı ve zahmetli olmuştur.

Lütfen hatırlayınız; Moğolların doğudan batıya, Haçlıların da batıdan doğuya doğru yıkım ve imha faaliyetlerini yürüttüğü o dönemi.

Türklerin, çekiçle dövülen kılıç gibi baskılara maruz kaldığı, insanlık tarihinin en acımasız, en merhametsiz, iki büyük yıkıcı gücün tam ortasında kaldığı bir zaman dilimidir bu.

İşte tam da böyle bir zaman diliminde Allah, Süleyman Şah oğlu Ertuğrul’u, göç yolunu açarak onları Bizans’ın sınırına yerleştirdi ve onlara bir kader çizdi. Çadırdan imparatorluğa doğru giden bir yoldu bu.

Asla beylikler arası çatışmalara karışmayan bu boy, tam yüz yıl boyunca hiçbir büyük savaşa dâhil olmadı ve tüm enerjisini Bizans’la savaşmaya harcadı. Nihayetinde buradan bir cihan devleti doğdu.

Hiç kuşkunuz olmasın tarihin yine bu evresindeyiz. Doğudan Ruslar Batıdan Amerika’nın arasında sıkıştırılmış iki büyük gücün arasında beka mücadelesi veriyoruz.

2017 yılında yine bu köşede şöyle yazmıştım. “Suriye krizi ilk çıktığı zamandan bu yana Rusya ve İran deyim yerindeyse Esed rejiminin sigortası olmuşlardır.

Orada Rusya, İran ve Esed rejiminin istediği durumun gerçekleşmesi akabinde yaklaşık 15 ülkenin bulunduğu topraklarda sadece Türkiye'nin 'işgalci' gibi lanse edilmesinin adımları atılabilir.

Baksanıza içeride Erdoğan muhalifi basın, STK’lar ve bazı yazarlar daha şimdiden İdlib’de siviller katlediliyor yaygarası yapmaya başladı bile. Burada ciddi bir plan söz konusu!”

Bunu içeride tarih bilmeyen, bu topraklara yabancı, bize yabancı omurgasız bir tayfaya anlatamazsınız.

“İdlib’de ne işimiz var diyerek imza kampanyaları düzenleyen, askerimizi sorumsuzca oraya götüren saraydan hesap sorulmalıdır” şeklinde sözde duyar kasan ezik, ezik olduğu kadar ruhu paslanmış, vatansızlara bunu anlatamazsınız.

Düne kadar Suriyelilerden nefret eden, onları kovmaya çalışan bu faşist zihniyetin kapılar açıldıktan sonra duyarlı hale gelmesi gibi hastalıklı bir kafa ile mücadele ediyoruz biz.

Sevgili dostlar Batı dünyası, bin yıldır, Karamanoğulları ve Germiyanoğulları gibi büyük Anadolu beylikleri varken küçük bir aşiretin koca Bizans’a nasıl karşı koyup da bir cihan devleti haline geldiğini bir türlü çözemedi.

Bugün de Batı’dan Doğu’ya, Doğu’dan Batı’ya doğru gelen yıkıcı güçlerin arasında beka mücadelesi veren Türkiye’nin durumu da budur. Asla yılgınlığa düşmeyiniz. İçerideki fitneci, faşist, ezik, ruhsuz, şuursuz, vatansızlara karşı Türkiye’nin yanında dimdik duralım.