Ne kutuplaşması, hadi canım!
Bu ülkede illa sosyolojik bir değişimden bahsedeceksek bunu kutuplaşma üzerinden değil erkin yaygınlaşıp el değiştirmesinden başlatmalıyız.
Menfi bir olguya işaret buyuran "kutuplaştık" ifadesi, görünüşündeki 'suni objektifliğine rağmen' çok yönlü siyasal mesajlar içermekte.
Sosyolojik bir analiz yapmaya niyetliysek eğer buna, açık oy gizli tasnifle iktidara gelenlerin torunlarının kronikleşen yenilgilerine dair hazımsızlıklarından başlamaya ne dersiniz?
Devletin ebedi yöneticiliğini kendilerinde yaşamsal hak gören, geçmiş ve gelecek tek iktidar olmayı zorunlu bilen anlayışı bünyesinde toplamış CeHaPe zihniyetinin sürdürücülerini analiz ederek girizgah yapmayı kabul eder misiniz?
İç ve dış tüm bağlantılarla, modern çağın envai çeşit imkanlarını kullanarak girdikleri her bir seçimden hezimetle çıkmaları üzerine gah sokak hareketlerine gah terör eylemlerine destek vererek iktidarı hall etmeye çalışan siyasetçilerin psikolojilerini konuşmak ister misiniz?
Uzun yıllar iktidar olanların peşkeş çektikleriyle palazlanan bir kısım medyanın, haksız kazancı kesildiği için bunlarla ittifaka girişip tüm gücünü etik/kural tanımadan kullanmasını gündeme taşımayı düşünmez misiniz?
İktidara düşmanlıklarını ülkeyi dışarıda kötüleyerek, vatana ihanet ederek, milletini gammazlayarak deşifre eden güruhu bu bağlamda değerlendirmek aklınıza gelmez mi?
Yahut -çok da eski olmayan- geçmişte başını kapatan kızlar okul önlerinde sürüklenen, tekmelenen, eşarp üstü perukla yaz-kış dolaşmaktan boynu, dekoltesi isilik olan kızlar üzerinden yorum yapmak ister misiniz?
Eşi başını açmadı diye görevden alınan bürokratları, askerleri görüp de karısına zorla başını açtıran adamları piyasaya arz ederken neden kutuplaşma üzerinden konuşmak istemediniz?
Kariyeri halel görmesin diye başını açmaya ikna edemediği onca yıllık karısını boşayan üst düzey yöneticiler, makam sahibi erkekler de mi sizleri bu konuyu konuşmaya ikna edememişti!
Başörtülü olduğu için birincilik ödülleri takdim edilmeyen kızlar gözyaşlarına boğulduğunda da mı bu konu ilginizi çekmemişti? Veya üniversite kapılarından boyunları bükük gerisin geri evlerine, köylerine geri dönüp ilk çıkan kısmetle evlenen kızları gördüğünüzdeu2026
Muhafazakar/dindar erkekler gelecekleri heba olmasın, risk almasınlar diye modern görünümlü kızlarla, dindar mahalle kızları da artık kısmete kim çıkarsa evlendiklerinde de bir kutuplaşma yoktu değil mi(!)?
Firmaların, mağazaların hatta neredeyse mahalle bakkallarına kadar her şeyin, herkesin yeşil sermaye diye fişlenip iflasa mahku00fbm edildiğinde de böyle bir durum yoktu değil mi(!)?
İmam Hatip Lisesi mezunlarının en parlaklarının dahi katsayı uygulaması yüzünden ancak meslek yüksek okullarına giriş yapabildikleri dönemde de ufukta kutuplaşma emareleri görülmemişti(!)
"Bu kadına haddini bildirin!" Diye ünleyen kızgın erkek sesinin meclis salonlarını çınlattığı günlerde de, genç kadın vekilin kapılarına dayanıp özel hayatı tarumar edildiğinde de böyle bir şeyden bahsedilmesine gerek yoktu ki(!)
Birazcık düşünüp yüksek sesle konuşmaya başlasak buna benzer bir yığın örneğin zihin duvarlarımıza çarpışını izleyeceğiz. Bazıları ancak gönüllü bellek yitimine bir çare bulunabilirse bunları hatırlayabilecek tabii!
Bugün eğer bir kutuplaşma varsa bunun 10 yıl gibi kısa sürede gerçekleşemeyeceğini hiç olmazsa sosyologlar ifade etse!
Tarihçiler, yazarlar, gazeteciler -varsa bir kutuplaşma- bunun müsebbibinin Kürtlere, dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi çeken beyaz iktidar sahipleri olduğu gerçeğini çarpıtmasa!
Kutuplaşma, süreç isteyen bir durum bayım! Hakikaten böyle bir tablo olduğuna inanıyorsanız önce kendinizi/iktidarınızı/beyninizi kontrol edin, gerçekle yüzleşin de konuşmaya öyle başlayalımu2026
Twitter.com/sabihadogann