Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2964.31
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Mart 2019

“Ne kadar kültürel iktidar o kadar beka!”

YEREL seçimler ne kadar “bekâ” meselesidir ne kadar değildir, muhtelif vesilelerle ifade ettik.

İlk zamanlar “Belediye başkanı seçiyoruz, belediye meclis üyesi seçiyoruz, muhtar seçiyoruz, bekâyla mekayla ne alâkası var!” diyenler, “ağız” değiştirmiş vaziyetteler…

Şimdilerde “Tamam, tamam bekâ meselesi var!” diyor muhteremler:

“Var amma 17 sene evvel bekâ diye bir meselemiz yoktu ki!.. AK Parti geldi, memleketi 17 senede bekâ meselesi olan bir memleket haline getirdi!..”

Bekâ meselesi yok muydu?

“Bu memleketin bekâ meselesi yoktu!” öyle mi?

Ne demek istiyorsunuz yani; 60 darbesi, 80 darbesi, 28 Şubat darbesi…

Darbeler…

Darbeciler…

“Bekâ”mıza kast etmedi mi?

“Eskiden bekâ meselemiz yoktu, sizin yüzünüzden oldu!” da ne demek?.

Dedikleriniz nerelere gidiyor, farkında değil misiniz?

Darbe “bekâ” meselesi değil miydi; memleket evlâtlarının canlarına, memleketin birlik ve bütünlüğüne, dahası “varlığına” kast etmedi mi?..

Niyetlerini biliyoruz!

Bırakın bu işleri efendim; “yerel seçime” nasıl bir mânâ yüklendiğini bilmiyor muyuz?..

Biz bilmesek, FETÖ mevzuundan yurt dışına kaçmış bulunan E.D. ve diğerleri söylemiyor mu, hedeflerinin “yıkmak” olduğunu…

Ve dahi nice PKK’lı açığa vurmuyor mu esas niyeti?..

Yeni Zelanda’daki katliamın “mesajlarını” hazırlayanlar, Türkiye’ye karşı “Akdeniz-Girit İttifakı” kuranlar, AB, ABD, İsrail, “Küre Çetesi” vesaire…

Hal bu iken, “bekâ” meselesini inkâr etmekten murat nedir?..

Muhalefet elbette yapılacaktır, elbette yapılmalıdır, hatta güçlü bir şekilde yapılmalıdır amma velâkin bu tür meselelerde geniş bir “mutabakat alanı” bulunmalıdır.

Bulunmalıdır da…

Yok işte, olmuyor, bir türlü bir araya gelemiyoruz.

Yakın tarihten misal:

Rahmetli Erbakan Hoca, 28 Şubat darbecilerine karşı “birlik ve beraberlik” çağrısında bulunmuştu da…

“Otel Lobisi” bir türlü yanaşmamıştı, “seçim kazanmadan” iktidara gelebilmek için!

Neyse…

“Bekâ” meselesi net, var yani, sebebi o veya bu, var işte.

Vatandaşın bu seçimde vereceği mesajlar önemli; birileri bekliyor, “İkinci Viyana” mesajı boşuna değil.

Yeni Zelanda’daki “güdümlü terörist”in mesajında ne var?..

İkinci Viyana Kuşatması, Osmanlı’nın “çöküşüne” işaret eden mağlubiyetimiz.

Boşuna değil.

Şimdi…

Önümüzdeki dönemde ne olur?

Yerel seçimden çıkacak mesajlar önemlidir amma “her şey” değildir…

Kültürel İktidar olmak!

Mesele…

Her fırsatta dile getirdiğim gibi…

“Kültürel İktidar” meselesidir.

“Kültürel İktidar” milletimizde midir, yoksa “bekâ”mıza kast edenlerde midir?..

Şüphesiz, ikincisindedir.

Baktığımız her yerde bu gerçeği görmekteyizdir.

Memleketin has evlâtları, “toprak kokan” sanatçıları hâlâ kıyıda köşededir, eğitim dünyamıza “seküler” de değil, “radikal-laikçi paradigma” hakimdir.

“Elit” meslek örgütlerine, “elit” sivil toplum kuruluşlarına bu zihniyet egemendir.

“Yerli ve milli” takılanların önemli bir bölümü; bina, tayin, terfi, kişisel ikbal ve de “proje” meselelerine dalmış gitmiş vaziyettedir!

“Sosyal medya”da büyük bir “beşinci kol” ağırlığı vardır; gençlerimizin düşünce ve söylemleri buralarda şekillenmektedir.

Dinamit gibi mesajlar!

“Yerli ve milli” etiketli nice televizyon kanalında dahi, değer erozyonunu hedefleyen dizilere yer verilmektedir.

“Kadın programları”nın çoğu çığırından çıkmış haldedir ve aileye dinamit niteliğinde “mesajlar”la doldurulmaktadır.

Femi-faşizm güç ve etkinliğini gittikçe arttırmaktadır.

“Örtülü femi-faşist”lerin sayısı da hızla tırmanmaktadır.

“Yemek programları”nda misafire hürmet, sofra adâbı, emeğe saygı gibi “bize ait” olan birçok güzellik alabildiğine aşındırılmaktadır.

“Nimet”lerimiz tahkir edilmektedir!

Üniversitelerde “bilimsel özgürlük” adı altında, değerlerimize müthiş saldırılar gerçekleştirilmektedir.

Bu değer karşıtlığına tepki gösteren “az sayıdaki” talebemiz, sıkıntıları “atanmış idarecilere” aktardıklarında sonuç alamamakta…

Bu girişimlerinden dolayı zararlı çıkmaktadırlar!

Her yerde böyledir demiyorum, “Araştırdığım çok yerde böyledir!” diyorum.

Öyle bir durum ki, “adres, isim” vere vere yazsam, ifşa ettiklerim değil, “düşünceleri bilinen yerli ve milli talebelerimiz” zarar görecek, bundan endişe ediyorum.

Uzatmayalım isterseniz.

“Ne kadar kültürel iktidar o kadar bekâ!” diyerek bitirelim, müsaade ederseniz.