Ne olacak bu yabancıların hali?
HERKESiN malumu olan bu soru şeklinin bendeki yeri bir başka. Meslekteki büyüklerimizden “üstad” lakaplı bir ağabeyimiz canı sıkıldığında, gelir “Ne olacak bu...” diye başlayan bir soru ile hepimizin gündemini değiştirir ve moralimizi yükseltirdi. Hatta birkaç gün önce Medya Grup Başkanımız Ahmet Zeki Gayberi’ye “Ne olacak bu fillerin hali?..” diye bir soru daha sormuştu. Tebessüm halinde fillerin halini konuşurken konu konuyu açtı ve mevzu döndü dolaştı spora geldi. Spor olunca da yabancı sınırlaması gündemimize oturdu.
Sporumuzdaki yabancı konusu sadece futbola özgü değil. Diğer branşlarda da aylarca tartışıldı. Kimileri devşirme sporculara karşı çıktı, kimileri ise destekledi.
Benim bu konudaki fikrim çok net.
Sporcularımızın ve sporumuzun gelişmesine katkı sağlayacak, başarı çıtamızı yükseltecek, tam manasıyla “sporcu” olan herkes bu ülke adına yarışabilir.
Futbolda durum biraz daha farklı.
Mircea Lucescu, Millî Takım’ın başına geçtikten sonra yabancı sınırlaması olmamasından dert yandı. Kadro kurmakta zorlandığını iddia etti.
Tabii, Oğuzhan’ı falan çağırmadığın zaman zorlanmakta haklı olabirsin.
Bu konu günlerce tartışıldı hatta tartışılmaya da devam ediyor.
Lucescu’ya sormak lazım.
Ülkemizde Galatasaray ve Beşiktaş’ta görev aldı. Avrupa’da da bir çok başarıya imza attı. Kulüp yönettiği dönemde bu konuyla ilgili bir kez fikir beyan etmiş mi?
“Yabancı sınırlaması” konusu başarısızlığa bir kılıf mıydı acaba? Neyse, niyet okumanın anlamı yok.
Türkiye’de bu konu daha çok tartışılır.
Neden biz buralara geldik önce ona bakmak lazım.
Yerli futbolculara milyonlarca avro bonservis bedelleri isteniyordu. Bu da kulüplerimizi maddi olarak bir hayli zorluyordu. Talepler artınca da sınırlama kaldırıldı.
İyi mi oldu?
Buna cevabı şu soruyla vermek lazım: Yabancı sınırlaması kalkınca kulüpler maddi olarak düzelmeye başladı mı?
Burada konuşulması gereken başka şeyler var.
Mesela, yabancı oyuncu alırken fazla seçici davranılmıyor. İnce elenip sık dokunulmuyor. Bazı kulüpleri tabii ki istisna tutuyorum. Ağabeylik, öğretmenlik yapacak isimler getirilmiyor. Dünyaca ünlü yıldızlar geliyor ama sakat olduğu daha sonra öğreniliyor. Alınan oyuncular sadece tribünlerin hoşuna gidecek isimlerden oluşunca da başarı beklentisi sadece rüyâ oluyor.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “TFF ile çalışacağız. İnşaallah ülkemizin sporu için önemli adımları atar gerekli kararları alırız” dedi.
Buradan çıkacak sonuç çok önemli. Kadro doldurmak için yapılan transferlerin önüne geçilmeli.
Bunun için ya katkı paylarının belli bir sayıdan sonra çok ciddi artırılması lazım, ya da başka bir formül bulunmalı.
Ben sınırlamayla bu işin çözüleceğine inanmıyorum.
Altyapıdan oyuncu çıkartıp sahaya sürmek teşvik edilmeli. Tabii bu arada kulüplerin yönetilmesiyle ilgili yeni düzenlemenin de ivedilikle çıkması gerekiyor.
Kurallar netleşince hiç şüphesiz oyun daha da güzel olacaktır.
(Bu yazı 22 Eylül 2017 Cuma günü yayınlanmıştır)