Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
2965.58
BIST 100
9141.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Kasım 2023

Ne Özgür, ne Özel!

CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa geldikten sonra, toplumda yükselen değişim talebini karşılamaya yönelik bir siyasi strateji arayışına girerek Parti Meclisini yenilemişti. Aynısını Özgür Özel de yapmaya çalıştı. Hatta parti meclisinden önce açıklanan anahtar listede Tahsin Tarhan, Sezgin Tanrıkulu, Selin Sayek Böke, Ali Haydar Fırat gibi isimler yer aldı. İster istemez aklımda su soru yanıt bulmaya çalıştı: Hani değişim???

Partinin tıpkı Kılıçdaroğlu’nun değişim yaklaşımı gibi laiklik temelli siyasi gerilim üreten yapıdan uzaklaştırmak, toplumsal ve ekonomik projelere ağırlık vermek, bunların yanında toplumda var olan değişim isteğine uyacak siyasi bir söylem ortaya koymak olmuştu. Kılıçdaroğlu kendi genel başkanlığı döneminde kendisini hep sağlama almaya çalıştı. İzlediği stratejide, seçim sonrasında parti içi iktidar mücadelesinin ortaya çıkmamasını sağlamak adına Deniz Baykal ve Önder Sav ekibinden kişilere, aday listelerinde yer vermemişti. Bu doğrultuda, CHP’nin mevcut grubundan çoğu isim, listelerde kendine yer bulamamıştı. Ayrıca Baykal siyasetinin tabandaki yansımasından zarar görmemek için hem aday seçiminde hem de söylemlerde, statüko ve değişim taraftarlarını birlikte memnun edecek bir strateji izlenmişti. Bu durumun örneği olarak “Eski CHP” ile özdeşleşen Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve İlhan Cihaner gibi isimlerin adaylığının yanında, “Yeni CHP”nin değişim yanını gösteren Sezgin Tanrıkulu, Muhammet Çakmak gibi isimlere de adaylık verilmişti. İzlenen bu denge siyaseti, parti içinde farklı iki kesime de hitap etmeye çalışılırken partinin istikrarlı bir siyasi çizgi belirlemesini engellemişti.

Peki şimdi Özgür Özel değişimi ile neler oldu?

Evettt.. Kişisel olarak en beklemediğim oldu ve Özgür Özel CHP’nin genel başkanı oldu. Kendisi siyasi atmosfere hiçbir heyecan katmadığı gibi deyim yerindeyse yaprak kıpırdatmadı. İsminin zikredildiği günden beri ben kişisel olarak bunu ya “danışıklı dövüş” olarak ya da “emanetçi” olarak yorumladım.

Bir siyasi liderin meşruiyeti için yönetimdeki ağırlığını koruyup arttıracak önlemler alması, hedef kitlesiyle sürekli iletişim halinde bulunması zorunludur. Kitle iletişim araçları bu amaçla ülke ve dünyanın gündemi üzerine bilgiler vererek izleyicilerinin beklentilerini etkilemektedir.

Sorarım sizlere;

Özgür Özel genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden bugüne sözünü ettiğimiz o ağırlığı koyabildi mi?

Çıktığı her kürsüde sözlerine Demirtaş’a selam göndererek başlaması seçmende nasıl bir lider algısı yaratır?

4 Kasım’da “önseçim” deyip 11 Kasım’da “her yerde önseçim olmaz” diyen bir liderin sözüne güvenilir mi?

Tanju Özcan’ın partiye geri dönebilmesi için eski genel başkandan icazet alması gereken liderin değişim retoriğine ne kadar güvenilir?